End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Memlekette o kadar çok gündem maddesi var ki önümüzde ki yerel seçimler kendisini hala ilk sıraya atamadı. Elbette Türkiye her zaman dünyanın en çabuk gündem değiştirebilen ülkelerinden biri ve bunun bir anlamı da ülkenin istikrarlı bir zemine bir türlü oturamamış olması.
Her seçim öncesinde de bu gündemlerin hangisinin daha önemli olduğu konusunda kamuoyunu ika edebilen taraf daha avantajlı oluyor. Seçimli Türkiye tarihinin en uzun iktidarı olan AKP iktidarının 2019 yerel seçimlerinde yaşadığı yenilginin asıl sebebi de bu. Çünkü dikkat edilirsen AKP’nin yenilgi yaşadığı yerler büyük şehirler ve orada da Belediye Başkanlık Makamları olmuştu ama Anadolu’da hala Cumhur ittifakı olarak önde kalmayı başarmışlardı. 2023’deki son genel seçimlerde de durum aşağı yukarı aynıydı.
Bu iki seçimin analizi bize basit olarak ekonomik yükü hisseden büyük şehirlerde AKP’nin kayıp yaşadığını gösteriyor. Ancak bu kayıpları bugüne kadar daha çok Cumhur ittifakının içinde tutmayı başardığını da net şekilde görebiliyoruz. Şimdilerde ise özellikle büyük şehirlerdeki seçmene ekonomik krizin vebaline ortak değiliz mesajı vermeye çalışan Cumhur ittifakı bileşenleri arasındaki uyum bir miktar bozulmuş gibi.
Ama konu daha çok AKP’nin kendi içindeki dengeler de hassaslaşıyor. Birkaç gündür yaşananlar üzerinden AKP içinde yer alan ama yüksek sesle konuşmayı tercih etmeyen bazı isimlerle bu konuları görüştüm. Genel olarak şunu söyleyebilirim ki, AKP de enteresan şeyler oluyor, tek adam rejimi olarak eleştirilen ülke siyasetinin belirleyicisi konumundaki partinin içinde belli gettoların olduğunu söylüyor bu isimler, mesela mülkiyeliler diye anılan bir gruptan bahsediyorlar, bir hukukçular grubundan, bir çok tarikatın ayrı ayrı parti içinde gettolaştığından, külliyedeki bazı isimlere bağlı farklı bazı grupların varlığından. Mesela İstanbul için verilen kararlarda külliyedeki bir isme bağlı bir grubun etkinliğinden bahsediyorlar.
Dahası bu grupların kendi aralarında pazarlıklar yaparak adaylıklar konusunda birbirlerini destekleyerek kararlarda etkin olduklarını söylüyorlar. Mesela benim de çok dikkatimi çeken bir ayrıntıdan bahsettiler ki gerçekten enteresan. AKP de bir şeyi henüz Erdoğan açıklamadan kamuoyuna açıklamak geleneksel duruma oldukça aykırı ike İstanbul ve Ankara adaylarının isimlerini kendilerinin ilan etmesini AKP deki geleneklerin bile aşındığı şeklinde yorumluyorlar.
Hatta bu sohbetlerde şöyle bir ifadeye dahi denk geldim, “ bu gettolaşma nedeni ile adayın kazanma potansiyeli ikinci plana itilmeye başlandı. Herkes kazansa da kaybetse de kendi adayının olmasının peşinde” Bu ifade de AKP de bir süredir dışarıya yansıyan rahatsızlıkları özetliyor gibi.
Özellikle Turgut Altınok’un adaylığı konusunda Ankara il teşkilatında ciddi sıkıntılar olduğu zaten sır değildi. Hele de Altınok’la Gökçek ailesi arasındaki gerginliği neredeyse bilmeyen yoktu. Aday tanıtım toplantısında bu isimlerin aynı karede fotoğraf vermeleri de Ankara’da kimseyi ikna etmedi. Dahası o karede MHP il Başkanı’nın AKP il Başkanının önünde yer alması da AKP teşkilatı tarafından bir mesaj olarak algılandı.
Konuştuğum birçok isim önümüzdeki yerel seçimlerden eskisi kadar umutlu görünmüyor. Zaten MHP ile birlikte olmaktan duyulan ideolojik bir rahatsızlık söz konusu idi ama birkaç gündür konuştuğum isimler parti içindeki dengelerin de partiyi oldukça yıprattığı görüşündeler. Bu da bizi aslında kazanacak aday bulmakta zorlandığını düşündüğümüz AKP’nin adaylar arasında yaşanan yarıştan kaynaklı bir sorunla karşı karşıya olduğu sonucuna doğru götürüyor. O kadar ki şu aşamada meclis üyelikleri için aday olanların sayısının dahi oldukça az olduğu söyleniyor.
