End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Ankara’nın başı bugünlerde Hamas denen eli kanlı terör örgütüne destek verdiği iddiaları yüzünden fena halde dertte. Gazze’den İsrail’e 7 Ekim sabahı roketler ve yamaç paraşütleriyle saldırıp yüzlerce kişiyi öldüren Hamas teroristlerine bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hamas bir terör örgütü değil, kurtuluş mücadelesi veren mücahitler topluluğudur,” mealindeki sözleri bütün Batı dünyasında büyük tepkilere neden oldu. Ancak, ortaya çıktı ki bizzat Erdoğan’ın ağzından Hamas kurtuluş mücadelesi veren bir mücahitler topluluğu, İsrail de eli kanlı terör devleti olarak ilan edilmesine rağmen Türkiye’den gemiciklerle İsrail’in Ashod limanına her gün savaş malzemesi gidiyormuş.
Bütün bunlar olurken geçen hafta ABD Hazine Bakanlığı’nın Terorizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı Brian Nelson Ankara’ya geldi. Fransız radyosunun internet sitesi rfi.fr ve İngiliz Reuters Ajansı’nın haberlerine göre Nelson gayet net bir ifadeyle şunları söyledi: “Türkiye Hamas’a para kaynağı aktaran önde gelen bir ülke. Hamas da İsrail’le savaşında bundan yararlanıyor. Hamas’ın gelecekte düzenlemeyi planladığı terör saldırıları için buradan (Türkiye) parasal kaynak bulması bizi derinden kaygılandırıyor. Ancak Türk Hükümeti yetkilileri Hamas’ın bu ülkede bir terör örgütü olarak görülmediğini, yasaları çiğnemesi ya da para aklamasının ve buna göz yumulmasının mümkün olmadığını söylediler.”
Hem Hamas’ı himaye et hem de faaliyetlerine izin verme. Kim kimi kandırıyor? Anlaşılır gibi değil.
Internette dolaşırken Globes.co isimli internet haber sitesindeki bir yazı dikkatimi çekti. Yazının başlığı “Hamas Milyarderlerini Tanıyın.”Yazı şu çok ilginç cümlelerle başlıyor:
“Bir yanda Hamas’ın temsil ettiğini söylediği Filistin halkı açlık ve sefalet içinde kıvranırken çeşitli medya organlarında Hamas örgütü liderlerinin dünyanın her yerinde lüks evlerinde ya da beş yıldızın da üstünde otellerde keyif çatarken çekilmiş fotoğrafları yayımlanıyor. Arap dünyasının yeni mültimilyarderleri olan Hamas liderlerinin servetlerinin tutarı merak konusu. Öyle ya, mülteci kamplarından yetişen bu kişiler halklarının davaları için mücadele ettiklerini söylerken nasıl olup da acaba bu kadar zenginleştiler ve ulaşılmaz oldular, sorusu akıllara geliyor.”
Bu soruların cevaplarını Filistin topraklarında 30 yıl görev yapan şimdi Batı Şeria Koleji Ortadoğu Bölümü öğretim üyesi emekli albay Dr. Moşe Elad veriyor.
“Bu insanlar mülteci kamplarında fakrü zaruret içinde büyüdüler. Mısırlı ve Filistinli evlilikten doğma çocuklardı. Beş paraları yoktu. İsrail’in, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) karşı kurdurduğu İslamcı örgütün içinde palazlandılar. Akıl almaz zenginliklerine İsrail hükümetinden ayrılıp parayı başka yerlerden bulma arayışına girmeleriyle kavuştular. “
Elad’a göre bu paralar, Hamas lideerlerine Suudi Arabistan, bir takım uluslararası yardım kuruluşları, özellikle de Katar’dan akmış. Elad ABD’deki bazı kuruluşların da Hamas için para topladıklarını söylüyor. Elad burada Musa Ebu Marzuk isminden şöyle söz ediyor:
“1990’larda Ebu Marzuk ABD’de zengin Müslümanlardan epeyce para topladı. Ebu Marzuk çok akıllı bir maliyecidir.1995’de ABD’de tutuklandı. 1997’de salıverildi. Bir şekilde ABD dışına kaçmayı başardı. O sırada artık milyonlarca doların sahibiydi. “
EL KAİDE’YLE İŞBİRLİĞİ
Elad yazının bu bölümünde şunları anlatıyor:
“11 Eylül saldırılarından sonra 2001’de açılan soruşturmada Ebu Marzuk’un El Kaide’yle bağlantısı tespit edilmişti. Bugün 2-3 milyar dolarlık servetiyle Ebu Marzuk Arap dünyasının en zenginleri arasında sayılıyor.”
Gelelim Hamas’ın Başbakanı İsmail Haniyye’ye. Elad’a göre Haniyye’nin serveti 4 milyar doları buluyor. Hamas’ın iki numarası Halid Meşal’in servetinin tutarı ise 2.6 milyar dolar.
