End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altı yıl aradan sonra Perşembe günü beraberinde on bakan ve kalabalık bir iş insanları grubuyla Yunanistan’ın başkenti Atina’ya gitti. Türk heyetinde 100’ün üstünde iş insanlarının olması Ankara’nın Atina’dan önemli ekonomik ve ticari beklentileri olduğu yorumlarının yapılmasına neden oldu. Heyette özellikle Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un bulunması dikkatlerden kaçmadı. Malum, Ersoy’un Yunanistan ana karası ve Ege adalarında pek çok oteli var. Heyette İçişleri Ali Yerlikaya’nın bulunmasının da altını çizmek istiyorum. Nedenini sonra anlatacağım. Tabii ki bu benim tahminim.
Dikkat çeken başka bir husus alışılmış tonlamasının aksine Erdoğan’ın ziyaret öncesi Yunanistan ve Başbakanı Kyriakos Miçotakis’den dostça ifadelerle söz etmesiydi. Alıştığımız sert tonlu Erdoğan gitmiş, yerine sanki bir barış güvercini gelmişti.
Nasıl mı? Erdoğan, ziyaret öncesi Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Kathimerini’ye bir demeç verdi. Erdoğan Türk-Yunan ilişkilerinde “yeni bir sayfa açmak” ve her iki taraf için de “kazan-kazan” sonuca ulaşmak istediklerini söyledi. İsterseniz demeci özetle birlikte okuyalım:
“İyi niyet ve diyalog temelinde çözemeyeceğimiz hiç bir sorun olamaz. Dostuma (Başbakan Kyriakos Mitsotakis) bizi tehdit etmezseniz biz de sizi tehdit etmeyiz, diyeceğim.”
Kathimerini’nin iki ülke arasındaki Ege kıta sahanlığı sorununun Uluslararası Adalet Divanı’na götürülmesi durumunda bir çözüme ulaşılıp ulaşılamayacağı sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:”Kıta sahanlığı dışında aramızda başka sorunlar da bulunmaktadır. Uluslararası Adalet Divanı’na gidersek bütün sorunları birlikte götürmeliyiz. İkili sorunları çözmek için Türkiye’nin güçlü bir iradesi vardır. Ancak Yunan tarafı dış müdahaleye (üçüncü taraflara) mahal vermemelidir.
Kathimerini’nin geçmişte Yunanistan’a yönelik “Bir gece ansızın gelebiliriz” biçimindeki tehditkar ifadeden ne kastettiği sorusuna Erdoğan’ın yanıtı şöyle oldu:
“Bunu Türkiye’yi tehdit eden terorist unsurları kast ederek söyledim.Yunanistan bizim düşmanımız değil, ittifakımızın değerli bir üyesidir. Daha da öte, biz komşuyuz. Komşu olarak da kalacağız. Karşılıklı olarak birbirimizin haklarına ve hayati çıkarlarına saygı göstermemiz gerekir. Yüzyıllar boyunca birlikte yaşadığımız Yunan halkı dostluk elimizi uzattığımızda ne kadar sevgi dolu olduğumuzu bilir. Türkiye bir söz söylediği zaman sözüne güvenilebileceği bir ülke olduğunu geçmişte defalarca ispat etmiştir.”
Kathimerini’nin yazısı şöyle devam ediyor:”Erdoğan daha sonra da şunları ekledi: ‘Batı medyası sözlerimi çarpıtmaya çalışıyor. ‘
“Erdoğan mülteciler konusunda da AB ve uluslararası toplumdan yardım isterken Gazze savaşını kınadı,’İnsanların temelsel hakları ihlal ediliyor,’ dedi.
MİTSOTAKİS GERİ DÖNDÜ
Mitsotakis’den gayet dostane söz eden Erdoğan’ın geçen yıl Mayıs ayında yaptığı bir konuşmasını hatırladım. Mitsotakis’in Washington’ı ziyaretinde ABD Senatosu’na Türkiye’yi şikayet etmesi üstüne Erdoğan şöyle konuşmuştu:
“Artık benim için Mitsotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşme yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz sözünde duracak onurlu, şahsiyetli siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Mitsotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nasıl üsler kurduracaksa buyursun, kurdursun. Biz bize yeteriz.”
Evet de, son tahlilde bizim bize, hem de hiç yetemediğimiz ortaya çıktı ve Mitsotakis geri döndü. Mitsotakis’in geri dönüşünün acaba başka nedenleri daha var mı? Sayın Erdoğan’a bu soruyu sorma olanağımız yok. Malum, gazeteciden sayılmadığımız bizlere akreditasyon uygulanıyor.