Bir de bütün bunların üzerine başta İstanbul olmak üzere bir çok yerde AKP’nin oylarını da önemli ölçüde bölebilecek ve önümüzdeki seçimin en önemli sürprizi olma potansiyeline sahip Yeniden Refah ile anlaşılmasının gittikçe zora girmesi de teşkilattaki rahatsızlığı artırıyor.
Gelelim sohbetlerde de altı çokça çizilen MHP’nin ideolojik olarak farklı bir eksende yer alarak tabandaki uzaklaşmayı beslediği şeklindeki yorumlara. Bu konuda konuştuğum AKP’liler “Özgürlüklerle bürokratik oligarşi ile demokrasi zemininde verdiği mücadele ile yıllarca halkın teveccühünü kazanmış partimiz ve liderimiz son 5-6 yıldır yasakçı bir görüntü veriyor ve bu tabanda ciddi tartışmalara neden oluyor” yorumunu yapıyorlar.
Bu güne kadar bu Ayrışmayı besleyecek bir çok olay yaşandı aslında ama son yaşanan Diyarbakır Kulp ilçesi Kaymakamının şehitler konusunda gösterdiği hassasiyete karşı gereken tavrı almak yerine Kaymakama tepki gösteren ve bu tepkilerini son derece sert dile getiren AKP ye yakınlığı açık olan isimlere karşı MHP mensuplarının, genç kaymakamların ve hatta yönetimden bazı isimlerin aynı sertlikle karşılık vermesi bence önemli bir kırılma noktasına işaret ediyor gibi görünüyor.
Özellikle Memur bir sen başkanı Ali Yalçın ve yardımcısı Muammer Kahraman tarafından Kulp Kaymakamı Burak Akeller’e yöneltilen son derece sert eleştiriler MHP camiası ve ona yakın memurlar tarafından aynı üslupla karşılık buldu. Bu durumun parti yönetimlerinde olmasa bile tabanlar arasında çok daha büyük bir ayrışmaya neden olacağı da iki taraftan da konuştuğum isimlerce endişe olarak dile getirildi.
Bütün bunları muhakkak bilen muhalefetin de bu zafiyetleri rahatlık olarak algıladığı gibi bir algı var bende. O nedenle bir de ben yazayım ki fark etmeyenler varsa onlar da fark etsin
Her seçim öncesinde de bu gündemlerin hangisinin daha önemli olduğu konusunda kamuoyunu ika edebilen taraf daha avantajlı oluyor. Seçimli Türkiye tarihinin en uzun iktidarı olan AKP iktidarının 2019 yerel seçimlerinde yaşadığı yenilginin asıl sebebi de bu. Çünkü dikkat edilirsen AKP’nin yenilgi yaşadığı yerler büyük şehirler ve orada da Belediye Başkanlık Makamları olmuştu ama Anadolu’da hala Cumhur ittifakı olarak önde kalmayı başarmışlardı. 2023’deki son genel seçimlerde de durum aşağı yukarı aynıydı.
Bu iki seçimin analizi bize basit olarak ekonomik yükü hisseden büyük şehirlerde AKP’nin kayıp yaşadığını gösteriyor. Ancak bu kayıpları bugüne kadar daha çok Cumhur ittifakının içinde tutmayı başardığını da net şekilde görebiliyoruz. Şimdilerde ise özellikle büyük şehirlerdeki seçmene ekonomik krizin vebaline ortak değiliz mesajı vermeye çalışan Cumhur ittifakı bileşenleri arasındaki uyum bir miktar bozulmuş gibi.
Ama konu daha çok AKP’nin kendi içindeki dengeler de hassaslaşıyor. Birkaç gündür yaşananlar üzerinden AKP içinde yer alan ama yüksek sesle konuşmayı tercih etmeyen bazı isimlerle bu konuları görüştüm. Genel olarak şunu söyleyebilirim ki, AKP de enteresan şeyler oluyor, tek adam rejimi olarak eleştirilen ülke siyasetinin belirleyicisi konumundaki partinin içinde belli gettoların olduğunu söylüyor bu isimler, mesela mülkiyeliler diye anılan bir gruptan bahsediyorlar, bir hukukçular grubundan, bir çok tarikatın ayrı ayrı parti içinde gettolaştığından, külliyedeki bazı isimlere bağlı farklı bazı grupların varlığından. Mesela İstanbul için verilen kararlarda külliyedeki bir isme bağlı bir grubun etkinliğinden bahsediyorlar.
