End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
CHP’liler geçmişten bugüne,
‘Ekmek için Ekmeleddin’ demek zorunda da kaldı, ‘Birlikte Kazanacağız’ demek zorunda da…
‘Sana Söz’ mitinglerinde hiç istemeyerek de olsa Eski AKP’li Davutoğlu’nu da, Babacan’ı da alkışladılar.
Sağ partilere kotaları peşkeş çekilmesine rağmen sandığa gidip yine de oyunu ‘’tıpış tıpış'' verdi.
Bunları istemeye istemeye yapan, oyunu istemeyerek de olsa veren bu kitle daha ne kadar yok sayılabilirdi diye düşünürken Özgür Özel’den bir açıklama geldi: “Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı'ndan.”
Yani sonunda kendi benliği bile silinmiş oldu bu kitlenin…
Seçimdeki başarısızlığın sonucunun istifa olması gerektiğini düşünen çok sayıda CHP’li seçmen var.
Seçmenin istifa isteğine karşı yapılan hamle ise CHP MYK’sında farklı isimlere yer verilerek değişim havası verilmesi oluyor sadece.
Kaybedilen seçimin farkında değiller hala ya da öğle bir tablo çizmeye çalışıyorlar.
Halk için kader seçimiydi bu, muhalefet tüm güçleriyle sevse de sevmese de Kılıçdaroğlu isminde birleşti. Yine de kazanılamadı ancak sorumluluk alan da olmadı.
CHP’li isimlerin açıklamaları da bu düşünceyi doğrular nitelikte;
Kılıçdaroğlu'na yönelik istifa çağrısı yapanlara Özgür Özel, "Ben Kılıçdaroğlu istifa etsin diye bir tartışma duymuyorum. Sosyal medyada Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı'ndan" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyen ama seçimin kazanılması için yine de oy vereceğim diyen o kadar insan vardı ki; şimdi hepsi AK Partili ya da Cumhur İttifakı’ndan oldu yani.
Başarısızlığın üstü böyle mi örtülecek?
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Özgür Bey…
Yeni MYK’nın da sözcüsü olan Faik Öztrak ilk toplantının ardından mikrofon başına geçti:
“Başta Cumhurbaşkanı Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok çalıştık. Her iki seçmenden biri oyunu Kemal Kılıçdaroğlu'na verdi, 25 milyon 504 bin 724 yurttaşımızın oyunu aldık. Ama istediğimiz sonuca ulaşamadık.” dedi.
Yanlış duymadınız; iki seçmenden birinin oyunu aldık diyerek başarısız olmadıklarını vurguladı.
Oysa bu süreçte sayılabilecek tek başarı seçimi kazanmak olacaktı…
Konuşmasının diğer kısımlarında da yine ve yeniden muahalefette kalmaktan memnun konuşmalarına devam etti Öztrak: “Örgütlerimizin yenilenerek, tazelenerek, birlik ve beraberliğimize sahip çıkarak, kırmadan, dökmeden, güçlenerek, partimize yerel yönetim seçimlerinde büyük bir başarı yaşatması için, gereken her türlü çabayı göstereceğiz” gibi…
Ama biz soralım…
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Faik Bey…
Halk artık çok çalışmalar sonrası gelen başarısız sonuçlar değil, seçim zaferi istiyor.
Öncesiyle değil sonrasıyla ilgileniyor.
Faik Öztrak her zamanki gibi kıdemli muhalefet konumundaki konuşmalarını sürdürüyor dedik ya, benzer bir açıklama da Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Erdoğan Toprak’tan geldi.
Toprak, “İktidar, otokratik yönetimi sonlandıracak bir anayasayı geçirme düşüncesindeyse her türlü katkıyı sağlarız" diyor.
Yani seçim sonrası tüm değerlendirmeler yapılmış da konu yeniden Meclis gündemine gelmiş gibi.
Affedersiniz ama halkın gündemi başarısızlığın hesabının nasıl verileceği…
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Erdoğan Bey…
Ne kadar da hızlı eski düzene döndünüz…
Bir garip söylem de CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’dan geldi.