Bu efendiler, Filistin halkı için gönderilen yardım paralarını iç edip zevk-ü safa içinde yaşarken temsil ettiklerini iddia ettikleri halkları savaşta hunharca öldürülüyor. Ve sizler, bu ahlaksız heriflere kurtuluş savaşçıları diyeceksiniz. Demeye devam edin...
İsrail’den İngilizce yayın yapan The Times of Israel ise tam bir bomba patlattı. Habere göre İsrail İç İstihbarat Dairesi Shin Bet’in Şefi Ronen Bar, İsrail devlet radyosu Kan’da yayınlanan bir konuşmasında şöyle diyor:
“Hükümet bize Hamas’ı yok etme hefeini gösterdi. Bunu yapmakta kararlıyız. Bu bizim Münih’imiz (1972 yılında Münih’teki Yaz Olimpiyatları sırasında Kara Eylül isimli Filistinli örgütün silahlı militanları İsrail Olimpiyat takımının kampını basıp 11 sporcu ve görevliyi öldürmüştü. Daha sonra Mossad elemanları saldırının faillerini tek tek bulup yok etmişti).
“Batı Şeria’da, Gazze’de, Lübnan’da, Türkiye’de, nerede kıstırırsak bunları tek tek yok edeceğiz. BU iş bir kaç yıl sürecek, ama bunu başaracağız.”
Konuşmada Ronen Bar Shin Bet’in 7 Ekim öncesi istihbarat değerlendirmekteki başarısızlığını kabul ediyor, ancak “Şimdi toparlandık ve eski gücümüze yeniden kavuştuk,”diye konuşuyor.
Sizlere siyasal İslamın liderliğine sıvanma hevesleri yüzünden Türkiye’nin içine saplandığı batağı anlatmaya çalıştım. Siyasal İslamcılık oyunu oynarken ülkenin içine kara para aklayıcılar, mafyalar, eli kanlı terör örgütleri doluşmuş. Adınız narko devlete çıkmış. Kleptokrasi ayyuka çıkmış. Bir yandan ekonomi dibe vurmuş. Mali Eylem Görev Gücü (FATF) sizi gri listedeki ülkeler arasına almış. Bundan kurtulmak, ekonomiyi döndürmek için Batı’dan para dileniyorsunuz. Ama hala siyasal İslam kafasıyla eli kanlı terör örgütlerine “kurtuluş mücahitleri” diyorsunuz. Bir yandan Filistin halkı için timsah göz yaşları dökerken ortaya çıkıyor ki 7 Ekim ‘deki kanlı Hamas saldırısı başladığı sırada Türk gemicikleri İsrail limanlarına demir atıyormuş. Bu yapılanların bedeli mutlaka ödenir. Eskilerin deyimidir. Kulak vermekte yarar var. “Bıldır yediğin hurmalar şimdi bir yerlerini tırmalar.”
Bütün bunlar olurken geçen hafta ABD Hazine Bakanlığı’nın Terorizm ve Mali İstihbarattan Sorumlu Müsteşarı Brian Nelson Ankara’ya geldi. Fransız radyosunun internet sitesi rfi.fr ve İngiliz Reuters Ajansı’nın haberlerine göre Nelson gayet net bir ifadeyle şunları söyledi: “Türkiye Hamas’a para kaynağı aktaran önde gelen bir ülke. Hamas da İsrail’le savaşında bundan yararlanıyor. Hamas’ın gelecekte düzenlemeyi planladığı terör saldırıları için buradan (Türkiye) parasal kaynak bulması bizi derinden kaygılandırıyor. Ancak Türk Hükümeti yetkilileri Hamas’ın bu ülkede bir terör örgütü olarak görülmediğini, yasaları çiğnemesi ya da para aklamasının ve buna göz yumulmasının mümkün olmadığını söylediler.”
Hem Hamas’ı himaye et hem de faaliyetlerine izin verme. Kim kimi kandırıyor? Anlaşılır gibi değil.
Internette dolaşırken Globes.co isimli internet haber sitesindeki bir yazı dikkatimi çekti. Yazının başlığı “Hamas Milyarderlerini Tanıyın.”Yazı şu çok ilginç cümlelerle başlıyor:
“Bir yanda Hamas’ın temsil ettiğini söylediği Filistin halkı açlık ve sefalet içinde kıvranırken çeşitli medya organlarında Hamas örgütü liderlerinin dünyanın her yerinde lüks evlerinde ya da beş yıldızın da üstünde otellerde keyif çatarken çekilmiş fotoğrafları yayımlanıyor. Arap dünyasının yeni mültimilyarderleri olan Hamas liderlerinin servetlerinin tutarı merak konusu. Öyle ya, mülteci kamplarından yetişen bu kişiler halklarının davaları için mücadele ettiklerini söylerken nasıl olup da acaba bu kadar zenginleştiler ve ulaşılmaz oldular, sorusu akıllara geliyor.”
