• Konu İçeriğini Görebilmek İçin Lütfen Üye Olun. Aksi Takdirde İçeriği Göremezsiniz.

Yurtdışından Bakınca: 38. CHP Olağan Kurultayı

[ZF] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Güncel ve Son Dakika Haberler kategorisinde End tarafından oluşturulan Yurtdışından Bakınca: 38. CHP Olağan Kurultayı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 74 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Güncel ve Son Dakika Haberler
Konu Başlığı Yurtdışından Bakınca: 38. CHP Olağan Kurultayı
Konbuyu başlatan End
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan osman06

End

Üye
Katılım
21 Ocak 2021
Mesajlar
972
Tepkime puanı
51
Puanları
18
Cinsiyet
vtEvVy
Medeni Hali
vtEvVy
Memleket
19 ÇORUM
Takım
Fenerbahçe
Burç
Kova
Mesleği
Muhasebe

İtibar:

Bu satırların yazarı CHP`nin ilk kurultayını 1960`lı yıllarında sonuna doğru Ankara`da ve TİP`nin kurultayını 1968 yılında Malatya`da izledi, yaşadı. Daha sonra, Türkiye`de CHP kurultaylarını ve Almanya`da ise 1974 yılından itibaren SPD (Alman Sosyal Demokrat Partisi) kurultaylarını izledi...

***

Bütün bu kurultaylar içerisinde izlediğim koordinasyonu en zayıf, içeriği en boş kurultay CHP`nin 38. Olağan Genel Kurultayı idi... Tamamen, ``parti içi iktidar`` mücadelesi şeklinde geçti... Ne bir ideolojik mücadele ne bir kadro tartışması ve ne de bir konsept...

1(2).jpg


Kitle partilerinde, hele hele de sosyal demokrat partilerde sağ ve sol kanatlar olur. Ama, partiyi ana gövde taşır. Ve bütün bunlar alenen yapılır... Örneğin SPD`de de sol kanadın (Linke Flügel: Sol Kanat) ve sağ kanadın (Seeheimer Kreis: Seeheim Kanadı) partinin internet sayfasında kadroları, adresleri, E-Mail adresleri ve telefonları mevcut. Parti içerisinde açıktan ve mertçe mücadele ediliyor... CHP`de durum farklı. Hem de çok farklı.

Yazık, çok yazık. Ülkeye yazık, halka yazık, CHP`ne yazık ve en çokta CHP üyelerine yazık...

***

Mustafa Kemal ATATÜRK`ün partisine, 100 yaşındaki bir partiye yakışmadı bu, yakışmıyor...

***

Milletvekillerinden, belediye başkanlarından ve delegelerden baskıyla destek imzası almanın sonucu hüsranla bitti...

CHP`ne yakışmadı, yakışmıyor bu.

***

Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU CHP`ne 13 yıl başkanlık yapma onuruna nail oldu. Çok zor dönemlerde başkanlık yaptı. Şahsına, emeğine ve mücadelesine teşekkür borçluyuz... Ama, Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU finali hiçte iyi yap(a)madı. Sayın Genel Başkan CHP`ne Genel Başkan oldu, ama lider olamadı... Çevresini çok dinledi... Danışmanlarını çok dinledi... Lider herkesi dinlemeli, ama son sözü kendisi söylemeli.

Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU Cumhurbaşkanlığı Seçimi`nin akşamında istifa etseydi tarihe geçerdi. ``Seçimi kaybeden Genel Başkan istifa eder!`` geleneğini Türkiye`de başlatarak kahraman olurdu. Sayın KILIÇDAROĞLU bu fırsatı kaybedilen seçim akşamı kaçırdı. Bu fırsat Genel Kurul`da da ayağına geldi. Kaybettiği 1. tur seçimlerden sonra çekilseydi, kendisini delegeler omuzlarda taşıyarak yolcu ederdi... Burada da bu fırsatı heba etti Sayın KILIÇDAROĞLU. Umarım ve dilerim ki bundan sonra kendi saygınlığına daha fazla zarar vermez çevresindekilerin `danışmanlığı`nda...

***

Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU daha çok sendikalarla, STK`larla, meslek kuruluşlarıyla çalışacağına, orta sağdan oy alma uğruna sağcılarla iyi geçinmeye çalıştı. Sonuç ortada.

Sayın önceki Genel Başkan topluma güven veremedi ve de umut olamadı.

CHP`nin yeni Genel Başkanı bu noktalardan ders çıkartarak partiyi yönetmelidir. Sayın Özgür ÖZEL hem çoğulculuğa çok önem vermeli ve hem de momentumu, anı iyi değerlendirerek reel politikalar yapmalıdır.