OLUMLU SONUÇLAR
Atina’da Mitsotakis ve Erdoğan’ın düzenledikleri ortak basın toplantısından iki iyi mesaj çıktı. Birisi, iki ülke arasında hali hazırdaki ticaret hacminin yılda 5 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkarılması iradesi, ikincisi de Midilli, Limni, Sakız, Sisam,Leros, Kalimnos, Kos (İstanköy), Rodos, Simi ve Meis olmak üzere Ege’deki 10 adayı ziyaret edecek Türk turistlere, sınır kapılarında yedi günlük vize verilmesi kararıydı. Yunanistan adalarda sınır kapılarındaki vize uygulamasını uzun zamandır kaldırmıştı. Anlaşılan o ki özellikle geçtiğimiz yaz Ege adalarına akın eden Türk turistlerin çok para bırakmaları Yunanistan Hükümeti’nin insafa gelmesine yol açmış. Bu kararın alınmasında belki Turizm Bakanı Ersoy’un da katkısı olmuştur, diye düşünürüm.
ALİ YEŞİLDAĞ MESELESİ
Gelelim, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın heyette bulunmasını neden merak ettiğime.. Diyeceksiniz ki, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın o heyette olmasından doğal ne var? Yunanistan’da PKK unsurlarının bulunduğu biliniyor. Muhtemelen Türk tarafı Yunan tarafından ya bunların iadesini istedi ya da kontrol altında tutulmalarını... Olabilir. Ama benim meramım başka. Hatırlayacaksınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen bir Yeşildağ ailesi vardı. Hatta bu Yeşildağ kardeşlerin en büyüğü Hasan Yeşildağ 1980’den bu yana çeşitli suç örgütleriyle adı geçen bir kişi. Hasan Yeşildağ Abdi İpekçi cinayeti zanlılarından birisi olarak tutuklanmış, ancak ifadesinde bazı Ülkücü arkadaşlarını isim isim ihbar ederek paçayı kurtarmıştı. Hasan Yeşildağ’ın Erdoğan’a çok yakın olduğu ve Erdoğan Pınarhisar cezaevine girdiğinde ona yakın olabilmek için suç işleyerek kendini aynı cezaevine naklettirmişti. Bunları ben uydurmuyordum. Emniyet ve adliye kayıtlarında var.
Bu Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ son Mayıs genel seçimlerden önce bir dizi video çekmiş, bu videoların birinde 2007 yılında Antalya Havalimanı için açılan ihalede 1.5 milyar dolar rüşvetin isim vererek birisinin cebine girdiğini iddia etmişti. Daha sonra ortadan kaybolan Ali Yeşildağ geçen ay Yunanistan’da ortaya çıktı; tutuklandı ve Gümülcine cezaevine hapsedildi. Acaba, diyorum, Ali Yerlikaya adaşı Ali Yeşildağ’ın Türkiye’ye iadesi için mi heyette yer aldı? Kafamdaki soruları acaba, ortasında muazzam çiçek aranjmanlı, vaz geçilmez dik dörtgen masa çevresinde oturup otuz iki diş poz veren uçak mürettebatından cesaret edip soran oldu mu? Çok merak ettim doğrusu. Bakalım, göreceğiz.
Dikkat çeken başka bir husus alışılmış tonlamasının aksine Erdoğan’ın ziyaret öncesi Yunanistan ve Başbakanı Kyriakos Miçotakis’den dostça ifadelerle söz etmesiydi. Alıştığımız sert tonlu Erdoğan gitmiş, yerine sanki bir barış güvercini gelmişti.
Nasıl mı? Erdoğan, ziyaret öncesi Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Kathimerini’ye bir demeç verdi. Erdoğan Türk-Yunan ilişkilerinde “yeni bir sayfa açmak” ve her iki taraf için de “kazan-kazan” sonuca ulaşmak istediklerini söyledi. İsterseniz demeci özetle birlikte okuyalım:
“İyi niyet ve diyalog temelinde çözemeyeceğimiz hiç bir sorun olamaz. Dostuma (Başbakan Kyriakos Mitsotakis) bizi tehdit etmezseniz biz de sizi tehdit etmeyiz, diyeceğim.”
Kathimerini’nin iki ülke arasındaki Ege kıta sahanlığı sorununun Uluslararası Adalet Divanı’na götürülmesi durumunda bir çözüme ulaşılıp ulaşılamayacağı sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:”Kıta sahanlığı dışında aramızda başka sorunlar da bulunmaktadır. Uluslararası Adalet Divanı’na gidersek bütün sorunları birlikte götürmeliyiz. İkili sorunları çözmek için Türkiye’nin güçlü bir iradesi vardır. Ancak Yunan tarafı dış müdahaleye (üçüncü taraflara) mahal vermemelidir.
Kathimerini’nin geçmişte Yunanistan’a yönelik “Bir gece ansızın gelebiliriz” biçimindeki tehditkar ifadeden ne kastettiği sorusuna Erdoğan’ın yanıtı şöyle oldu:
“Bunu Türkiye’yi tehdit eden terorist unsurları kast ederek söyledim.Yunanistan bizim düşmanımız değil, ittifakımızın değerli bir üyesidir. Daha da öte, biz komşuyuz. Komşu olarak da kalacağız. Karşılıklı olarak birbirimizin haklarına ve hayati çıkarlarına saygı göstermemiz gerekir. Yüzyıllar boyunca birlikte yaşadığımız Yunan halkı dostluk elimizi uzattığımızda ne kadar sevgi dolu olduğumuzu bilir. Türkiye bir söz söylediği zaman sözüne güvenilebileceği bir ülke olduğunu geçmişte defalarca ispat etmiştir.”
