End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Geçtiğimiz Cuma günü Kuzey Irak’ın Hakurk bölgesinde, Pençe Kilit operasyonu sırasında 12 askerimizin şehit olduğu haberini okurken 40 yıl öncesine gittim. PKK 15 Ağustos 1984 akşamı Siirt’in Eruh, Hakkari’nin de Şemdinli ilçelerinde ilk terör saldırısını yapmış, bir asker şehit olmuş, dokuz asker ve üç sivil de yaralanmıştı. O zamandan bu yana kesilmeden devam eden terörle savaşta 40 bin asker ve PKK tarafından da bir o kadar gerilla öldürüldü. Bitmek tükenmek bilmeyen bu savaşlarda ülkenin gençlerinin yanı sıra maddi kaynakları da heba oldu. Nedense terör durdurulamadı. Hatta PKK’nın elebaşı Abdullah Öcalan paketlenip Türkiye’ye getirilmesine, müebbed hapis cezasına çarptırılıp İmralı Adası’ndaki cezaevine konulmasına karşın terör tehdidi Türkiye’nin tepesinde Demokles’in kılıcı gibi sallandı.
Ulus devlet Türkiye’yi yöneten iktidarlar acaba neden Kürt halkının ağırlıklı olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu bölgelerini görmezden gelmişlerdi? Acaba neden yerinde kalkınmayı özendirip Kürt gençlerinin insanca yaşamalarını sağlamak yerine, dağa çıkmalarını, bu yolla terör örgütü PKK’ya katılmalarını önleyecek politikalar izlememişlerdi? Dilim varmıyor, ama sorgulamadan da edemiyorum. Acaba Kürt halkının beklentileri ve isteklerini görmezden gelmek bir devlet politikası haline mi gelmişti? Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürt kökenli her bireyi potansiyel ayrılıkçı, terorist olarak mı görüyordu? Bu sorulara birilerinin cevap verebilmesi gerekiyor.
Gelelim 22 Aralık Cuma günü Türk askerlerinin mevzilendiği bölgeye yapılan saldırıya ve öncesinde yaşananlara...
Rudaw.net haber sitesinde yayımlanan habere göre 19 Aralık Salı günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’le, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de Irak Savunma Bakanı Sabit Abbasi’yle Ankara’da bir araya geldi. Toplantıda Heşdi Şaabi Komitesi Başkanı Falih Feyyaz, Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım Aracı, Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanı Reber Ahmet ve Ulaştırma Bakanı Ano Cewher de hazır bulundu. Türk tarafından MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da toplantıda bulunduğunu Ankara tarafından öğrendik. Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmet Sahaf toplantıdan sonra şu açıklamayı yaptı:
“Bağdat’la Ankara arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi toplantının ana konusuydu. İki ülke arasında özellikle güvenlik ve istihbarat alanında ortak sorunların çözümüne yönelik koordinasyon ele alındı. Irak, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası yaratacak yapıcı diyaloga girmenin eşiğinde.”
Bizim Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinden de benzer bir açıklama yapıldı. Demek Irak’la Türkiye istihbarat ve güvenlik alanında işbirliğini geliştirme aşamasındayken PKK teroristleri bizim gencecik askerlerimizi öldürmüşler. İnternet haber sitelerinde bir fotoğraf dolaştı. Fotoğraf PKK teroristleri tarafından saldırıya uğrayan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Hakurk bölgesindeki İleri Gözlem Üssü’nün görüntüsüydü. Fotoğrafa bakınca içim acıdı. Fotoğrafta herhangi bir montaj yapılmadıysa İleri Gözlem Üssü denilen yer karlar altına gömülmüş bir kaç çadırdan ibaretti.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan saldırıyla ilgili yapılan açıklamada”terör unsurlarının Türk askerlerinin üslerine sızdıkları”na dikkat çekiliyordu. Madem ordumuzun gücünden, istihbaratımızın sağlamlığından söz ederek övünüyoruz, bu sızmalar nasıl olabiliyor ve 12 asker şehit edilebiliyor? Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel de TBMM Genel Kurulu’nda, hükümetin saldırıyı kınama bildirisine parti grubu olarak imza atmayı reddettiklerini, bu saldırıyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın TBMM’yi bilgilendirmesini istedi.
Tabii ki bu isteğe cevap veren olmadı.
Derken, önceki gün Özgür Özel, şehit cenazesine katılmak için memleketi Manisa’ya gitti. Fakat o da ne? Camide bir grup Özgür Özel’i protesto etmeye kalkışınca bir şehit yakını araya girerek, cenazede böyle olayların çıkarılmasının utanç vesilesi olduğunu söyledi. Bunları yazarken ben de utanıyorum. Şehit cenazelerini iç siyasete malzeme yapmak...Cenazeye saygı göstermeyecek kadar alçalabilmek...
Lakin, Cumhurbaşkanı Erdoğan durur mu? Kendisinden beklenen tepkiyi göstererek Özgür Özel ve CHP heyetini camide provokasyon yapmakla suçladı. Küçük ortak çizmeli Devlet Bahçeli durur mu? O da CHP ve Özgür Özel’e epeyce saydırdı.
Bu Türkiye çok tuhaf bir ülke. Kürt sorununa çözüm isteyenler hapislerde çürüyor. Mesela Selahattin Demirtaş, Osman Kavala. Bu düzende savaş çığırtkanlığı yapanlar en vatan sever ve milli ama barış isteyenler vatan haini, dış güçlerin maşaları... 2019 yerel seçimleri öncesinde TRT ekranlarına Osman Öcalan’ın mektubunu herhalde babam çıkartmamıştı. Son on yıl içinde ne zaman bir yerel ya da genel seçim yaklaşsa bir yerlerde terör saldırıları oluyor. Ahalinin milliyetçi damarları kabartılıyor. “Bayrak inmez, ezan dinmez, şehitler ölmez, vatan bölünmez,” sloganları atılıyor. Güvenlikçi politikaların sertliği arttırılıyor. Ama şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Şehitler ölmeye devam ederken ezan susmak bilmiyor. Her nasılsa da yapılan o seçimden hep AKP galip çıkıyor. Dikkat! Sahte videolara hazırlıklı olun. 31 Mart’ta gene seçim var!
