End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Etimoloji Sözlüğü’ne göre sarhoş sözcüğünün kökeni Farsça. Ser yani baş ve hoş kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Yani başı hoş anlamında. İnsanoğlunu pek çok şey sarhoş eder. Mesela içki. Mesela iktidar gücü. Mesela sevinç. Mesela sevda,aşk.
Rakı sofrasının sarhoşluğu genellikle hoştur da iktidar sarhoşluğu insanın kendisine de çevresine de onulmaz zararlar veren bir haldir. Bunu genellikle diktatörler ve otokratlarda gözlemliyoruz. Geçmişte pek çok diktatörün iktidar sarhoşluğuna kapılarak ülkelerini ve uluslarını nasıl felaketlere sürüklediklerine tanık olduk. Yakın geçmişten buna örnekler Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Libya Lideri Muammer Kaddafi, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, daha geriye gidersek Romanya Devlet Başkanı Nikolay Ceausescu, Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov...
Bunların hepsi ülkelerini babalarının çiftliği gibi görüp kaynaklarını sömüren, halklarını yoksulluk girdabına iten, kendilerini Olympos Dağı üstünde oturan tanrıların tanrısı Zeus misali gören kişilikler.Bunlara son örneklerden birisi 1994’ten beri ülkeyi demir yumrukla yöneten Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko. Lukaşenko, kendisi gibi iktidar sarhoşluğundan muzdarip Rusya Lideri Vladimir Putin’e yakınlığıyla tanınıyor. Hatta Putin’den izinsiz tuvalete bile gitmediği biliniyor.
Bu Lukaşenko efendi geçen hafta kendisine ömür boyu cezai kovuşturmadan muafiyet sağlayan yeni bir yasa imzaladı. Yasa, aynı zamanda yurt dışında yaşayan muhalefet liderlerinin gelecekteki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmalarını engelliyor.
Euronews’un haberine göre yeni yasa Lukaşenko’nun iktidarı bırakması halinde başkanlık yetkilerini kullanırken işlediği eylemlerden sorumlu tutulmasını da engelliyor. Haber şöyle devam ediyor:
“Avrupa’nın son diktatörü olarak nitelenen Lukaşenko’nun bu yasayla 2025’de yapılacak başkanlık seçimlerinde potansiyel rakiplerini ortadan kaldırmayı amaçladığı ifade ediliyor.
“Son yıllarda yurt dışına kaçan muhalefet liderlerinin seçilmesini imkansız hale getiren yasaya göre sadece Belarus’ta en az 20 yıldır kalıcı olarak ikamet eden ve başka bir ülkede oturma izni olmayan Belarus vatandaşları aday olabiliyor.
Yasada devlet başkanı ve aile üyelerine ömür boyu devlet koruması, tıbbi bakım, hayat ve sağlık sigortası sağlanacağı belirtiliyor.Ayrıca devlet başkanı istifa ettikten sonra daparlamentonun üst meclisinin ömür boyu daimi üyesi olacak.”
Bir başka haber de Çin Halk Cumhuriyeti’nden. Hindistan’dan yayın yapan thehindu.com’un haberinin başlığı şöyle:
“Çin Lideri Xi Yolsuzlukla Mücadelesini Yoğunlaştırdı”.Habere göre Çin Lideri Xi Jinping finans, enerji ve alt yapı gibi kilit sektörlerde yolsuzlukla mücadeleyi daha da sıkılaştırmaya söz vermiş. Xi’nin 4.8 milyon Komünist Parti yetkilisi hakkında soruşturma açtırdığı, bunlardan 1.5 milyon kişinin suçlu bulunarak ya hapis cezalarına çarptırıldığı ya görevlerine son verildiği ya da parti üyeliğinden çıkarıldıkları haberde belirtiliyor.
Habere göre Xi’nin muhalifi bazı kesimlere göre ise Çin Lideri bu “sözüm ona yolsuzlukla mücadele kampanyasını” kendi yolsuzluklarını ört bas etmek için açtı.
Bütün bunları okurken tek adam rejimlerinin insanları nasıl iktidar sarhoşu yaptığını düşündüm. Bu rejimler ülkeleri batağa sürüklerken yönetim katındaki insanları sadece iktidar sarhoşu yapmakla kalmıyor, kumaşlarında varsa bir numaralı yolsuz ve uğursuz kişilere dönüştürüyor. Böyle rejimlerde tek adam olarak görülen kişi ne yazıktır ki onu kullananların elinde rüşvet, yolsuzluk ve her türlü suç girdabınına batıyor; onu oraya getirenlerin oyuncağı haline geliyor.
