End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Son dönemin en sevilen komedyen ve stand-up da başarı grafiğini yükselten, Hasan Can Kaya’nın, ilk filmi, dün akşam Kanyon AVM’de gerçekleşen galası ile seyircisiyle buluştu.
Senaryosu da kendisine ait olan filmde, kendini bulmaya çalışırken, mahalleden aşık olduğu kız ve kendi yolculuğunda yaşadığı zorlukların aşkları ile sınanması anlatılmakta.
NE YAPARSAN YAP AŞK İLE YAP
Genelde ne denir, seviyorsun ama ne kadar? Daha doğrusu şunu sormak lazım. Sevmek erdemi, sevebilmek layığı ile sevebilme yetisi, önce insanidir. Çünkü özünde, şefkat ve vicdanı temel kılar. Hal böyle olunca, sevgide koşul aranır mı? Şartlı sevmek ve bir insanı, kendin ve kendi çıkarların için değiştirmeye çalışmak. Yahut ona sevgi göstergesi altında kısaca aba altında sopa göstermek. Sevginin inceliği ve derinliği ilişkiyi en umulmadık hayaller noktasına taşır. İncite incite kaya bile yontulur da ancak yol olur. Peki, aşk sadece iki kişi arasında yaşanan olgu olmadığına göre ne yaparsan yap, içinde aşk varsa ve insan sevdiği işi yaparsa, ancak aşkı da aşkın farklı tezahürlerini de benliğinde yaşayabilecektir.
Henüz otuz üç yaşındaki Hasan Can Kaya’nın, Camlı Kahve’den (Güngören, Haznedar) başlayan macerası, Türkiye’nin en sevilen stand-up’na dönüştürürken, aşk ile bu yolları aştığına belki de bizleri, tanıklık ettirdi. Ve bu süreç içinde, yaşadıkları, yanında olanlar ve olmayanlar.
Çok Aşk filminde kendisinden birkaç yaş büyük aşkına kavuşup, gidip gelmeler arasında kim, ne, niçin ve ne kadar taşıdığı sevgiyi, bir kız istemeyi bile beceremeyen babasının, parasal sıkıntıların üstünden gelenleri, gelemeyenleri seyirci ile buluşturdu.
Her şeye rağmen (tabii burada şiddet dışında) sevdiğinizin, aşkınızın kabulü her koşulda baş tacınız ise onu ve içindekileri taşımayı, ortak olmayı kabul edebilmişseniz, o zaman birlikte yücelebilen bir sevgiyi büyütür, yaşatır ve örnek olursunuz. Türk toplumunda ilişkilerin temel zorluğu, birbirlerini bulan, karşılaşan çiftlerin genlerinin ve kendi büyüklerinde gördükleri ilişki modellerini benimsemeleri ya da bunu yaşamamak adına kendilerine, kendince korunaklı bir paravan yaratmalarıdır.
Şartların giderek zorlaştığı bir coğrafyada, sevgiyi kolayca harcamak ancak sevgiyi gerçekten hiç bilmemiş, insanların eylemi olabilir.
Ekranda iken çok severek izlenilen ama beyaz perdede biraz tutuk bulunan Hasan Can Kaya’nın, derdini anlattığını düşünüyorum. Neticede ilk filmi ile bizi Uğur Yücel ile Ege Aydan ve Şebnem Dönmez ile buluşturdu.
Bunun yanında galasında, Atilla Dorsay’dan, Acun Ilıcalı’ya hatta futbolcu Arda Turan’a kadar çok geniş bir yelpazesi vardı. Üç A, işte burada bile Aşkın, ilk hecelerini oluşturmuş gibi sanki.Bu da kendisinin halktan gelen biri olarak kendi çizgisini yükseltip, çıtayı nereye taşıdığının göstergesini sunmakta. Yolu açık olsun.
Aşk, insan nereye giderse gitsin gerçek ise hiç kaybolmayandır.
