End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
İlki 1995 yılında düzenlenen ve bu yıl yirmi sekizincisi düzenlenen Taraflar Konferansı(COP28) 13 Aralık’ta, anlaşmazlıklar sebebiyle planlanandan bir gün daha geç sona erdi. Türkiye’nin de rekor temsilci sayısıyla katılım sağladığı ve küresel sıcaklık artışını 1.5C’de sabit tutmayı hedefleyen görüşmeler oldukça ironik bir şekilde Dünya’nın en büyük petrol üreticilerinden biri olan Birleşik Arap Emirlikleri ev sahipliğinde gerçekleşti. Önceki COP görüşmelerinin bol keseden ümit verici sözlerle dolu ancak somut hedeflerden uzak bir dizi toplantıdan ibaret olduğunu söyleyebilirim. Peki COP28 nasıl geçti? Bu sefer hangi sözler verildi?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, görüşmeler sonrasında tüm katılımcı ülkelerin ortak imzasını attığı final metninde ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda en doğru kelime oyunlarını yapabilmek için büyük bir savaş verdiler. Bu sebeptendir ki görüşmeler planlanandan bir gün daha geç bitmiştir. Bunun en belirgin örneği, 100’den fazla ülke petrol, gaz ve kömür kullanımının “aşamalı olarak kaldırılması” yönünde bir ifade kullanmak isterken Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC grubu ülkeleri güçlü bir şekilde bu ifadeye muhalefet oldu. Benim kanaatime göre, COP görüşmelerinin misyon ve vizyonu göz önünde bulundurulduğunda bu tam bir skandaldır. COP görüşmeleri öncesinde Suudi liderlerin bu konferansları yeni petrol anlaşmaları imzalayabilmek için bir fırsat olarak gördüğü dedikoduları çıkmıştı, bu gelişmeler sonrasında kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu siz okuyucuların hayal gücüne bırakmak istiyorum.
Tüm bunlar bir yana COP28’de güzel adımlar da atılmadı değil. Aşağıda kısa maddeler halinde siz okuyuculara alınan kararları ve final metnine eklenen görüşleri özetlemeye çalışacağım:
Akılda o soru; COP29’a kadar yukarıda verilen sözler tutulabilecek mi? COP28, dünyanın 1.5 santigrat derecelik ısınma eşiği içinde kalmasını sağlamak için muhtemelen son fırsat olarak görülüyordu. Bakalım bu misyonunu yerine getirebilecek mi…
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, görüşmeler sonrasında tüm katılımcı ülkelerin ortak imzasını attığı final metninde ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda en doğru kelime oyunlarını yapabilmek için büyük bir savaş verdiler. Bu sebeptendir ki görüşmeler planlanandan bir gün daha geç bitmiştir. Bunun en belirgin örneği, 100’den fazla ülke petrol, gaz ve kömür kullanımının “aşamalı olarak kaldırılması” yönünde bir ifade kullanmak isterken Suudi Arabistan liderliğindeki OPEC grubu ülkeleri güçlü bir şekilde bu ifadeye muhalefet oldu. Benim kanaatime göre, COP görüşmelerinin misyon ve vizyonu göz önünde bulundurulduğunda bu tam bir skandaldır. COP görüşmeleri öncesinde Suudi liderlerin bu konferansları yeni petrol anlaşmaları imzalayabilmek için bir fırsat olarak gördüğü dedikoduları çıkmıştı, bu gelişmeler sonrasında kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu siz okuyucuların hayal gücüne bırakmak istiyorum.
Tüm bunlar bir yana COP28’de güzel adımlar da atılmadı değil. Aşağıda kısa maddeler halinde siz okuyuculara alınan kararları ve final metnine eklenen görüşleri özetlemeye çalışacağım:
- Tüm katılımcı ülkelerin küresel yenilenebilir enerji kapasitesini mevcut durumun üç katına çıkartması konusunda anlaşmaya varıldı.
- Kayıp ve Hasar Fonu oluşumu için somut adımlar atıldı. (Bu konu geçtiğimiz sene Sharm el-Shaikh’te de konuşulmuş ancak bir aksiyon alınmamıştı. Bu sene COP28 görüşmelerinin ilk gününde sözler verildi önemli ölçüde yatırım elde edildi.)
- Metan emisyonlarının azaltımı konusunda ilk defa bir taahhütte bulunuldu.(Metan gazı emisyonları küresel çapta tüm emisyonları %25’ini oluşturuyor.)
- Kömürden çıkışın aşamalı olarak azaltılması.(Dikkat çekerim, “kömürden çıkış” değil. “Azaltımı”)
- Fosil yakıt kullanımının kaldırılması. (Bu madde ile ilgili hiçbir takvim veya hedef belirtilmedi)
Akılda o soru; COP29’a kadar yukarıda verilen sözler tutulabilecek mi? COP28, dünyanın 1.5 santigrat derecelik ısınma eşiği içinde kalmasını sağlamak için muhtemelen son fırsat olarak görülüyordu. Bakalım bu misyonunu yerine getirebilecek mi…