End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Afganistan’ın uzun yıllardır, Ankara’da görevli büyükelçisi Amir Muhammed Ramin ile sohbet ettik dün. Diplomasi Muhabirleri Derneğinin (DMD) düzenlediği toplantıya “merakımdan” katıldım. Acaba Taliban öncesinden bu yana başkentte görev yapan Afgan Büyükelçisi Türkiye’de gündemin en ön sırasına oturan mülteciler konusunda ne diyecekti? Türk Kamuoyundaki “Afganistan mı oluyoruz?” Soruları onun da kulağına gelmiş miydi? Siyasilerin seçim propagandalarındaki sert söylemlerini nasıl değerlendiriyordu?
Taliban hükümeti henüz Türkiye tarafından resmen tanınmadığı, hatta ambargo kapsamında tutulduğu için 40’lı yaşlardaki büyükelçinin Ankara’daki konumu da şu anda belirsiz,”Ben de görevi bıraksam buradaki Afgan vatandaşlarıyla ilgili işler sahipsiz kalırdı” diyor, bir anlamda Ankara’daki görevini gayri resmi olarak sürdürüyor.
BAMYAN BUDA
Afganistan Büyükelçiliği denince, akla kızların eğitimini, kadınların çalışmasını engelleyen Taliban yönetimi akla geldiği için merak ediyordum nasıl bir manzara ile karşılaşacağımızı, ama girişte bizi genç kadın görevliler karşıladı, yöresel çay ve pastanın yanında siyah çay, sütlü kahve ikram ettiler.
Elçiliğin duvarlarını süsleyen tablolar dikkat çekiciydi, birinde Taliban tarafından 20 yıl önce dinamitlenerek yok edilen 6. Yüzyıldan kalma Buda heykeli resmedilmişti. Bamyan Vadisine hakim kayalara oyulmuş dev Buda heykellerinin yüzyıllar boyu ayakta kaldıktan sonra Taliban’ın adamları tarafından vahşice yok edildiği o kara gün hala aklımdaydı. Bir medeniyetin onca yüzyıl sonra dinamitle yerle bir edilişi, cehaletin karanlık yüzünü yeniden gösterişi tüyler ürperticiydi.
Ama işte, Bamyan Buda elçiliğin duvarında hala ayaktaydı bize sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu. Atatürk hayranı Afgan ressam Necibullah Mehrzad, Bamyan Vadisinin uzanıp giden yeşillikleri arasından bize gülümseyen Buda’yı “yok edilmemiş, sapa sağlam duruyormuş” gibi resmetmişti.
GÖÇ HAREKETİ BİTMEZ
40’lı yaşlardaki Büyükelçi ile sohbetİmiz ise hayli ilginç gelişti. “Aslında sizlerle buluşmayı seçimler öncesinde düşünmüştüm ama yanlış anlaşılır diye bugüne erteledim” diyen büyükelçiye aklımızda ne varsa sorduk, net yanıtlar aldık. Kusursuz İngilizcesi İngiltere ve ABD üniversitelerinde gördüğü eğitimden kaynaklanan Büyükelçinin önemli bulduğum kimi açıklamalarını özetleyerek size aktarayım. Tabii bunların başında Afganistan’dan kopup Türkiye’ye akın eden mülteciler geliyor. Bizim son seçimlerimizde 65 bine yakın Afgan kökenli Türk vatandaşının oy kullandığını da öğrenmiş olduk.
MÜLTECİ SORUNU:
Büyükelçinin anlatımına göre, şu anda Türkiye’de 50 bin civarında, “oturma izni olan düzenli Afgan göçmen” bulunuyor ancak çalışma izinleri yok. Uluslararası koruma statüsünde Türkiye’ye gelen Afgan mültecilerin sayısı ise 130 bin kişi olarak kayıtlara geçmiş. Yasadışı yollardan Türkiye’ye akan sığınmacıların sayısı ise 100-150 bin kişi imiş anca bu sayı geri göndermelerle son dönemde 50-60 bine kadar düşmüş, çünkü kaçak konumdaki toplam 70 bin sığınmacı Afganistan’a geri gönderilmiş.
YAŞANAN TRAJEDİ
Büyükelçi Ramin Türkiye’deki “mülteci karşıtlığı”na değinirken, politikacıların seçim söylemlerinin, hatta CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “hepsini geri göndereceğiz” sözlerinin kamuoyunu kışkırttığından yakınarak, “Göç olgusu yüzyıllardır yaşanıyor, bunu engellemek mümkün olabilmiş mi? Türkler bile bu topraklara göç etmemiş mi? Avrupadaki Türkler kaç milyon kişi bunu biliyor musunuz?” Diye sordu.
