End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Ya önümüzde yerel seçimler olmasaydı?
Yani sabık Bakan Sayın Nebati’nin epistemolojik kopuşu devam ediyor olsaydı. Yani Sayın Şimşek’in ifadesi ile rasyonel(Akılcı) politikalara geri dönmemiş olsaydık. Allah korusun hele bir de İngiliz ve Amerikan destekli global sermayenin temsilcileri iş başında olsa ve IMF politikalarını uyguluyor olsalardı? Kim bilir başımıza neler gelirdi değil mi ama.
IMF istikrar politikaları cetvelinde Heterodoks ekonomiler için ön görülen vergi artışlarını yaşayabilirsin mesela. Allah’tan bunlardan vaz geçip rasyonaliteye döndük de bunun yerine kamuda tasarruf dönemine geçtik. Şaka tabi, yapmadık öyle bir şey biz yine de vergileri artırdık. Öyle bir şey yapamayız zaten çünkü itibardan tasarruf olmaz.
Akılcı politikada geçmiş olmamıza rağmen faizi piyasa beklentilerinin altında artırdık mesela, o sebeple de döviz olduğu yerde durmuyor bir türlü, doğal olarak dursun diye KKM adı altında zengine para aktarmaya devam ediyoruz. Yetmiyor akılcı politikaların bağımsız! Merkez Bankası Başkanı dövizi tutmak için bundan sonra satış yapmayacağız dediği gün kamu bankaları dolar satıyor.
İğneden ipliğe her şeye zam geliyor üzerine bir de KDV yükünü artırıyoruz ama itibardan elbette tasarruf etmiyoruz. Şimdi başa dönelim, ya önümüzde yerel seçim olmasaydı?
Ya da soruyu şöyle soralım, 8-9 ay sonra yerel seçim varken durum böyle ise ardından ne olabilir acaba? Cevabı hepimiz biliyoruz aslında, ama bu bir şey değiştirir mi işte onu hiçbirimiz bilmiyoruz. Yokuş aşağı freni patlamış gibi giden bir ekonomiye rağmen yerel seçimlerde de pek bir şeyin değişeceğini düşünen kimse yok. Neden olsun ki.
TÜİK (Fiyatları ayarlama enstitüsü) bir enflasyon açıklıyor, o enflasyona kimse inanmıyor ama onun üzerine refah payı koyup maaşlara zam yapıldığı için minnettar oluyor halkın bir kısmı.
Daha bir kaç ay öncesine kadar kanlı bıçaklı düşmanımız olan Mısırla, hatta 15 Temmuz hain darbe girişiminin finansörü olan BAE ile görüşmeler başlatıyoruz, ama yine en azından halkın bir kısmı durumdan rahatsız olmuyor.
Neden olmuyor, bu ekonomik şartlara rağmen halkın en az yarısı neden her şeyi kabullenmiş görünüyor. Çünkü ülkedeki muhalefet bu seçimi yokluk varlık seçimi olarak lanse edip kaybedince muhalif seçmen de ümidini ya da en azından enerjisini yitirmiş görünüyor.
Yine başa dönelim ya önümüzde yerel seçimler olmasaydı? Yani muhalefetin kendi içindeki sıkıntıları gidermek için önünde 5 sene falan olsaydı o zaman bu hal daha anlaşılır olabilirdi. Ama bugün öyle bir zaman yok, halkın yakıcı sorunları var, göçmenler ve ekonomi en başat beka sorunları. Halk bunlara çözüm arıyor, ama yokluk varlık seçimindeki kayıp için ana muhalefetin lideri ‘olur böyle şeyler diyor. Parti içinde bir iktidar mücadelesi yaşanıyor ve bu halkın asıl gündeminin önüne geçiyor, muhalefetin diğer büyük partisi kongresini yeni yaptı kadrolarını yeniledi ama o da henüz halkın karşısına çözüm önerileri ile çıkmaya zaman bulamadı. Son yerel seçimi kazanan ittifak formülünün önümüzdeki seçimde uygulanıp uygulanmayacağı bile meçhul. CHP listelerinden giren üç parti grup kurmayı denedi Allah’tan en azından ikisi anlaşmayı başardı.
Evet önümüzde yerel seçimler var. Halka yeniden umut vermek enerjisini yeniden koordine etmek mümkün, ama bir an önce bunları yapabilecek pozisyona gelmek gerekiyor. Bir an önce memleketin yakıcı sorunları ile uğraşabilecek konsantrasyonu oraya vermek gerekiyor. Aksi takdirde içinde bulunduğumuz bu durumda Akparti iktidarının bir alternatifi yok, o zaman kaderimize razı olmalıyız şeklinde düşünen kalabalıkları yeniden organize etmek, yeniden heyecanlandırmak hiç kolay olmayacak.
