End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Ali Yerlikaya 2018 de İstanbul valisi olduğunda Süleyman Soylu İçişleri Bakanlığı makamında 2 senedir oturuyordu. Zaten AKP hükümetlerinin en uzun süre İçişleri Bakanlığı yapan ismi kendisi.
Bugünlerde Ali Yerlikaya’nın yaptıkları ile ilgili olarak muhalefet kanadının bile ciddi şekilde bir desteği oluştu. Bu desteğin temel sebebi ise çetelerle mücadele. Hangi çetelerle, bu çeteler ne zaman kurulmuş, bu çetelerin içinden birçok ismin medyaya ve sosyal medyaya yansıyan hükümete ve bir önceki İç işleri bakanına yakınlık ifade eden görüntüleri ve açıklamaları da Yerlikaya’nın radarına girecek mi?
Bu soruları yanıtlamadan da Sayın Yerlikaya’yı desteklemek elbette mümkün, lakin 21 yıllık iktidarı döneminde yaptığı birbirine tamamen zıt işlerin hepsini birden son derece önemli işler olarak göstermeyi başaran AKP yine mesuliyetten kurtulmanın bir yolunu buluyor gibi görünüyor.
Sayın Ali Yerlikaya İstanbul Valisi iken onun İçişleri Bakanı olarak görev yapan Süleyman Soylu terörle mücadele konusunda bir kahraman olarak! Tam yedi yıl boyunca görevinin başında kaldı. Soylu, görevini kendi bürokratına devrettikten sonra ortaya dökülen bir sürü çete organizasyona karşı yaptığı başarılı çalışmalarla şimdi de Sayın Yerlikaya bir kahramana dönüşüyor.
Bir önceki dönemde bu çetelerle ilgili olarak nelerin yapıldığı ya da yapılmadığı konusunda herkesin fikirleri var ancak bu fikirler çok da gündem olmuyor olsa da bugün Yerlikaya’nın muhalefet tarafından bile desteklenmesinin asıl sebebi de bu aslında. Yapılanların Süleyman Soyluya karşı hamleler olduğu düşüncesi muhalefeti de bazı AK Partilileri de rahatlatıyor.
Oysa ne Süleyman Soylu, ne de Ali Yerlikaya sadece kendi iradeleri ile hareket etmiyorlar. İkisinin davranış biçimlerindeki farklar konusunda kendilerine verilen talimatların olmasa da izinlerin olduğu kesin. Zaten Soylu da şu anda iktidar partisinin Milletvekili.
Her ne kadar Yerlikaya’nın hamlelerini demokratikleşme, hukuk devletinin gereğini yapma, İçişleri Bakanının vazifesini yerine getirmesi olarak nitelemek mümkün olsa da Soylunun da tıpkı Yerlikaya gibi AK Parti’nin bakanı olduğu gerçeğini değiştirmez bu durum.
Yerlikaya döneminde de aslında Adalet Bakanlığı ile eşgüdüm ile yapılan ya da yapılmayan şeyler eskisinden çok da farklı değil. Daha bugün gündeme şöyle bir haber düştü mesela. Antalya’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında özel bir okulda yaptığı konuşma nedeniyle ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçlamasıyla Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında işlem başlatılan kadın öğretmen E.K. gözaltına alındı.
Konuyla ilgili de Antalya Emniyet müdürlüğü tarafından bir basın açıklaması yayınlandı. Emniyet müdürlüğü de biliyorsunuz ki İçişleri Bakanlığına bağlı, açıklamada “29 Ekim’de Muratpaşa sınırları içerisinde faaliyet gösteren TED Antalya Koleji’nde bir kadın şahsın ‘Cumhuriyet Kutlamaları’ sırasında yaptığı konuşmada kaydedilen görüntüler, sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. ‘Konuşma yapan şahsın bir öğretmen olduğu, konuşmasının içeriğinde ‘Türkiye Yüzyılını hedef aldığı, bir eğitim kurumunda siyaset yaptığı, birlik ve beraberliği zedeleyerek, ayrıştırıcı tutum sergilediği’ şekildeki görüşler üzerine çalışma başlatılmıştır. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı talimatına istinaden, Antalya Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekiplerince şahsın tespitine yönelik çalışmalar yapılmış, şüpheli Emine Karakuş isimli şahıs bugün yakalanmış, şahıs hakkında ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan adli işlem yapılmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” dendi.
Bu açıklamada yer alan ‘Türkiye yüzyılını hedef aldığı’ ibaresi ile aslında değişen çok da bir şey olmadığını görüyoruz. Öğretmenin açıklamaları ile ilgili olarak MEB’in bir müfettiş göndermesi falan söz konusu olsa belki bu kadar enteresan olmazdı ama Türkiye yüzyılını hedef aldığı ibaresi kullanarak göz altına alınması oldukça ilginç. Hükümet de etse bir siyasi partinin sloganına karşı eleştirel bir ifade kullanmak yeni bir suç biçimi gibi geldi bana. Mesela aynı öğretmen ifadesini 2. Yüzyıl olarak kullansa ve bir başka siyasi partinin sloganını hedef alsa yine göz altına alınacak mıydı diye düşünüyor insan. Halkı ayrıştırmak, kin ve düşmanlığa tahrik etmek konusundaki hassasiyetlerin yönü dahi zerre kadar değişmiş değil yani.
Her ne kadar Yerlikaya’nın hamlelerinden memnuiyet duyan bir kesim olsa da samimiyet turnusolü için yukarıdaki gibi olaylar da oldukça önemli. Yani aslında en azından şimdilik olan biten bir iç mücadele gibi görünüyor.