Aslında Türkiye’nin Van’ı da içine alan doğudaki sınırlarının istenirse “uçan kuşa bile geçit vermeyecek kadar kadar sağlam” olduğuna dikkat çeken büyükelçi, Türk makamlarının göçe göz yumduğu imâsında bulundu. Şu anda Afganistan’da yaşananları “işsizlik ve yoksulluğun dayattığı bir trajedi” diye adlandıran Ramin, “bu nedenle Türkiye’den anlayış bekliyoruz” dedi.
ÇALIŞMA İZNİ VERİN
Afganistan’da halen devam eden iç savaşın parçası olmak istemeyen Afganların işsizlik ve yoksulluk karşısında başka çare bulamayıp Türkiye’ye geldiğini kaydeden Rami, Türk yetkililerin de sık sık “onlar olmasa biz çalışacak adam bulamayız” dediğini anımsattı. Büyükelçi tarımda, hayvancılıkta çalışan özellikle de çobanlık yapan Afganların artık bir Türkiye gerçeği olduğuna dikkati çekerek, “resmi makamlarla görüşerek bu insanlara çalışma izni verilmesini istedik ama seçimler öncesinde bu talebimiz karşılık bulmadı” diye konuştu.
YATIRIM YAPIN
Büyükelçinin “Avrupa’daki Türklerin sayısını biliyor musunuz?” Sorusu üzerine ben, “iyi de, onlar seçilerek alınmış, eğitimli-meslek sahibi insanlar” diyecek oldum, hatta “Türkiye 10 yıl gibi bir sürede 10 milyonu aşan bir mülteci akınıyla karşılaştı, üstelik hiçbir hazırlığı, altyapı çalışması bile olmadan… Sizce bu daha ne kadar sürebilir?” Diye sordum, büyükelçi şöyle dedi:
“İşte biz bu noktada sadece Türkiye’den değil bütün dünyadan katkı bekliyoruz. Eğer göçü engellemek istiyorlarsa Afganistan’da kısa sürede sonuç verecek, bolca iş imkanı yaratacak yatırımlara gitsinler. Tarımda, hayvancılıkta bizim büyük potansiyelimiz var, dünyanın en büyük lityum yatakları bizde, yeraltında çıkarılmayı bekleyen zengin madenlerimiz var. 75 türk firması şu anda Afganistan’da araştırma ve girişimler yapıyor ama hem uluslararası ambargo hem de yetersiz altyapı daha fazla yatırıma engel oluyor. Şu anda yapımına devam edilen Kuştepe Barajı ile büyük bir sulama sistemine kavuşacağız, o zaman tarım çok ileriye gidecek.”
KIZLARIN DURUMU
Büyükelçi şu anda Afganistan’da 50’nin üzerinde Türk sivil toplum kuruluşunun hizmet verdiğini, eğitim çalışması yürüttüğünü bunların bir kısmının Fethullah Gülen’in eski girişimleri olduğunu dile getirirken, “Şimdi Maarif Vakfı olarak çalışıyorlar” dedi. “Türk kuruluşlarının verdiği eğitim nasıl bir eğitim? Kız öğrenciler de var mı?” Sorumuza, “Evet kızlar da var kurdukları okullarda ama ne yazık ki sadece 6. Sınıfa kadar okuyabiliyorlar” bilgisini verdi.
RESMİ TEMASLAR
Türk Hükümetinin henüz resmen tanımadığı Taliban yönetiminin zaman zaman Türkiye’ye resmi heyetler gönderdiğini, İstanbul’u aniden terk eden eski Afgan konsolosu yerine şu anda bir başka görevlinin geldiği ve işleri yürüttüğünü söyleyen büyükelçi, Afgan çetelerinin de karıştığı kimi adam kaçırma, fidye isteme gibi yasadışı faaliyetlerden üzüntü duyduklarını bu konuda Türk makamları ile her türlü işbirliğine hazır olduklarını sözlerine ekledi.
