End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Sonda yazacağımı başta yazayım şahsi fikrim İYİ Partinin Ankara, İstanbul ve hatta İzmir’de kendi adaylarını çıkarması ile ilgili kararı kesinleşirse bunun en çok İYİ Parti için yanlış olacağını düşünüyorum. Böyle düşünmemin en önemli sebebi de bu illerdeki seçmen profili ile Anadolu’daki seçmen profili arasındaki fark. Özellikle İstanbul ve İzmir’in hatta Ankara’nın da muhalif seçmen profili temel olarak cumhur ittifakına karşı olmak motivasyonu ile hareket etme özelliğine sahip bir profil. Bu durumda da gösterilecek adaylar arasında daha çok oy alması muhtemel aday etrafında kendiliğinden birleşme ihtimali oldukça yüksek, bu durum bu üç şehirde İYİ Partinin aleyhine olur gibi duruyor, en azından bugünün şartlarında.
Eğer bu konuda haklıysam İYİ Parti bu illerdeki potansiyel oyunu dahi alamama riskini göze almış olur. Dahası bu illerin özellikle de Ankara ve İstanbul’un her şeyden öte siyasi sembol olarak çok büyük önemleri var. Bu iller cumhur ittifakına geçerse, yine bu illerdeki seçmen profili açısından bakıldığında İYİ Parti için hesap edilenden daha büyük bir bedel ortaya çıkabilir. Çünkü bu büyük şehirlerdeki İYİ Parti seçmeni de ağırlıklı olarak seküler milliyetçi merkez sağa yakın seçmen, yani merkeze yakın seçmen ve onlar açısından en büyük motivasyon kaynağı Cumhur ittifakını yenmek olacaktır. BU başarılamazsa hesabı bu sefer kendi partisine de kesebilir.
Gelgelelim İYİ Parti kurmayları da teşkilatları da Genel Başkanlarının haklı buldukları serzenişleri üzerinden 81 ilde aday çıkarmak konusunda oldukça ciddi görünüyorlar. Her ne kadar yerel seçimlere oldukça uzun bir zaman varsa da en azından şu an görüntü böyle. Bunun kimin işine yarayacağından çok ittifak içinde olmanın kendilerine zara verdiği bölümle ilgileniyorlar. Risk almak konusunda karalı gibiler, eğer yine bir ittifak içinde yer alırlarsa ülke yönetimi için alternatif olma şanslarını tamamen yitirebileceklerinden endişeliler. Zaten Divan toplantısından da farklı bir ses çıkmamış, öğrendiğime göre herhangi bir itiraz, farklı fikir gelmemiş. Elbette teşkilatlarda Ankara ve İstanbul’un istisna olması konusunda fikir beyan edenler de var ama önümüzdeki hafta başı yapılması muhtemel GİK toplantısında durum netleşecek gibi görünüyor. Yine de şimdilik şerhini kendi adıma düşmem gerek.
Peki İYİ Partide bu hissiyatın oluşmasına neden olan sebepler neler diye de hem partililerle konuştum hem de kendi gözlemlerim var elbette. Mesela İYİ Partiye masadan kalkma hadisesi olarak tanımlanan olaydan beri Cumhur ittifakı için çalıştığı şeklinde yapılan suçlamalar bu konuda çok büyük bir etken. Hatta Akşener’in 26 Ağustos’ta Afyon’da yaptığı konuşmada büyük şehirler için açık kapı bırakmasına rağmen, “Kaybettirmeye devam ediyor” şeklinde yapılan suçlamalar oldukça can sıkmış gibi görünüyor. Bu yorumların ağırlıkla sosyal medyada CHP adına konuştuğu izlenimi veren hesaplardan yapılması da partiyi rahatsız etmiş görünüyor.
Bunlar konuşulurken aklıma HDP’nin seçimden hemen sonra kendi adayları ile yerel seçime girmek niyetinde olduğunu açıklaması geldi. İstanbul seçimleri ile ilgili olarak “HDP sayesinde kazandık” diyenler o zaman HDP’nin bu hamlesini kaybettirme hamlesi olarak değerlendermemişlerdi mesela.
Zaten İYİ Parti bu Cumhur ittifakına gizli gizli kazandırma çalışmalarını yapmak açısından oldukça zahmetli bir senaryo açıkçası, Cumhur ittifakı kurulduktan 6 ay sonra kuruldu ve o günden itibaren hep muhalefet bloğunda yer aldı. Cumhur başkanlığı hükümet sisteminin kurgulanmasındaki en önemli amaçlardan biri olan Türkiye’deki sağ ideoloji lehine var olan yaklaşık 65-35 dengesini muhalefet lehine bozan da İYİ Partinin kurulması oldu. Cumhur ittifakı için çalışmak için böyle bir zahmete girmek yerine 5 yıldır içinde de yer alabilirlerdi pekala. Elbette milliyetçiler içinde Cumhur ittifakına karşı olanların kontrolde olması için böyle bir hamle yapıldığı iddiaları da var ama o zaman da 2019 seçimlerinde kazanılan büyük şehirlerin izahı da ortadan kalkıyor.