Dahası bu grupların kendi aralarında pazarlıklar yaparak adaylıklar konusunda birbirlerini destekleyerek kararlarda etkin olduklarını söylüyorlar. Mesela benim de çok dikkatimi çeken bir ayrıntıdan bahsettiler ki gerçekten enteresan. AKP de bir şeyi henüz Erdoğan açıklamadan kamuoyuna açıklamak geleneksel duruma oldukça aykırı ike İstanbul ve Ankara adaylarının isimlerini kendilerinin ilan etmesini AKP deki geleneklerin bile aşındığı şeklinde yorumluyorlar.
Hatta bu sohbetlerde şöyle bir ifadeye dahi denk geldim, “ bu gettolaşma nedeni ile adayın kazanma potansiyeli ikinci plana itilmeye başlandı. Herkes kazansa da kaybetse de kendi adayının olmasının peşinde” Bu ifade de AKP de bir süredir dışarıya yansıyan rahatsızlıkları özetliyor gibi.
Özellikle Turgut Altınok’un adaylığı konusunda Ankara il teşkilatında ciddi sıkıntılar olduğu zaten sır değildi. Hele de Altınok’la Gökçek ailesi arasındaki gerginliği neredeyse bilmeyen yoktu. Aday tanıtım toplantısında bu isimlerin aynı karede fotoğraf vermeleri de Ankara’da kimseyi ikna etmedi. Dahası o karede MHP il Başkanı’nın AKP il Başkanının önünde yer alması da AKP teşkilatı tarafından bir mesaj olarak algılandı.
Konuştuğum birçok isim önümüzdeki yerel seçimlerden eskisi kadar umutlu görünmüyor. Zaten MHP ile birlikte olmaktan duyulan ideolojik bir rahatsızlık söz konusu idi ama birkaç gündür konuştuğum isimler parti içindeki dengelerin de partiyi oldukça yıprattığı görüşündeler. Bu da bizi aslında kazanacak aday bulmakta zorlandığını düşündüğümüz AKP’nin adaylar arasında yaşanan yarıştan kaynaklı bir sorunla karşı karşıya olduğu sonucuna doğru götürüyor. O kadar ki şu aşamada meclis üyelikleri için aday olanların sayısının dahi oldukça az olduğu söyleniyor.
Bir de bütün bunların üzerine başta İstanbul olmak üzere bir çok yerde AKP’nin oylarını da önemli ölçüde bölebilecek ve önümüzdeki seçimin en önemli sürprizi olma potansiyeline sahip Yeniden Refah ile anlaşılmasının gittikçe zora girmesi de teşkilattaki rahatsızlığı artırıyor.
Gelelim sohbetlerde de altı çokça çizilen MHP’nin ideolojik olarak farklı bir eksende yer alarak tabandaki uzaklaşmayı beslediği şeklindeki yorumlara. Bu konuda konuştuğum AKP’liler “Özgürlüklerle bürokratik oligarşi ile demokrasi zemininde verdiği mücadele ile yıllarca halkın teveccühünü kazanmış partimiz ve liderimiz son 5-6 yıldır yasakçı bir görüntü veriyor ve bu tabanda ciddi tartışmalara neden oluyor” yorumunu yapıyorlar.
Bu güne kadar bu Ayrışmayı besleyecek bir çok olay yaşandı aslında ama son yaşanan Diyarbakır Kulp ilçesi Kaymakamının şehitler konusunda gösterdiği hassasiyete karşı gereken tavrı almak yerine Kaymakama tepki gösteren ve bu tepkilerini son derece sert dile getiren AKP ye yakınlığı açık olan isimlere karşı MHP mensuplarının, genç kaymakamların ve hatta yönetimden bazı isimlerin aynı sertlikle karşılık vermesi bence önemli bir kırılma noktasına işaret ediyor gibi görünüyor.
Özellikle Memur bir sen başkanı Ali Yalçın ve yardımcısı Muammer Kahraman tarafından Kulp Kaymakamı Burak Akeller’e yöneltilen son derece sert eleştiriler MHP camiası ve ona yakın memurlar tarafından aynı üslupla karşılık buldu. Bu durumun parti yönetimlerinde olmasa bile tabanlar arasında çok daha büyük bir ayrışmaya neden olacağı da iki taraftan da konuştuğum isimlerce endişe olarak dile getirildi.
Bütün bunları muhakkak bilen muhalefetin de bu zafiyetleri rahatlık olarak algıladığı gibi bir algı var bende. O nedenle bir de ben yazayım ki fark etmeyenler varsa onlar da fark etsin