Sohbetimiz sırasında kullandığı ifadelerden büyükelçi Ramin’in aslında bir Atatürk hayranı olduğu ve Türkiye için Atatürk’ün yaptıklarının aynı dönemde Afganistan’da yapılmamasından hayal kırıklığı duyduğu izlenimini edindim. Hatta, kendisine Hüda Par’ın parti programında yer alan “kadının çalışması ve özgürlüğüne karşıt söylemler türk kamuoyunda Afganistan mı oluyoruz? Sorularına yol açıyor siz ne düşünüyorsunuz?” Diye sordum ama büyükelçi farklı görüşlerin toplumları ayrıştırmak yerine özgürleştirmek gibi bir özelliği olduğunu anlatarak, diplomatik bir tutumla bu soruma direkt yanıt vermekten kaçındı…
Taliban hükümeti henüz Türkiye tarafından resmen tanınmadığı, hatta ambargo kapsamında tutulduğu için 40’lı yaşlardaki büyükelçinin Ankara’daki konumu da şu anda belirsiz,”Ben de görevi bıraksam buradaki Afgan vatandaşlarıyla ilgili işler sahipsiz kalırdı” diyor, bir anlamda Ankara’daki görevini gayri resmi olarak sürdürüyor.
BAMYAN BUDA
Afganistan Büyükelçiliği denince, akla kızların eğitimini, kadınların çalışmasını engelleyen Taliban yönetimi akla geldiği için merak ediyordum nasıl bir manzara ile karşılaşacağımızı, ama girişte bizi genç kadın görevliler karşıladı, yöresel çay ve pastanın yanında siyah çay, sütlü kahve ikram ettiler.
Elçiliğin duvarlarını süsleyen tablolar dikkat çekiciydi, birinde Taliban tarafından 20 yıl önce dinamitlenerek yok edilen 6. Yüzyıldan kalma Buda heykeli resmedilmişti. Bamyan Vadisine hakim kayalara oyulmuş dev Buda heykellerinin yüzyıllar boyu ayakta kaldıktan sonra Taliban’ın adamları tarafından vahşice yok edildiği o kara gün hala aklımdaydı. Bir medeniyetin onca yüzyıl sonra dinamitle yerle bir edilişi, cehaletin karanlık yüzünü yeniden gösterişi tüyler ürperticiydi.
Ama işte, Bamyan Buda elçiliğin duvarında hala ayaktaydı bize sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu. Atatürk hayranı Afgan ressam Necibullah Mehrzad, Bamyan Vadisinin uzanıp giden yeşillikleri arasından bize gülümseyen Buda’yı “yok edilmemiş, sapa sağlam duruyormuş” gibi resmetmişti.
GÖÇ HAREKETİ BİTMEZ
40’lı yaşlardaki Büyükelçi ile sohbetİmiz ise hayli ilginç gelişti. “Aslında sizlerle buluşmayı seçimler öncesinde düşünmüştüm ama yanlış anlaşılır diye bugüne erteledim” diyen büyükelçiye aklımızda ne varsa sorduk, net yanıtlar aldık. Kusursuz İngilizcesi İngiltere ve ABD üniversitelerinde gördüğü eğitimden kaynaklanan Büyükelçinin önemli bulduğum kimi açıklamalarını özetleyerek size aktarayım. Tabii bunların başında Afganistan’dan kopup Türkiye’ye akın eden mülteciler geliyor. Bizim son seçimlerimizde 65 bine yakın Afgan kökenli Türk vatandaşının oy kullandığını da öğrenmiş olduk.
MÜLTECİ SORUNU:
Büyükelçinin anlatımına göre, şu anda Türkiye’de 50 bin civarında, “oturma izni olan düzenli Afgan göçmen” bulunuyor ancak çalışma izinleri yok. Uluslararası koruma statüsünde Türkiye’ye gelen Afgan mültecilerin sayısı ise 130 bin kişi olarak kayıtlara geçmiş. Yasadışı yollardan Türkiye’ye akan sığınmacıların sayısı ise 100-150 bin kişi imiş anca bu sayı geri göndermelerle son dönemde 50-60 bine kadar düşmüş, çünkü kaçak konumdaki toplam 70 bin sığınmacı Afganistan’a geri gönderilmiş.
YAŞANAN TRAJEDİ
Büyükelçi Ramin Türkiye’deki “mülteci karşıtlığı”na değinirken, politikacıların seçim söylemlerinin, hatta CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “hepsini geri göndereceğiz” sözlerinin kamuoyunu kışkırttığından yakınarak, “Göç olgusu yüzyıllardır yaşanıyor, bunu engellemek mümkün olabilmiş mi? Türkler bile bu topraklara göç etmemiş mi? Avrupadaki Türkler kaç milyon kişi bunu biliyor musunuz?” Diye sordu.