***

Siyaset biliminde ``Karşılaştırmalı Hükümet/Yönetim Biçimleri`` konusu çok önemli. Bunu parti yönetimlerine de uygulayabiliriz. Tabii ki analitik metotlarla. Siyaset biliminde karizması ve retoriği yüksek liderler konusu da var ve önemli... M.K. ATATÜRK gibi, Willy BRANDT gibi, Olaf PALME gibi...

***

Bu noktalardan hareketle bir CHP ve SPD (Almanya Sosyaldemokrat Partisi) karşılaştırması yapalım isterseniz.

2(3).jpg


CHP`nin yaklaşık 1,2 milyon üyesi var(mış)... 160 yıllık SPD`nin sadece yaklaşık 400 bin üyesi var.

Ama, her SPD üyesi düzenli bir şekilde aidat öder, dönem dönem parti içi seminerlere katılır, her ay parti merkezinden aylık bir dergi (Vorwaerts: İleri) alır; Federal Meclis`in açık olduğu, çalıştığı dönemlerde SPD Grubu`ndan meclis çalışmalarıyla ilgili bir bülten alır ve çalışmalara ve toplantılara aktif olarak katılır.

Peki CHP üyelerinin statüsü ve durumu nedir? İstanbul`da 2015 yılında 3ncü Bölge`de TBMM için Aday Adayı olduğum dönemde yaşadığım bir olayı aktarayım: Ankara`nın doğu vilayetlerinden birisinden İstanbul`a göç etmiş bir iş insanı, ``Benim bölgede tam 6 000 oyum var. Oturup durumu konuşsak iyi olur, sevinirim...`` dedi. Kısacası, bu delege ağasının istekleri vardı... Durumu araştırdığımda şöyle bir kompozisyonla karşılaştım. Bu açıkgöz iş insanı, CHP İlçe Merkezi`ne giderek 6 000 kişilik bir üye başvurusu dilekçesi vermiş peyderpey, ilk bir yıllık aidatları yatırmış ve bu 6 000 kişilik CHP`ne üye yapmış. O zaman üye aidatı ayda 1,00TL, yani yılda 12,00TL. Bu beyefendi hemşerileri için 72 000TL aidat yatırarak 6 000 oya sahip olmuş. Bu delege ağasının durumun herkes biliyor ve fakat kimse konuşmuyor. Bu durumu, o zamanki CHP İstanbul İl Başkanı Sayın Murat KARAYALÇIN`a satır aralarında çıtlattım. Sayın KARAYALÇIN derdimi ne derece anladı ya da ben derdimi kendilerine ne derece anlatabildim bilmiyorum, bilemiyorum. Şunu mutlaka belirtmeliyim ki, Sayın M. KARAYALÇIN Türkiye`de sayabileceğim gerçek sosyal demokratların en başlarında gelir... Ve gene belirtmeliyim ki, Sayın M. KARAYALÇIN, değişimin gerçekleştiği CHP 38. Olağan Genel Kurultayı`nın toplanmasına öncülük eden birkaç partilimizden birisidir.

CHP Genel Başkanı Sayın Özgür ÖZEL, politik ortamın elverdiği bir dönemde, bir ``TÜZÜK KURULTAYI`` düzenlemeli ve bu TÜZÜK`te bir ``ÜYE`` tanımlaması yapılmalıdır. Böylece delege ağalığına son verilmelidir. Yeni TÜZÜK`te ön seçim mutlaka zorunlu kılınmalıdır. CHP Genel Başkanı`nın, MYK`nın ve Parti Meclisi`nin aday belirleme kotası en fazla %10 ile sınırlandırılmalıdır.

Demokrasi bir kurallar manzumesidir. Partide her görev sınırlandırılmalıdır. Genel Başkanlık, Milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı gibi... Bunlar 2 ya da en fazla 3 dönem ile sınırlandırılmalıdır. Bir dönem ara verdikten sonra isteyen üye gene aday olabilmelidir. Kimse dedesinin veya babasının soyadından hareketle politik ranta kavuşmamalıdır... CHP`nde LİYAKAT önemsenmelidir bundan böyle... Nepotizme hiçbir düzeyde şans tanınmamalıdır... Bunları yapan yeteri kadar parti var zaten Türkiye`de.

CHP`nde güçlü Genel Sekreter`lik yeniden inşa edilmelidir.

SPD`nin, Alman Sosyal Demokrat Partisi`nin kadroları incelendiğinde şunu görürsünüz. Partinin yönetici kadrolarının %90`ı değil, %95`i değil %99`u partinin gençlik kollarından gelmektedir.