Ulus devlet Türkiye’yi yöneten iktidarlar acaba neden Kürt halkının ağırlıklı olarak yaşadığı Doğu ve Güneydoğu bölgelerini görmezden gelmişlerdi? Acaba neden yerinde kalkınmayı özendirip Kürt gençlerinin insanca yaşamalarını sağlamak yerine, dağa çıkmalarını, bu yolla terör örgütü PKK’ya katılmalarını önleyecek politikalar izlememişlerdi? Dilim varmıyor, ama sorgulamadan da edemiyorum. Acaba Kürt halkının beklentileri ve isteklerini görmezden gelmek bir devlet politikası haline mi gelmişti? Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürt kökenli her bireyi potansiyel ayrılıkçı, terorist olarak mı görüyordu? Bu sorulara birilerinin cevap verebilmesi gerekiyor.
Gelelim 22 Aralık Cuma günü Türk askerlerinin mevzilendiği bölgeye yapılan saldırıya ve öncesinde yaşananlara...
Rudaw.net haber sitesinde yayımlanan habere göre 19 Aralık Salı günü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’le, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de Irak Savunma Bakanı Sabit Abbasi’yle Ankara’da bir araya geldi. Toplantıda Heşdi Şaabi Komitesi Başkanı Falih Feyyaz, Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım Aracı, Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanı Reber Ahmet ve Ulaştırma Bakanı Ano Cewher de hazır bulundu. Türk tarafından MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın da toplantıda bulunduğunu Ankara tarafından öğrendik. Irak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmet Sahaf toplantıdan sonra şu açıklamayı yaptı:
“Bağdat’la Ankara arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi toplantının ana konusuydu. İki ülke arasında özellikle güvenlik ve istihbarat alanında ortak sorunların çözümüne yönelik koordinasyon ele alındı. Irak, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası yaratacak yapıcı diyaloga girmenin eşiğinde.”
Bizim Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinden de benzer bir açıklama yapıldı. Demek Irak’la Türkiye istihbarat ve güvenlik alanında işbirliğini geliştirme aşamasındayken PKK teroristleri bizim gencecik askerlerimizi öldürmüşler. İnternet haber sitelerinde bir fotoğraf dolaştı. Fotoğraf PKK teroristleri tarafından saldırıya uğrayan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Hakurk bölgesindeki İleri Gözlem Üssü’nün görüntüsüydü. Fotoğrafa bakınca içim acıdı. Fotoğrafta herhangi bir montaj yapılmadıysa İleri Gözlem Üssü denilen yer karlar altına gömülmüş bir kaç çadırdan ibaretti.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan saldırıyla ilgili yapılan açıklamada”terör unsurlarının Türk askerlerinin üslerine sızdıkları”na dikkat çekiliyordu. Madem ordumuzun gücünden, istihbaratımızın sağlamlığından söz ederek övünüyoruz, bu sızmalar nasıl olabiliyor ve 12 asker şehit edilebiliyor? Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel de TBMM Genel Kurulu’nda, hükümetin saldırıyı kınama bildirisine parti grubu olarak imza atmayı reddettiklerini, bu saldırıyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak’ın TBMM’yi bilgilendirmesini istedi.
Tabii ki bu isteğe cevap veren olmadı.
Derken, önceki gün Özgür Özel, şehit cenazesine katılmak için memleketi Manisa’ya gitti. Fakat o da ne? Camide bir grup Özgür Özel’i protesto etmeye kalkışınca bir şehit yakını araya girerek, cenazede böyle olayların çıkarılmasının utanç vesilesi olduğunu söyledi. Bunları yazarken ben de utanıyorum. Şehit cenazelerini iç siyasete malzeme yapmak...Cenazeye saygı göstermeyecek kadar alçalabilmek...
Lakin, Cumhurbaşkanı Erdoğan durur mu? Kendisinden beklenen tepkiyi göstererek Özgür Özel ve CHP heyetini camide provokasyon yapmakla suçladı. Küçük ortak çizmeli Devlet Bahçeli durur mu? O da CHP ve Özgür Özel’e epeyce saydırdı.
Bu Türkiye çok tuhaf bir ülke. Kürt sorununa çözüm isteyenler hapislerde çürüyor. Mesela Selahattin Demirtaş, Osman Kavala. Bu düzende savaş çığırtkanlığı yapanlar en vatan sever ve milli ama barış isteyenler vatan haini, dış güçlerin maşaları... 2019 yerel seçimleri öncesinde TRT ekranlarına Osman Öcalan’ın mektubunu herhalde babam çıkartmamıştı. Son on yıl içinde ne zaman bir yerel ya da genel seçim yaklaşsa bir yerlerde terör saldırıları oluyor. Ahalinin milliyetçi damarları kabartılıyor. “Bayrak inmez, ezan dinmez, şehitler ölmez, vatan bölünmez,” sloganları atılıyor. Güvenlikçi politikaların sertliği arttırılıyor. Ama şehit haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Şehitler ölmeye devam ederken ezan susmak bilmiyor. Her nasılsa da yapılan o seçimden hep AKP galip çıkıyor. Dikkat! Sahte videolara hazırlıklı olun. 31 Mart’ta gene seçim var!