End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
ABD Dışişleri Bakanı Blinken Türkiye’ye geldi.
Blinken, Türkiye'ye gelmeden önce Orta Doğu turu çerçevesinde, önce Tel Aviv'i ziyaret etmişti.
Ardından Amman'da, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin dışişleri bakanlarıyla İsrail'in Gazze'ye saldırıları konusunda görüşmüştü.
Batı Şeria'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmişti.
Batı Şeria'nın ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne geçerek Nikos Hristodulidis ile görüşmüş, buradan Bağdat'a gitmiş, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile Gazze'deki gelişmeleri ele almıştı.
Bölgede bu kadar dolanırken, Türkiye’yi pas geçmesi boşuna değilmiş. Bunu, geldikten sonra anlıyoruz. Birkaç manşet:
“ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a büyük şok! Hakan Fidan’ın hamlesiyle neye uğradığını şaşırdı…”
“ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hakan Fidan’a sarılacaktı ki beklemediği bir hareket geldi”
“ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken şoka girdi! Hakan Fidan'ın hamlesi sonrası yüzü asıldı!.”
Başına gelecekleri konusunda CIA uyarmış olmalı. Yoksa gelişini bu kadar geciktirmezdi diye düşünüyorum.
CIA “Sakın gitme, gidersen de kucaklaşmaya kalkma!” diye ayrıntı vermiş de olabilir. Muhtemelen o yoğunluk arasında ya gözden kaçırdı veya boş bulundu.
Olan oldu haliyle.
Tokalaşırken, Blinken kucaklaşmaya yeltenince Hakan fidan zarif bir çalımla hamleyi savuşturup tokalaşmayla yetindi. İşte bize milli gurur yaşatan, Blinken’i şoka sokan mesele buydu.
Fidan’ın bu hareketi İsrail-Hamas sürecindeki belki de en önemli hamlelerimizden biriydi. Manşetlerde kapladığı alandan da bunu anlayabiliriz.
***
Blinken’in yaşadığı tek şok bu değildi tabii. Blinken Ankara’da görüşmeler yaparken, Erdoğan Ayder Yaylasında dolanıyordu.
Blinken, Erdoğan ile de görüşmek istemiş ancak aynı tarihlerdeki Rize programı gerekçesiyle randevu verilmemişti.
Blinken; Erdoğan’la da görüşmek, en azından aynı fotoğraf karesinde yer alarak, bunu Amerikan medyasına servis etmek isterdi tabii. Ama yapamadı. Erdoğan’ın fiziki bir uzaklıkta olduğu belliyken “Ayaküstü bir görüşmemiz oldu.” da diyemez
Ben Ayder’den gelen mesajı “Yaylada otlayan inekler bizim için daha kıymetlidir” diye yorumluyorum. Blinken ince mesajları alacak kadar tecrübeli bir diplomattır. Bu mesajı almış, bunun şokunu da yaşamıştır.
***
Bence, Blinken’in Fidanla görüştüğü saatlerde, Erdoğan basket oynuyor olsaydı, mesaj daha güçlü ve anlaşılır olurdu.
Şimdi Blinken, Biden’a rapor verirken “Efendim, Başkan Erdoğan’la görüşemedim. Benim ziyaretim, başka bir programıyla çakıştı. Aynı saatlerde yayla denetimi yapıyordu. ‘Görüşemediğimiz için üzgünüm. Ha… Bidene de, hani yok mu sizin Baydın… Ona da selam söyle… Unutma. Bunu saymayız ha! Yine bekleriz’ diye mesaj yolladı.” demesine fırsat veriyoruz. Erdoğan’ın basında yer alan yayla fotoğraflarını da raporuna ekler, iddiasını destekleyebilir.
Halbuki basket maçı olsa; mesajımız, “Programımız nedeniyle sizinle görüşemiyoruz” değil; direk olarak “Sizinle görüşmüyoruz!” olurdu.
Bu karışıklık ancak “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” vasıtasıyla giderilebilir.