Kathimerini’nin yazısı şöyle devam ediyor:”Erdoğan daha sonra da şunları ekledi: ‘Batı medyası sözlerimi çarpıtmaya çalışıyor. ‘
“Erdoğan mülteciler konusunda da AB ve uluslararası toplumdan yardım isterken Gazze savaşını kınadı,’İnsanların temelsel hakları ihlal ediliyor,’ dedi.
MİTSOTAKİS GERİ DÖNDÜ
Mitsotakis’den gayet dostane söz eden Erdoğan’ın geçen yıl Mayıs ayında yaptığı bir konuşmasını hatırladım. Mitsotakis’in Washington’ı ziyaretinde ABD Senatosu’na Türkiye’yi şikayet etmesi üstüne Erdoğan şöyle konuşmuştu:
“Artık benim için Mitsotakis diye birisi yok. Kendisiyle böyle bir görüşme yapmayı asla kabul etmiyorum. Çünkü biz sözünde duracak onurlu, şahsiyetli siyasetçilerle yola gideriz. Bundan sonrasını Mitsotakis kendisi düşünsün. Kimlerle görüşecekse, kimlere nasıl üsler kurduracaksa buyursun, kurdursun. Biz bize yeteriz.”
Evet de, son tahlilde bizim bize, hem de hiç yetemediğimiz ortaya çıktı ve Mitsotakis geri döndü. Mitsotakis’in geri dönüşünün acaba başka nedenleri daha var mı? Sayın Erdoğan’a bu soruyu sorma olanağımız yok. Malum, gazeteciden sayılmadığımız bizlere akreditasyon uygulanıyor.
OLUMLU SONUÇLAR
Atina’da Mitsotakis ve Erdoğan’ın düzenledikleri ortak basın toplantısından iki iyi mesaj çıktı. Birisi, iki ülke arasında hali hazırdaki ticaret hacminin yılda 5 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkarılması iradesi, ikincisi de Midilli, Limni, Sakız, Sisam,Leros, Kalimnos, Kos (İstanköy), Rodos, Simi ve Meis olmak üzere Ege’deki 10 adayı ziyaret edecek Türk turistlere, sınır kapılarında yedi günlük vize verilmesi kararıydı. Yunanistan adalarda sınır kapılarındaki vize uygulamasını uzun zamandır kaldırmıştı. Anlaşılan o ki özellikle geçtiğimiz yaz Ege adalarına akın eden Türk turistlerin çok para bırakmaları Yunanistan Hükümeti’nin insafa gelmesine yol açmış. Bu kararın alınmasında belki Turizm Bakanı Ersoy’un da katkısı olmuştur, diye düşünürüm.
ALİ YEŞİLDAĞ MESELESİ
Gelelim, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın heyette bulunmasını neden merak ettiğime.. Diyeceksiniz ki, Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın o heyette olmasından doğal ne var? Yunanistan’da PKK unsurlarının bulunduğu biliniyor. Muhtemelen Türk tarafı Yunan tarafından ya bunların iadesini istedi ya da kontrol altında tutulmalarını... Olabilir. Ama benim meramım başka. Hatırlayacaksınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen bir Yeşildağ ailesi vardı. Hatta bu Yeşildağ kardeşlerin en büyüğü Hasan Yeşildağ 1980’den bu yana çeşitli suç örgütleriyle adı geçen bir kişi. Hasan Yeşildağ Abdi İpekçi cinayeti zanlılarından birisi olarak tutuklanmış, ancak ifadesinde bazı Ülkücü arkadaşlarını isim isim ihbar ederek paçayı kurtarmıştı. Hasan Yeşildağ’ın Erdoğan’a çok yakın olduğu ve Erdoğan Pınarhisar cezaevine girdiğinde ona yakın olabilmek için suç işleyerek kendini aynı cezaevine naklettirmişti. Bunları ben uydurmuyordum. Emniyet ve adliye kayıtlarında var.
Bu Hasan Yeşildağ’ın kardeşi Ali Yeşildağ son Mayıs genel seçimlerden önce bir dizi video çekmiş, bu videoların birinde 2007 yılında Antalya Havalimanı için açılan ihalede 1.5 milyar dolar rüşvetin isim vererek birisinin cebine girdiğini iddia etmişti. Daha sonra ortadan kaybolan Ali Yeşildağ geçen ay Yunanistan’da ortaya çıktı; tutuklandı ve Gümülcine cezaevine hapsedildi. Acaba, diyorum, Ali Yerlikaya adaşı Ali Yeşildağ’ın Türkiye’ye iadesi için mi heyette yer aldı? Kafamdaki soruları acaba, ortasında muazzam çiçek aranjmanlı, vaz geçilmez dik dörtgen masa çevresinde oturup otuz iki diş poz veren uçak mürettebatından cesaret edip soran oldu mu? Çok merak ettim doğrusu. Bakalım, göreceğiz.