Erol, seçim kampanyası sürecinde Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun en fazla çalışan, emek veren kişi olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
"Biz bile bu yaşımızda 60-70 günlük kampanyayı çoğu zaman serumlarla ayakta durduk ama genel başkanımız o yaşına rağmen müthiş bir performans gösterdi. Biz genel başkanımızın genel başkanlığını asla tartışmaya açmayacağız. Genel başkanımızın yanında yer alacağız, destek olacağız. Parti içerisinde bir kargaşanın bir endişenin yaratılmasına müsaade etmeyeceğiz".
Kılıçdaroğlu çok çalıştı ve çaba gösterdi bunu biliyoruz. 10’nu geçkin seçimde olduğu gibi…
Demek ki kazanılamıyor.
Ama açıklamanın fiyasko kısmı şurası: “Biz genel başkanımızın genel başkanlığını asla tartışmaya açmayacağız.”
Bu parti, “Cumhuriyet HALK Partisi” ve herkesin özgürce fikrini belirtebileceği ve belirtmesi gereken bu partide; seçim başarısızlığının ve daha önceki seçim başarısızlıklarının ışığında genel başkanlık konusu tartışmaya açılamazmış…
AK Parti'ye mi döndü yoksa parti?
Bu kader seçimiydi Gürsel Bey, siz çoktan unutmuşsunuz…
Gelelim sonuca…
Birçok kişinin Kemal Kılıçdaroğlu’nu en uygun aday olarak görmesinin nedeni; cumhurbaşkanlığı sistemini parlamenter sisteme geçirme evresinde güç zehirlenmesi yaşamayacağı düşüncesiydi.
Böyle düşünenlere göre Kılıçdaroğlu’nun derdi koltuk ve tek adam olmak değil; ülkeyi bu durumdan kurtarmaktı.
O zaman şimdi şunu mu dememiz gerekiyor?
Bugün, seçimde başarısız olduğunu düşünmeyen ve geçmişte de kendisini başarısız görmeyerek istifasını vermeyen Kılıçdaroğlu; eğer cumhurbaşkanlığı koltuğuna otursaydı verdiği sözler karşılıksız mı olacaktı yani?
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Kemal Bey…
‘Ekmek için Ekmeleddin’ demek zorunda da kaldı, ‘Birlikte Kazanacağız’ demek zorunda da…
‘Sana Söz’ mitinglerinde hiç istemeyerek de olsa Eski AKP’li Davutoğlu’nu da, Babacan’ı da alkışladılar.
Sağ partilere kotaları peşkeş çekilmesine rağmen sandığa gidip yine de oyunu ‘’tıpış tıpış'' verdi.
Bunları istemeye istemeye yapan, oyunu istemeyerek de olsa veren bu kitle daha ne kadar yok sayılabilirdi diye düşünürken Özgür Özel’den bir açıklama geldi: “Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı'ndan.”
Yani sonunda kendi benliği bile silinmiş oldu bu kitlenin…
Seçimdeki başarısızlığın sonucunun istifa olması gerektiğini düşünen çok sayıda CHP’li seçmen var.
Seçmenin istifa isteğine karşı yapılan hamle ise CHP MYK’sında farklı isimlere yer verilerek değişim havası verilmesi oluyor sadece.
Kaybedilen seçimin farkında değiller hala ya da öğle bir tablo çizmeye çalışıyorlar.
Halk için kader seçimiydi bu, muhalefet tüm güçleriyle sevse de sevmese de Kılıçdaroğlu isminde birleşti. Yine de kazanılamadı ancak sorumluluk alan da olmadı.
CHP’li isimlerin açıklamaları da bu düşünceyi doğrular nitelikte;
Kılıçdaroğlu'na yönelik istifa çağrısı yapanlara Özgür Özel, "Ben Kılıçdaroğlu istifa etsin diye bir tartışma duymuyorum. Sosyal medyada Kılıçdaroğlu istifa etsin diyenlerin altını kazıyın ya AK Partili ya Cumhur İttifakı'ndan" dedi.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını istemeyen ama seçimin kazanılması için yine de oy vereceğim diyen o kadar insan vardı ki; şimdi hepsi AK Partili ya da Cumhur İttifakı’ndan oldu yani.
Başarısızlığın üstü böyle mi örtülecek?