SPD`de de Gençlik Kolları ve Kadın Kolları göstermelik, kâğıt üzerinde değildir. Bırakın parti başkanını, partinin Genel Yönetim Kurulu bile Kadın Kolları kotası üzerinden bir erkeği Merkez Yönetim Kurulu`na alamaz. Gençlik Kolları partinin motoru gibidir. Hele de seçim zamanlarında... Örneğin, 1989 doğumlu Kevin KÜHNERT iki dönem Gençlik Kolları Başkanı olarak görev yapmış ve 2021 yılında Federal Meclis`e milletvekili olarak girmiştir. Bu genç milletvekili, son meclis ve milletvekili seçimlerinde tam 49 genç sosyalist (JUSOS - Junge Sozialisten: Genç Sosyalistler) ile birlikte tekrardan Federal Meclis`e girmiştir ve halen SPD Genel Sekreteri olarak görev yapmaktadır. Yani 34. Ve bu genç milletvekiline yakın zamanda SPD Genel Başkanı olacağı gözüyle bakılmaktadır. Çok değil 2030`lu yıllarda Almanya Şansölyesi`nin Kevin KÜHNERT olması çok büyük bir ihtimaldir. Yolu açık ola...

4(2).jpg


Şimdi soralım: Ey okuyucu, CHP`nin son 20 yılında Gençlik Kolları Başkanı olarak görev yapmış bir CHP üyesinin adını ve soyadını hatırlıyor musunuz?

***

Politika emekli olduktan sonra bir partiye üye olup icra edilecek bir meslek değildir. Politika zenginleşme aracı değildir. Politika hem ideolojik nedenlerden ve hem de idealler uğruna yapılacak bir çalışma, halka ve ülkeye hizmet etme yöntemidir.

Şunu hepimiz biliyoruz ki, Türkiye`de milletvekilliği yapanların çoğunluğu, kahir ekseriyeti bilaistisna zenginleşerek bu görevlerini sonlandırmaktadır.

***

CHP yönetimine seçilen DEĞİŞİMCİLER`in bütün bunlardan ders çıkartarak kadrolarını oluşturacaklarını, adaylarını belirleyeceklerini umuyor ve diliyorum.

***

Kısaca CHP Yurtdışı Birlikleri`nin durumuna değinmeden geçemeyeceğim: Sayın CHP Genel Başkanı Özgür ÖZEL, Sayın MYK ve PM üyeleri, ne olur şu CHP Yurtdışı Birlikleri`ne bir an önce el atın. Yurt dışında yaklaşık 6,5 milyon Türk yaşıyor. Bunları ciddiye alın artık.

Birlikleri Almanya`ya dün gelmiş Almanca bilmeyen ithal damatların, etnikçilerin, sığınmacı gelip parayı bulduktan sonra sözümona iş insanı olmuş, parayı basıp Almanya`ya milletvekili davet eden iş insanlarının ve mezhepçilerin sultasından kurtarın... Eğer CHP sosyal demokrat bir parti olma iddiasındaysa bir an önce bu konuya gereken hassasiyeti gösterin lütfen. Yoksa, gelecek seçimde de CHP yurt dışında gene 3ncü parti olur...

***

Yazımın başlığına dönecek olursak: CHP 38. Olağan Genel Kurulu tüm olumsuzluklara rağmen bir gerçeğin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Türkiye`de, CHP Genel Kurul`da demokratik bir şekilde delegelerin oylarıyla genel başkanını değiştiren, değiştirebilen tek kitle partisidir.

İyi kadrolarca yönetilirse, Türkiye`de ATATÜRK`çülüğün ve demokrasinin güvencesidir, bekçisidir CHP.

***

Ülkedeki ekonomik, politik ve toplumsal gelişmeler aniden ön seçimin önünü açabilir. CHP yeni bir PROGRAM ve TÜZÜK ile, değişimci YENİ KADROLAR ile ve de geleceğe yönelik iyi bir KONSEPT ile her türlü gelişmeye ve değişime hazır olmalıdır.

Mustafa Kemal ATATÜRK`ün kurduğu partinin hedefi her zaman İKTİDAR olmalıdır.

***

3(4).jpg


Ne diyor ta 1969 yılında, SOSYAL DEMOKRASİ`nin dünyadaki idolü Willy BRANDT?

``Mehr Demokratie wagen!``: ``Daha demokratik olmaya cesaret edin! ``.

Türkiye`de demokrasi yolunda daha cesaretli olmak için hepimize kolay gelsin...
 
Üst Alt