End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Şu sıralar hemen hemen her haber kanalında, haber sitesinde ve hatta insanların günlük diyaloglarında çok sık olarak iklim değişikliği, su kaynaklarındaki problemler, emisyon azaltımı gibi konular konuşulmaya başlandı. Bu durum genel olarak bir farkındalık oluşumunu gösteriyor ve umut verici olarak görüyorum. Hatta kendi çevremde bile konuya ilgi duyup daha fazla bilgi sahibi olmak ve dünyaya nasıl katkı sağlayabileceğini öğrenmek isteyen birçok yakınım oldu. İklim değişikliğini durdurma yönünde insanların bireysel katkı vermek istemeleri mükemmel bir şey, izlenimlerime göre bu doğrultuda kişiler genellikle ilk adımlarını plastik kullanımını azaltarak ve su tasarrufu yapmaya çalışarak atıyorlar. Ben de bugün bu yazımı su tasarrufu ile “Dünya’yı kurtarma” misyonuna gönül vermiş kişilere bir nebze olsun yol gösterebilmek amacıyla yazıyorum.
Su tasarrufu derken zihninizde dişlerini fırçalarken musluğu açık bırakanların, bulaşıklarını elde yıkayanların belirdiğini hissediyorum. Keşke bu kadar basit olsaydı… Su hayatın yapıtaşı, en önemli bileşenidir. Her canlı, günlük hayatta kullanılan eşyalar, elektronik cihazlar ve yiyecek/içeceklerimiz dahil her şey suya muhtaçtır. Peki konuyu nereye getirmek istiyorum? Harcadığımız, tükettiğimiz su sadece içtiğimiz, yıkamak için kullandığımız veya yemeklere kattığımız su ile sınırlı değil. İçtiğimiz kahve, yediğimiz hamburger, giydiğimiz giysiler; bunların hepsi gördüğümüzün ve hayalimizin çok ötesinde su tüketimine sahip. Bu kavrama “Sanal Su” deniyor. Başka bir ifadeyle üründe mevcut su miktarından öte, üretim sürecinde kullanılan ve tüketilen su miktarı. Şimdi sizlere birkaç şaşırtıcı istatistik sunmak istiyorum. Aşağıdaki grafikte birçoğumuzun severek tükettiği ürünlerin sanal su verilerini paylaşıyorum.
Farkındayım, tablo kötü. İnsanı kahve içtiğine pişman edecek türden. Ancak bu sanal su tüketim hesaplarının doğru yönetilmesi kötü olan tablonun daha da kötüleşmesini engelleyebilir. Bildiğiniz üzere farklı tarım, tekstil, mineral/metal ürünleri Dünya’nın belirli noktalarında hava koşulları, toprak verimliliği, doğal kaynaklar, vb… sebeplerle daha zahmetsiz ve daha ideal koşullarda elde edilebiliyor. Bu da demek oluyor ki ideal koşullara sahip ürünlerin sanal su tüketim miktarları çok daha düşük seviyelerde tutulabiliyor. Örneğin su fakiri bir ülkede buğday yetiştirmek sanal su bütçesi bakımından oldukça maliyetli olacaktır. Bunun yerine söz konusu su fakiri ülkeler buğdayı ithal ederek su ayak izini düşürebilirler. Bu durumu bir ülkenin borçlar dengesine benzetmek çok doğru olacaktır. Dünya artık değişmektedir, bu sebeple ülkeler ticaretlerini su ayak izlerini de hesaba katarak planlamalıdırlar. Su ayak izi yüksek olan ürünlerin ithalatına ağırlık verilip su ayak izi düşük ürünleri daha çok ihraç etmeye odaklanılmalıdır. Bu şekilde ülkeler sanal su ithalat ve ihracatını eşitlemeye çalışarak sanal su bütçe denkliğini sağlamalıdır.
Su tasarrufu derken zihninizde dişlerini fırçalarken musluğu açık bırakanların, bulaşıklarını elde yıkayanların belirdiğini hissediyorum. Keşke bu kadar basit olsaydı… Su hayatın yapıtaşı, en önemli bileşenidir. Her canlı, günlük hayatta kullanılan eşyalar, elektronik cihazlar ve yiyecek/içeceklerimiz dahil her şey suya muhtaçtır. Peki konuyu nereye getirmek istiyorum? Harcadığımız, tükettiğimiz su sadece içtiğimiz, yıkamak için kullandığımız veya yemeklere kattığımız su ile sınırlı değil. İçtiğimiz kahve, yediğimiz hamburger, giydiğimiz giysiler; bunların hepsi gördüğümüzün ve hayalimizin çok ötesinde su tüketimine sahip. Bu kavrama “Sanal Su” deniyor. Başka bir ifadeyle üründe mevcut su miktarından öte, üretim sürecinde kullanılan ve tüketilen su miktarı. Şimdi sizlere birkaç şaşırtıcı istatistik sunmak istiyorum. Aşağıdaki grafikte birçoğumuzun severek tükettiği ürünlerin sanal su verilerini paylaşıyorum.
Farkındayım, tablo kötü. İnsanı kahve içtiğine pişman edecek türden. Ancak bu sanal su tüketim hesaplarının doğru yönetilmesi kötü olan tablonun daha da kötüleşmesini engelleyebilir. Bildiğiniz üzere farklı tarım, tekstil, mineral/metal ürünleri Dünya’nın belirli noktalarında hava koşulları, toprak verimliliği, doğal kaynaklar, vb… sebeplerle daha zahmetsiz ve daha ideal koşullarda elde edilebiliyor. Bu da demek oluyor ki ideal koşullara sahip ürünlerin sanal su tüketim miktarları çok daha düşük seviyelerde tutulabiliyor. Örneğin su fakiri bir ülkede buğday yetiştirmek sanal su bütçesi bakımından oldukça maliyetli olacaktır. Bunun yerine söz konusu su fakiri ülkeler buğdayı ithal ederek su ayak izini düşürebilirler. Bu durumu bir ülkenin borçlar dengesine benzetmek çok doğru olacaktır. Dünya artık değişmektedir, bu sebeple ülkeler ticaretlerini su ayak izlerini de hesaba katarak planlamalıdırlar. Su ayak izi yüksek olan ürünlerin ithalatına ağırlık verilip su ayak izi düşük ürünleri daha çok ihraç etmeye odaklanılmalıdır. Bu şekilde ülkeler sanal su ithalat ve ihracatını eşitlemeye çalışarak sanal su bütçe denkliğini sağlamalıdır.