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Özgür Bey…
Yeni MYK’nın da sözcüsü olan Faik Öztrak ilk toplantının ardından mikrofon başına geçti:
“Başta Cumhurbaşkanı Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok çalıştık. Her iki seçmenden biri oyunu Kemal Kılıçdaroğlu'na verdi, 25 milyon 504 bin 724 yurttaşımızın oyunu aldık. Ama istediğimiz sonuca ulaşamadık.” dedi.
Yanlış duymadınız; iki seçmenden birinin oyunu aldık diyerek başarısız olmadıklarını vurguladı.
Oysa bu süreçte sayılabilecek tek başarı seçimi kazanmak olacaktı…
Konuşmasının diğer kısımlarında da yine ve yeniden muahalefette kalmaktan memnun konuşmalarına devam etti Öztrak: “Örgütlerimizin yenilenerek, tazelenerek, birlik ve beraberliğimize sahip çıkarak, kırmadan, dökmeden, güçlenerek, partimize yerel yönetim seçimlerinde büyük bir başarı yaşatması için, gereken her türlü çabayı göstereceğiz” gibi…
Ama biz soralım…
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Faik Bey…
Halk artık çok çalışmalar sonrası gelen başarısız sonuçlar değil, seçim zaferi istiyor.
Öncesiyle değil sonrasıyla ilgileniyor.
Faik Öztrak her zamanki gibi kıdemli muhalefet konumundaki konuşmalarını sürdürüyor dedik ya, benzer bir açıklama da Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanı Erdoğan Toprak’tan geldi.
Toprak, “İktidar, otokratik yönetimi sonlandıracak bir anayasayı geçirme düşüncesindeyse her türlü katkıyı sağlarız" diyor.
Yani seçim sonrası tüm değerlendirmeler yapılmış da konu yeniden Meclis gündemine gelmiş gibi.
Affedersiniz ama halkın gündemi başarısızlığın hesabının nasıl verileceği…
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Erdoğan Bey…
Ne kadar da hızlı eski düzene döndünüz…
Bir garip söylem de CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’dan geldi.
Erol, seçim kampanyası sürecinde Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun en fazla çalışan, emek veren kişi olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
"Biz bile bu yaşımızda 60-70 günlük kampanyayı çoğu zaman serumlarla ayakta durduk ama genel başkanımız o yaşına rağmen müthiş bir performans gösterdi. Biz genel başkanımızın genel başkanlığını asla tartışmaya açmayacağız. Genel başkanımızın yanında yer alacağız, destek olacağız. Parti içerisinde bir kargaşanın bir endişenin yaratılmasına müsaade etmeyeceğiz".
Kılıçdaroğlu çok çalıştı ve çaba gösterdi bunu biliyoruz. 10’nu geçkin seçimde olduğu gibi…
Demek ki kazanılamıyor.
Ama açıklamanın fiyasko kısmı şurası: “Biz genel başkanımızın genel başkanlığını asla tartışmaya açmayacağız.”
Bu parti, “Cumhuriyet HALK Partisi” ve herkesin özgürce fikrini belirtebileceği ve belirtmesi gereken bu partide; seçim başarısızlığının ve daha önceki seçim başarısızlıklarının ışığında genel başkanlık konusu tartışmaya açılamazmış…
AK Parti'ye mi döndü yoksa parti?
Bu kader seçimiydi Gürsel Bey, siz çoktan unutmuşsunuz…
Gelelim sonuca…
Birçok kişinin Kemal Kılıçdaroğlu’nu en uygun aday olarak görmesinin nedeni; cumhurbaşkanlığı sistemini parlamenter sisteme geçirme evresinde güç zehirlenmesi yaşamayacağı düşüncesiydi.
Böyle düşünenlere göre Kılıçdaroğlu’nun derdi koltuk ve tek adam olmak değil; ülkeyi bu durumdan kurtarmaktı.
O zaman şimdi şunu mu dememiz gerekiyor?
Bugün, seçimde başarısız olduğunu düşünmeyen ve geçmişte de kendisini başarısız görmeyerek istifasını vermeyen Kılıçdaroğlu; eğer cumhurbaşkanlığı koltuğuna otursaydı verdiği sözler karşılıksız mı olacaktı yani?
Hani bu kader seçimiydi? Ne çabuk unuttunuz Kemal Bey…