Bu soruların cevaplarını Filistin topraklarında 30 yıl görev yapan şimdi Batı Şeria Koleji Ortadoğu Bölümü öğretim üyesi emekli albay Dr. Moşe Elad veriyor.
“Bu insanlar mülteci kamplarında fakrü zaruret içinde büyüdüler. Mısırlı ve Filistinli evlilikten doğma çocuklardı. Beş paraları yoktu. İsrail’in, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) karşı kurdurduğu İslamcı örgütün içinde palazlandılar. Akıl almaz zenginliklerine İsrail hükümetinden ayrılıp parayı başka yerlerden bulma arayışına girmeleriyle kavuştular. “
Elad’a göre bu paralar, Hamas lideerlerine Suudi Arabistan, bir takım uluslararası yardım kuruluşları, özellikle de Katar’dan akmış. Elad ABD’deki bazı kuruluşların da Hamas için para topladıklarını söylüyor. Elad burada Musa Ebu Marzuk isminden şöyle söz ediyor:
“1990’larda Ebu Marzuk ABD’de zengin Müslümanlardan epeyce para topladı. Ebu Marzuk çok akıllı bir maliyecidir.1995’de ABD’de tutuklandı. 1997’de salıverildi. Bir şekilde ABD dışına kaçmayı başardı. O sırada artık milyonlarca doların sahibiydi. “
EL KAİDE’YLE İŞBİRLİĞİ
Elad yazının bu bölümünde şunları anlatıyor:
“11 Eylül saldırılarından sonra 2001’de açılan soruşturmada Ebu Marzuk’un El Kaide’yle bağlantısı tespit edilmişti. Bugün 2-3 milyar dolarlık servetiyle Ebu Marzuk Arap dünyasının en zenginleri arasında sayılıyor.”
Gelelim Hamas’ın Başbakanı İsmail Haniyye’ye. Elad’a göre Haniyye’nin serveti 4 milyar doları buluyor. Hamas’ın iki numarası Halid Meşal’in servetinin tutarı ise 2.6 milyar dolar.
Bu efendiler, Filistin halkı için gönderilen yardım paralarını iç edip zevk-ü safa içinde yaşarken temsil ettiklerini iddia ettikleri halkları savaşta hunharca öldürülüyor. Ve sizler, bu ahlaksız heriflere kurtuluş savaşçıları diyeceksiniz. Demeye devam edin...
İsrail’den İngilizce yayın yapan The Times of Israel ise tam bir bomba patlattı. Habere göre İsrail İç İstihbarat Dairesi Shin Bet’in Şefi Ronen Bar, İsrail devlet radyosu Kan’da yayınlanan bir konuşmasında şöyle diyor:
“Hükümet bize Hamas’ı yok etme hefeini gösterdi. Bunu yapmakta kararlıyız. Bu bizim Münih’imiz (1972 yılında Münih’teki Yaz Olimpiyatları sırasında Kara Eylül isimli Filistinli örgütün silahlı militanları İsrail Olimpiyat takımının kampını basıp 11 sporcu ve görevliyi öldürmüştü. Daha sonra Mossad elemanları saldırının faillerini tek tek bulup yok etmişti).
“Batı Şeria’da, Gazze’de, Lübnan’da, Türkiye’de, nerede kıstırırsak bunları tek tek yok edeceğiz. BU iş bir kaç yıl sürecek, ama bunu başaracağız.”
Konuşmada Ronen Bar Shin Bet’in 7 Ekim öncesi istihbarat değerlendirmekteki başarısızlığını kabul ediyor, ancak “Şimdi toparlandık ve eski gücümüze yeniden kavuştuk,”diye konuşuyor.
Sizlere siyasal İslamın liderliğine sıvanma hevesleri yüzünden Türkiye’nin içine saplandığı batağı anlatmaya çalıştım. Siyasal İslamcılık oyunu oynarken ülkenin içine kara para aklayıcılar, mafyalar, eli kanlı terör örgütleri doluşmuş. Adınız narko devlete çıkmış. Kleptokrasi ayyuka çıkmış. Bir yandan ekonomi dibe vurmuş. Mali Eylem Görev Gücü (FATF) sizi gri listedeki ülkeler arasına almış. Bundan kurtulmak, ekonomiyi döndürmek için Batı’dan para dileniyorsunuz. Ama hala siyasal İslam kafasıyla eli kanlı terör örgütlerine “kurtuluş mücahitleri” diyorsunuz. Bir yandan Filistin halkı için timsah göz yaşları dökerken ortaya çıkıyor ki 7 Ekim ‘deki kanlı Hamas saldırısı başladığı sırada Türk gemicikleri İsrail limanlarına demir atıyormuş. Bu yapılanların bedeli mutlaka ödenir. Eskilerin deyimidir. Kulak vermekte yarar var. “Bıldır yediğin hurmalar şimdi bir yerlerini tırmalar.”