Rakı sofrasının sarhoşluğu genellikle hoştur da iktidar sarhoşluğu insanın kendisine de çevresine de onulmaz zararlar veren bir haldir. Bunu genellikle diktatörler ve otokratlarda gözlemliyoruz. Geçmişte pek çok diktatörün iktidar sarhoşluğuna kapılarak ülkelerini ve uluslarını nasıl felaketlere sürüklediklerine tanık olduk. Yakın geçmişten buna örnekler Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Libya Lideri Muammer Kaddafi, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, daha geriye gidersek Romanya Devlet Başkanı Nikolay Ceausescu, Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov...
Bunların hepsi ülkelerini babalarının çiftliği gibi görüp kaynaklarını sömüren, halklarını yoksulluk girdabına iten, kendilerini Olympos Dağı üstünde oturan tanrıların tanrısı Zeus misali gören kişilikler.Bunlara son örneklerden birisi 1994’ten beri ülkeyi demir yumrukla yöneten Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko. Lukaşenko, kendisi gibi iktidar sarhoşluğundan muzdarip Rusya Lideri Vladimir Putin’e yakınlığıyla tanınıyor. Hatta Putin’den izinsiz tuvalete bile gitmediği biliniyor.
Bu Lukaşenko efendi geçen hafta kendisine ömür boyu cezai kovuşturmadan muafiyet sağlayan yeni bir yasa imzaladı. Yasa, aynı zamanda yurt dışında yaşayan muhalefet liderlerinin gelecekteki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmalarını engelliyor.
Euronews’un haberine göre yeni yasa Lukaşenko’nun iktidarı bırakması halinde başkanlık yetkilerini kullanırken işlediği eylemlerden sorumlu tutulmasını da engelliyor. Haber şöyle devam ediyor:
“Avrupa’nın son diktatörü olarak nitelenen Lukaşenko’nun bu yasayla 2025’de yapılacak başkanlık seçimlerinde potansiyel rakiplerini ortadan kaldırmayı amaçladığı ifade ediliyor.
“Son yıllarda yurt dışına kaçan muhalefet liderlerinin seçilmesini imkansız hale getiren yasaya göre sadece Belarus’ta en az 20 yıldır kalıcı olarak ikamet eden ve başka bir ülkede oturma izni olmayan Belarus vatandaşları aday olabiliyor.
Yasada devlet başkanı ve aile üyelerine ömür boyu devlet koruması, tıbbi bakım, hayat ve sağlık sigortası sağlanacağı belirtiliyor.Ayrıca devlet başkanı istifa ettikten sonra daparlamentonun üst meclisinin ömür boyu daimi üyesi olacak.”
Bir başka haber de Çin Halk Cumhuriyeti’nden. Hindistan’dan yayın yapan thehindu.com’un haberinin başlığı şöyle:
“Çin Lideri Xi Yolsuzlukla Mücadelesini Yoğunlaştırdı”.Habere göre Çin Lideri Xi Jinping finans, enerji ve alt yapı gibi kilit sektörlerde yolsuzlukla mücadeleyi daha da sıkılaştırmaya söz vermiş. Xi’nin 4.8 milyon Komünist Parti yetkilisi hakkında soruşturma açtırdığı, bunlardan 1.5 milyon kişinin suçlu bulunarak ya hapis cezalarına çarptırıldığı ya görevlerine son verildiği ya da parti üyeliğinden çıkarıldıkları haberde belirtiliyor.
Habere göre Xi’nin muhalifi bazı kesimlere göre ise Çin Lideri bu “sözüm ona yolsuzlukla mücadele kampanyasını” kendi yolsuzluklarını ört bas etmek için açtı.
Bütün bunları okurken tek adam rejimlerinin insanları nasıl iktidar sarhoşu yaptığını düşündüm. Bu rejimler ülkeleri batağa sürüklerken yönetim katındaki insanları sadece iktidar sarhoşu yapmakla kalmıyor, kumaşlarında varsa bir numaralı yolsuz ve uğursuz kişilere dönüştürüyor. Böyle rejimlerde tek adam olarak görülen kişi ne yazıktır ki onu kullananların elinde rüşvet, yolsuzluk ve her türlü suç girdabınına batıyor; onu oraya getirenlerin oyuncağı haline geliyor.