Başa dönersek İYİ Parti biraz duygusal davrandığı şekilde eleştirilebilir ancak CHP yönetiminin ortaklık hukukuna saygı göstermek konusunda medya ve sosyal medyada aykırı davranışlar gösteren ‘Kanaat önderlerini’ kontrol altına almalı. Bana kalırsa Ankara ve İstanbul hatta İzmir İYİ Parti açısından kararın dışında bırakılmalı ama geri kalan her yerde kendi başına girmeli, Anadolu’da belediyeler almaya ve il genel meclisi oylarını yükseltmeye odaklanarak kurulduğu günden beri ilk kez bir ittifakın parçası olmak dışında bir hamle yapmalı. Bu konudaki ısrarlarına hak veriyorum ama dediğim gibi Ankara, İstanbul ve İzmir de aday çıkarmak bence en çok İYİ Partiye zarar verir görünüyor.
Eğer bu konuda haklıysam İYİ Parti bu illerdeki potansiyel oyunu dahi alamama riskini göze almış olur. Dahası bu illerin özellikle de Ankara ve İstanbul’un her şeyden öte siyasi sembol olarak çok büyük önemleri var. Bu iller cumhur ittifakına geçerse, yine bu illerdeki seçmen profili açısından bakıldığında İYİ Parti için hesap edilenden daha büyük bir bedel ortaya çıkabilir. Çünkü bu büyük şehirlerdeki İYİ Parti seçmeni de ağırlıklı olarak seküler milliyetçi merkez sağa yakın seçmen, yani merkeze yakın seçmen ve onlar açısından en büyük motivasyon kaynağı Cumhur ittifakını yenmek olacaktır. BU başarılamazsa hesabı bu sefer kendi partisine de kesebilir.
Gelgelelim İYİ Parti kurmayları da teşkilatları da Genel Başkanlarının haklı buldukları serzenişleri üzerinden 81 ilde aday çıkarmak konusunda oldukça ciddi görünüyorlar. Her ne kadar yerel seçimlere oldukça uzun bir zaman varsa da en azından şu an görüntü böyle. Bunun kimin işine yarayacağından çok ittifak içinde olmanın kendilerine zara verdiği bölümle ilgileniyorlar. Risk almak konusunda karalı gibiler, eğer yine bir ittifak içinde yer alırlarsa ülke yönetimi için alternatif olma şanslarını tamamen yitirebileceklerinden endişeliler. Zaten Divan toplantısından da farklı bir ses çıkmamış, öğrendiğime göre herhangi bir itiraz, farklı fikir gelmemiş. Elbette teşkilatlarda Ankara ve İstanbul’un istisna olması konusunda fikir beyan edenler de var ama önümüzdeki hafta başı yapılması muhtemel GİK toplantısında durum netleşecek gibi görünüyor. Yine de şimdilik şerhini kendi adıma düşmem gerek.
Peki İYİ Partide bu hissiyatın oluşmasına neden olan sebepler neler diye de hem partililerle konuştum hem de kendi gözlemlerim var elbette. Mesela İYİ Partiye masadan kalkma hadisesi olarak tanımlanan olaydan beri Cumhur ittifakı için çalıştığı şeklinde yapılan suçlamalar bu konuda çok büyük bir etken. Hatta Akşener’in 26 Ağustos’ta Afyon’da yaptığı konuşmada büyük şehirler için açık kapı bırakmasına rağmen, “Kaybettirmeye devam ediyor” şeklinde yapılan suçlamalar oldukça can sıkmış gibi görünüyor. Bu yorumların ağırlıkla sosyal medyada CHP adına konuştuğu izlenimi veren hesaplardan yapılması da partiyi rahatsız etmiş görünüyor.
Bunlar konuşulurken aklıma HDP’nin seçimden hemen sonra kendi adayları ile yerel seçime girmek niyetinde olduğunu açıklaması geldi. İstanbul seçimleri ile ilgili olarak “HDP sayesinde kazandık” diyenler o zaman HDP’nin bu hamlesini kaybettirme hamlesi olarak değerlendermemişlerdi mesela.
Zaten İYİ Parti bu Cumhur ittifakına gizli gizli kazandırma çalışmalarını yapmak açısından oldukça zahmetli bir senaryo açıkçası, Cumhur ittifakı kurulduktan 6 ay sonra kuruldu ve o günden itibaren hep muhalefet bloğunda yer aldı. Cumhur başkanlığı hükümet sisteminin kurgulanmasındaki en önemli amaçlardan biri olan Türkiye’deki sağ ideoloji lehine var olan yaklaşık 65-35 dengesini muhalefet lehine bozan da İYİ Partinin kurulması oldu. Cumhur ittifakı için çalışmak için böyle bir zahmete girmek yerine 5 yıldır içinde de yer alabilirlerdi pekala. Elbette milliyetçiler içinde Cumhur ittifakına karşı olanların kontrolde olması için böyle bir hamle yapıldığı iddiaları da var ama o zaman da 2019 seçimlerinde kazanılan büyük şehirlerin izahı da ortadan kalkıyor.
Başa dönersek İYİ Parti biraz duygusal davrandığı şekilde eleştirilebilir ancak CHP yönetiminin ortaklık hukukuna saygı göstermek konusunda medya ve sosyal medyada aykırı davranışlar gösteren ‘Kanaat önderlerini’ kontrol altına almalı. Bana kalırsa Ankara ve İstanbul hatta İzmir İYİ Parti açısından kararın dışında bırakılmalı ama geri kalan her yerde kendi başına girmeli, Anadolu’da belediyeler almaya ve il genel meclisi oylarını yükseltmeye odaklanarak kurulduğu günden beri ilk kez bir ittifakın parçası olmak dışında bir hamle yapmalı. Bu konudaki ısrarlarına hak veriyorum ama dediğim gibi Ankara, İstanbul ve İzmir de aday çıkarmak bence en çok İYİ Partiye zarar verir görünüyor.