Bugünlerde Ali Yerlikaya’nın yaptıkları ile ilgili olarak muhalefet kanadının bile ciddi şekilde bir desteği oluştu. Bu desteğin temel sebebi ise çetelerle mücadele. Hangi çetelerle, bu çeteler ne zaman kurulmuş, bu çetelerin içinden birçok ismin medyaya ve sosyal medyaya yansıyan hükümete ve bir önceki İç işleri bakanına yakınlık ifade eden görüntüleri ve açıklamaları da Yerlikaya’nın radarına girecek mi?
Bu soruları yanıtlamadan da Sayın Yerlikaya’yı desteklemek elbette mümkün, lakin 21 yıllık iktidarı döneminde yaptığı birbirine tamamen zıt işlerin hepsini birden son derece önemli işler olarak göstermeyi başaran AKP yine mesuliyetten kurtulmanın bir yolunu buluyor gibi görünüyor.
Sayın Ali Yerlikaya İstanbul Valisi iken onun İçişleri Bakanı olarak görev yapan Süleyman Soylu terörle mücadele konusunda bir kahraman olarak! Tam yedi yıl boyunca görevinin başında kaldı. Soylu, görevini kendi bürokratına devrettikten sonra ortaya dökülen bir sürü çete organizasyona karşı yaptığı başarılı çalışmalarla şimdi de Sayın Yerlikaya bir kahramana dönüşüyor.
Bir önceki dönemde bu çetelerle ilgili olarak nelerin yapıldığı ya da yapılmadığı konusunda herkesin fikirleri var ancak bu fikirler çok da gündem olmuyor olsa da bugün Yerlikaya’nın muhalefet tarafından bile desteklenmesinin asıl sebebi de bu aslında. Yapılanların Süleyman Soyluya karşı hamleler olduğu düşüncesi muhalefeti de bazı AK Partilileri de rahatlatıyor.
Oysa ne Süleyman Soylu, ne de Ali Yerlikaya sadece kendi iradeleri ile hareket etmiyorlar. İkisinin davranış biçimlerindeki farklar konusunda kendilerine verilen talimatların olmasa da izinlerin olduğu kesin. Zaten Soylu da şu anda iktidar partisinin Milletvekili.
Her ne kadar Yerlikaya’nın hamlelerini demokratikleşme, hukuk devletinin gereğini yapma, İçişleri Bakanının vazifesini yerine getirmesi olarak nitelemek mümkün olsa da Soylunun da tıpkı Yerlikaya gibi AK Parti’nin bakanı olduğu gerçeğini değiştirmez bu durum.
Yerlikaya döneminde de aslında Adalet Bakanlığı ile eşgüdüm ile yapılan ya da yapılmayan şeyler eskisinden çok da farklı değil. Daha bugün gündeme şöyle bir haber düştü mesela. Antalya’da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında özel bir okulda yaptığı konuşma nedeniyle ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçlamasıyla Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında işlem başlatılan kadın öğretmen E.K. gözaltına alındı.
Konuyla ilgili de Antalya Emniyet müdürlüğü tarafından bir basın açıklaması yayınlandı. Emniyet müdürlüğü de biliyorsunuz ki İçişleri Bakanlığına bağlı, açıklamada “29 Ekim’de Muratpaşa sınırları içerisinde faaliyet gösteren TED Antalya Koleji’nde bir kadın şahsın ‘Cumhuriyet Kutlamaları’ sırasında yaptığı konuşmada kaydedilen görüntüler, sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. ‘Konuşma yapan şahsın bir öğretmen olduğu, konuşmasının içeriğinde ‘Türkiye Yüzyılını hedef aldığı, bir eğitim kurumunda siyaset yaptığı, birlik ve beraberliği zedeleyerek, ayrıştırıcı tutum sergilediği’ şekildeki görüşler üzerine çalışma başlatılmıştır. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı talimatına istinaden, Antalya Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekiplerince şahsın tespitine yönelik çalışmalar yapılmış, şüpheli Emine Karakuş isimli şahıs bugün yakalanmış, şahıs hakkında ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama’ suçundan adli işlem yapılmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” dendi.
Bu açıklamada yer alan ‘Türkiye yüzyılını hedef aldığı’ ibaresi ile aslında değişen çok da bir şey olmadığını görüyoruz. Öğretmenin açıklamaları ile ilgili olarak MEB’in bir müfettiş göndermesi falan söz konusu olsa belki bu kadar enteresan olmazdı ama Türkiye yüzyılını hedef aldığı ibaresi kullanarak göz altına alınması oldukça ilginç. Hükümet de etse bir siyasi partinin sloganına karşı eleştirel bir ifade kullanmak yeni bir suç biçimi gibi geldi bana. Mesela aynı öğretmen ifadesini 2. Yüzyıl olarak kullansa ve bir başka siyasi partinin sloganını hedef alsa yine göz altına alınacak mıydı diye düşünüyor insan. Halkı ayrıştırmak, kin ve düşmanlığa tahrik etmek konusundaki hassasiyetlerin yönü dahi zerre kadar değişmiş değil yani.
Her ne kadar Yerlikaya’nın hamlelerinden memnuiyet duyan bir kesim olsa da samimiyet turnusolü için yukarıdaki gibi olaylar da oldukça önemli. Yani aslında en azından şimdilik olan biten bir iç mücadele gibi görünüyor.