“Erdoğan Blinken’la görüşmemesi kendi tercihidir. Başka bir programı nedeniyle görüşememiş olması manipülatif bir haberdir.” gibi bir açıklama yaparsa, mesajdaki belirsizlik netleşir.
Tabii Erdoğan basket oynuyor olsaydı mesele baştan hal olurdu. Blinken “Efendim basket maçına denk geldi, görüşemedik.” diye rapor veremezdi.
Erdoğan’ın sık sık basket oynadığını biliyoruz. Muhtemelen CIA raporlarından, Biden’da bunu biliyordur. “O gün maçı olduğunu bilmiyor muydun? Ziyaretini ona göre ayarlasaydın!” diye Blinken’i tersleyebilir.
***
Yayla fikri, fena bir fikir mi? Kesinlikle hayır!
Blinken’in değil de Biden’ın ziyaretinin, yayla ile çakışması çok daha şık olurdu. Yaylada yapacağı bir basın açıklamasında “Efendim, Biden ile görüştünüz mü?” sorusu üzerine:
“Ben Ankara’dan ayrılırken onun uçağı inmişti galiba. Uzaktan el sallamış, ben görmedim. Arkadaşlar söyledi.” gibi bir açıklama hangimizin yürek yağını eritmez ki?
Mekik diplomasisi, Stadyum diplomasisi, Serbest diplomasi, Gambot diplomasisi, Panda diplomasisi, Hac diplomasisi ,Ping-pong diplomasisi… gibi çeşitli diplomasi türlerinden söz edilmektedir. Bu vesileyle dünya diplomasi tarihine “Yayla diplomasisi” diye bir kavram kazandırabilirdik.
Fidan-Blinken görüşmesinde; krizin ve çatışmanın büyümesinin engellenmesi, yardımların Gazze’ye ulaşması, Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanması, insani ateşkes için çabalar, Batı Şeria…gibi konular ele alınmış olabilir. Belli ki onlar teferruat.
Halbuki Hakan Fidan, Blinken’in kucaklaşma hamlesini savuşturdu.
Manşetlerdeki konu buydu.
Blinken, Türkiye'ye gelmeden önce Orta Doğu turu çerçevesinde, önce Tel Aviv'i ziyaret etmişti.
Ardından Amman'da, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin dışişleri bakanlarıyla İsrail'in Gazze'ye saldırıları konusunda görüşmüştü.
Batı Şeria'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelmişti.
Batı Şeria'nın ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne geçerek Nikos Hristodulidis ile görüşmüş, buradan Bağdat'a gitmiş, Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile Gazze'deki gelişmeleri ele almıştı.
Bölgede bu kadar dolanırken, Türkiye’yi pas geçmesi boşuna değilmiş. Bunu, geldikten sonra anlıyoruz. Birkaç manşet:
“ABD Dışişleri Bakanı Blinken’a büyük şok! Hakan Fidan’ın hamlesiyle neye uğradığını şaşırdı…”
“ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hakan Fidan’a sarılacaktı ki beklemediği bir hareket geldi”
“ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken şoka girdi! Hakan Fidan'ın hamlesi sonrası yüzü asıldı!.”
Başına gelecekleri konusunda CIA uyarmış olmalı. Yoksa gelişini bu kadar geciktirmezdi diye düşünüyorum.
CIA “Sakın gitme, gidersen de kucaklaşmaya kalkma!” diye ayrıntı vermiş de olabilir. Muhtemelen o yoğunluk arasında ya gözden kaçırdı veya boş bulundu.
Olan oldu haliyle.
Tokalaşırken, Blinken kucaklaşmaya yeltenince Hakan fidan zarif bir çalımla hamleyi savuşturup tokalaşmayla yetindi. İşte bize milli gurur yaşatan, Blinken’i şoka sokan mesele buydu.
Fidan’ın bu hareketi İsrail-Hamas sürecindeki belki de en önemli hamlelerimizden biriydi. Manşetlerde kapladığı alandan da bunu anlayabiliriz.