Aslında Türkiye’nin Van’ı da içine alan doğudaki sınırlarının istenirse “uçan kuşa bile geçit vermeyecek kadar kadar sağlam” olduğuna dikkat çeken büyükelçi, Türk makamlarının göçe göz yumduğu imâsında bulundu. Şu anda Afganistan’da yaşananları “işsizlik ve yoksulluğun dayattığı bir trajedi” diye adlandıran Ramin, “bu nedenle Türkiye’den anlayış bekliyoruz” dedi.
ÇALIŞMA İZNİ VERİN
Afganistan’da halen devam eden iç savaşın parçası olmak istemeyen Afganların işsizlik ve yoksulluk karşısında başka çare bulamayıp Türkiye’ye geldiğini kaydeden Rami, Türk yetkililerin de sık sık “onlar olmasa biz çalışacak adam bulamayız” dediğini anımsattı. Büyükelçi tarımda, hayvancılıkta çalışan özellikle de çobanlık yapan Afganların artık bir Türkiye gerçeği olduğuna dikkati çekerek, “resmi makamlarla görüşerek bu insanlara çalışma izni verilmesini istedik ama seçimler öncesinde bu talebimiz karşılık bulmadı” diye konuştu.
YATIRIM YAPIN
Büyükelçinin “Avrupa’daki Türklerin sayısını biliyor musunuz?” Sorusu üzerine ben, “iyi de, onlar seçilerek alınmış, eğitimli-meslek sahibi insanlar” diyecek oldum, hatta “Türkiye 10 yıl gibi bir sürede 10 milyonu aşan bir mülteci akınıyla karşılaştı, üstelik hiçbir hazırlığı, altyapı çalışması bile olmadan… Sizce bu daha ne kadar sürebilir?” Diye sordum, büyükelçi şöyle dedi:
“İşte biz bu noktada sadece Türkiye’den değil bütün dünyadan katkı bekliyoruz. Eğer göçü engellemek istiyorlarsa Afganistan’da kısa sürede sonuç verecek, bolca iş imkanı yaratacak yatırımlara gitsinler. Tarımda, hayvancılıkta bizim büyük potansiyelimiz var, dünyanın en büyük lityum yatakları bizde, yeraltında çıkarılmayı bekleyen zengin madenlerimiz var. 75 türk firması şu anda Afganistan’da araştırma ve girişimler yapıyor ama hem uluslararası ambargo hem de yetersiz altyapı daha fazla yatırıma engel oluyor. Şu anda yapımına devam edilen Kuştepe Barajı ile büyük bir sulama sistemine kavuşacağız, o zaman tarım çok ileriye gidecek.”
KIZLARIN DURUMU
Büyükelçi şu anda Afganistan’da 50’nin üzerinde Türk sivil toplum kuruluşunun hizmet verdiğini, eğitim çalışması yürüttüğünü bunların bir kısmının Fethullah Gülen’in eski girişimleri olduğunu dile getirirken, “Şimdi Maarif Vakfı olarak çalışıyorlar” dedi. “Türk kuruluşlarının verdiği eğitim nasıl bir eğitim? Kız öğrenciler de var mı?” Sorumuza, “Evet kızlar da var kurdukları okullarda ama ne yazık ki sadece 6. Sınıfa kadar okuyabiliyorlar” bilgisini verdi.
RESMİ TEMASLAR
Türk Hükümetinin henüz resmen tanımadığı Taliban yönetiminin zaman zaman Türkiye’ye resmi heyetler gönderdiğini, İstanbul’u aniden terk eden eski Afgan konsolosu yerine şu anda bir başka görevlinin geldiği ve işleri yürüttüğünü söyleyen büyükelçi, Afgan çetelerinin de karıştığı kimi adam kaçırma, fidye isteme gibi yasadışı faaliyetlerden üzüntü duyduklarını bu konuda Türk makamları ile her türlü işbirliğine hazır olduklarını sözlerine ekledi.
Sohbetimiz sırasında kullandığı ifadelerden büyükelçi Ramin’in aslında bir Atatürk hayranı olduğu ve Türkiye için Atatürk’ün yaptıklarının aynı dönemde Afganistan’da yapılmamasından hayal kırıklığı duyduğu izlenimini edindim. Hatta, kendisine Hüda Par’ın parti programında yer alan “kadının çalışması ve özgürlüğüne karşıt söylemler türk kamuoyunda Afganistan mı oluyoruz? Sorularına yol açıyor siz ne düşünüyorsunuz?” Diye sordum ama büyükelçi farklı görüşlerin toplumları ayrıştırmak yerine özgürleştirmek gibi bir özelliği olduğunu anlatarak, diplomatik bir tutumla bu soruma direkt yanıt vermekten kaçındı…