Yani sabık Bakan Sayın Nebati’nin epistemolojik kopuşu devam ediyor olsaydı. Yani Sayın Şimşek’in ifadesi ile rasyonel(Akılcı) politikalara geri dönmemiş olsaydık. Allah korusun hele bir de İngiliz ve Amerikan destekli global sermayenin temsilcileri iş başında olsa ve IMF politikalarını uyguluyor olsalardı? Kim bilir başımıza neler gelirdi değil mi ama.
IMF istikrar politikaları cetvelinde Heterodoks ekonomiler için ön görülen vergi artışlarını yaşayabilirsin mesela. Allah’tan bunlardan vaz geçip rasyonaliteye döndük de bunun yerine kamuda tasarruf dönemine geçtik. Şaka tabi, yapmadık öyle bir şey biz yine de vergileri artırdık. Öyle bir şey yapamayız zaten çünkü itibardan tasarruf olmaz.
Akılcı politikada geçmiş olmamıza rağmen faizi piyasa beklentilerinin altında artırdık mesela, o sebeple de döviz olduğu yerde durmuyor bir türlü, doğal olarak dursun diye KKM adı altında zengine para aktarmaya devam ediyoruz. Yetmiyor akılcı politikaların bağımsız! Merkez Bankası Başkanı dövizi tutmak için bundan sonra satış yapmayacağız dediği gün kamu bankaları dolar satıyor.
İğneden ipliğe her şeye zam geliyor üzerine bir de KDV yükünü artırıyoruz ama itibardan elbette tasarruf etmiyoruz. Şimdi başa dönelim, ya önümüzde yerel seçim olmasaydı?
Ya da soruyu şöyle soralım, 8-9 ay sonra yerel seçim varken durum böyle ise ardından ne olabilir acaba? Cevabı hepimiz biliyoruz aslında, ama bu bir şey değiştirir mi işte onu hiçbirimiz bilmiyoruz. Yokuş aşağı freni patlamış gibi giden bir ekonomiye rağmen yerel seçimlerde de pek bir şeyin değişeceğini düşünen kimse yok. Neden olsun ki.
TÜİK (Fiyatları ayarlama enstitüsü) bir enflasyon açıklıyor, o enflasyona kimse inanmıyor ama onun üzerine refah payı koyup maaşlara zam yapıldığı için minnettar oluyor halkın bir kısmı.
Daha bir kaç ay öncesine kadar kanlı bıçaklı düşmanımız olan Mısırla, hatta 15 Temmuz hain darbe girişiminin finansörü olan BAE ile görüşmeler başlatıyoruz, ama yine en azından halkın bir kısmı durumdan rahatsız olmuyor.
Neden olmuyor, bu ekonomik şartlara rağmen halkın en az yarısı neden her şeyi kabullenmiş görünüyor. Çünkü ülkedeki muhalefet bu seçimi yokluk varlık seçimi olarak lanse edip kaybedince muhalif seçmen de ümidini ya da en azından enerjisini yitirmiş görünüyor.
Yine başa dönelim ya önümüzde yerel seçimler olmasaydı? Yani muhalefetin kendi içindeki sıkıntıları gidermek için önünde 5 sene falan olsaydı o zaman bu hal daha anlaşılır olabilirdi. Ama bugün öyle bir zaman yok, halkın yakıcı sorunları var, göçmenler ve ekonomi en başat beka sorunları. Halk bunlara çözüm arıyor, ama yokluk varlık seçimindeki kayıp için ana muhalefetin lideri ‘olur böyle şeyler diyor. Parti içinde bir iktidar mücadelesi yaşanıyor ve bu halkın asıl gündeminin önüne geçiyor, muhalefetin diğer büyük partisi kongresini yeni yaptı kadrolarını yeniledi ama o da henüz halkın karşısına çözüm önerileri ile çıkmaya zaman bulamadı. Son yerel seçimi kazanan ittifak formülünün önümüzdeki seçimde uygulanıp uygulanmayacağı bile meçhul. CHP listelerinden giren üç parti grup kurmayı denedi Allah’tan en azından ikisi anlaşmayı başardı.
Evet önümüzde yerel seçimler var. Halka yeniden umut vermek enerjisini yeniden koordine etmek mümkün, ama bir an önce bunları yapabilecek pozisyona gelmek gerekiyor. Bir an önce memleketin yakıcı sorunları ile uğraşabilecek konsantrasyonu oraya vermek gerekiyor. Aksi takdirde içinde bulunduğumuz bu durumda Akparti iktidarının bir alternatifi yok, o zaman kaderimize razı olmalıyız şeklinde düşünen kalabalıkları yeniden organize etmek, yeniden heyecanlandırmak hiç kolay olmayacak.