***
Blinken’in yaşadığı tek şok bu değildi tabii. Blinken Ankara’da görüşmeler yaparken, Erdoğan Ayder Yaylasında dolanıyordu.
Blinken, Erdoğan ile de görüşmek istemiş ancak aynı tarihlerdeki Rize programı gerekçesiyle randevu verilmemişti.
Blinken; Erdoğan’la da görüşmek, en azından aynı fotoğraf karesinde yer alarak, bunu Amerikan medyasına servis etmek isterdi tabii. Ama yapamadı. Erdoğan’ın fiziki bir uzaklıkta olduğu belliyken “Ayaküstü bir görüşmemiz oldu.” da diyemez
Ben Ayder’den gelen mesajı “Yaylada otlayan inekler bizim için daha kıymetlidir” diye yorumluyorum. Blinken ince mesajları alacak kadar tecrübeli bir diplomattır. Bu mesajı almış, bunun şokunu da yaşamıştır.
***
Bence, Blinken’in Fidanla görüştüğü saatlerde, Erdoğan basket oynuyor olsaydı, mesaj daha güçlü ve anlaşılır olurdu.
Şimdi Blinken, Biden’a rapor verirken “Efendim, Başkan Erdoğan’la görüşemedim. Benim ziyaretim, başka bir programıyla çakıştı. Aynı saatlerde yayla denetimi yapıyordu. ‘Görüşemediğimiz için üzgünüm. Ha… Bidene de, hani yok mu sizin Baydın… Ona da selam söyle… Unutma. Bunu saymayız ha! Yine bekleriz’ diye mesaj yolladı.” demesine fırsat veriyoruz. Erdoğan’ın basında yer alan yayla fotoğraflarını da raporuna ekler, iddiasını destekleyebilir.
Halbuki basket maçı olsa; mesajımız, “Programımız nedeniyle sizinle görüşemiyoruz” değil; direk olarak “Sizinle görüşmüyoruz!” olurdu.
Bu karışıklık ancak “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” vasıtasıyla giderilebilir.
“Erdoğan Blinken’la görüşmemesi kendi tercihidir. Başka bir programı nedeniyle görüşememiş olması manipülatif bir haberdir.” gibi bir açıklama yaparsa, mesajdaki belirsizlik netleşir.
Tabii Erdoğan basket oynuyor olsaydı mesele baştan hal olurdu. Blinken “Efendim basket maçına denk geldi, görüşemedik.” diye rapor veremezdi.
Erdoğan’ın sık sık basket oynadığını biliyoruz. Muhtemelen CIA raporlarından, Biden’da bunu biliyordur. “O gün maçı olduğunu bilmiyor muydun? Ziyaretini ona göre ayarlasaydın!” diye Blinken’i tersleyebilir.
***
Yayla fikri, fena bir fikir mi? Kesinlikle hayır!
Blinken’in değil de Biden’ın ziyaretinin, yayla ile çakışması çok daha şık olurdu. Yaylada yapacağı bir basın açıklamasında “Efendim, Biden ile görüştünüz mü?” sorusu üzerine:
“Ben Ankara’dan ayrılırken onun uçağı inmişti galiba. Uzaktan el sallamış, ben görmedim. Arkadaşlar söyledi.” gibi bir açıklama hangimizin yürek yağını eritmez ki?
Mekik diplomasisi, Stadyum diplomasisi, Serbest diplomasi, Gambot diplomasisi, Panda diplomasisi, Hac diplomasisi ,Ping-pong diplomasisi… gibi çeşitli diplomasi türlerinden söz edilmektedir. Bu vesileyle dünya diplomasi tarihine “Yayla diplomasisi” diye bir kavram kazandırabilirdik.
Fidan-Blinken görüşmesinde; krizin ve çatışmanın büyümesinin engellenmesi, yardımların Gazze’ye ulaşması, Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanması, insani ateşkes için çabalar, Batı Şeria…gibi konular ele alınmış olabilir. Belli ki onlar teferruat.
Halbuki Hakan Fidan, Blinken’in kucaklaşma hamlesini savuşturdu.
Manşetlerdeki konu buydu.