Herkesin gerçek olan her şeyi çokça yaşaması ve örnek olması dileğiyle.
Senaryosu da kendisine ait olan filmde, kendini bulmaya çalışırken, mahalleden aşık olduğu kız ve kendi yolculuğunda yaşadığı zorlukların aşkları ile sınanması anlatılmakta.
NE YAPARSAN YAP AŞK İLE YAP
Genelde ne denir, seviyorsun ama ne kadar? Daha doğrusu şunu sormak lazım. Sevmek erdemi, sevebilmek layığı ile sevebilme yetisi, önce insanidir. Çünkü özünde, şefkat ve vicdanı temel kılar. Hal böyle olunca, sevgide koşul aranır mı? Şartlı sevmek ve bir insanı, kendin ve kendi çıkarların için değiştirmeye çalışmak. Yahut ona sevgi göstergesi altında kısaca aba altında sopa göstermek. Sevginin inceliği ve derinliği ilişkiyi en umulmadık hayaller noktasına taşır. İncite incite kaya bile yontulur da ancak yol olur. Peki, aşk sadece iki kişi arasında yaşanan olgu olmadığına göre ne yaparsan yap, içinde aşk varsa ve insan sevdiği işi yaparsa, ancak aşkı da aşkın farklı tezahürlerini de benliğinde yaşayabilecektir.
Henüz otuz üç yaşındaki Hasan Can Kaya’nın, Camlı Kahve’den (Güngören, Haznedar) başlayan macerası, Türkiye’nin en sevilen stand-up’na dönüştürürken, aşk ile bu yolları aştığına belki de bizleri, tanıklık ettirdi. Ve bu süreç içinde, yaşadıkları, yanında olanlar ve olmayanlar.
Çok Aşk filminde kendisinden birkaç yaş büyük aşkına kavuşup, gidip gelmeler arasında kim, ne, niçin ve ne kadar taşıdığı sevgiyi, bir kız istemeyi bile beceremeyen babasının, parasal sıkıntıların üstünden gelenleri, gelemeyenleri seyirci ile buluşturdu.
Her şeye rağmen (tabii burada şiddet dışında) sevdiğinizin, aşkınızın kabulü her koşulda baş tacınız ise onu ve içindekileri taşımayı, ortak olmayı kabul edebilmişseniz, o zaman birlikte yücelebilen bir sevgiyi büyütür, yaşatır ve örnek olursunuz. Türk toplumunda ilişkilerin temel zorluğu, birbirlerini bulan, karşılaşan çiftlerin genlerinin ve kendi büyüklerinde gördükleri ilişki modellerini benimsemeleri ya da bunu yaşamamak adına kendilerine, kendince korunaklı bir paravan yaratmalarıdır.
Şartların giderek zorlaştığı bir coğrafyada, sevgiyi kolayca harcamak ancak sevgiyi gerçekten hiç bilmemiş, insanların eylemi olabilir.
Ekranda iken çok severek izlenilen ama beyaz perdede biraz tutuk bulunan Hasan Can Kaya’nın, derdini anlattığını düşünüyorum. Neticede ilk filmi ile bizi Uğur Yücel ile Ege Aydan ve Şebnem Dönmez ile buluşturdu.
Bunun yanında galasında, Atilla Dorsay’dan, Acun Ilıcalı’ya hatta futbolcu Arda Turan’a kadar çok geniş bir yelpazesi vardı. Üç A, işte burada bile Aşkın, ilk hecelerini oluşturmuş gibi sanki.Bu da kendisinin halktan gelen biri olarak kendi çizgisini yükseltip, çıtayı nereye taşıdığının göstergesini sunmakta. Yolu açık olsun.
Aşk, insan nereye giderse gitsin gerçek ise hiç kaybolmayandır.
Herkesin gerçek olan her şeyi çokça yaşaması ve örnek olması dileğiyle.