End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Rus deniz piyadeleri 13 Ağustos'ta Karadeniz'de İstanbul'un 60 kilometre açığında uluslararası sularda Türk mürettebatı bulunan kuru yük gemisi 'Şükrü Okan'a helikopterle baskın düzenlemiş… Bizden bir açıklama yok. Rusya Savunma Bakanlığı baskına ilişkin görüntüleri yayınlamasa haberimiz bile olmayacak.
Kemal Kılıçdaroğlu "Rus askerleri tarafından Şükrü Okan adlı Türk Gemisine Karadeniz’de yapılan baskının görüntüleri, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından basına dağıtılmış ve halkımız ancak bu şekilde gelişmeden haberdar olmuştur. Saray Devleti konuya dair herhangi bir açıklama yapmamıştır. Neden?" diye tepki göstermese dikkatimizi bile çekmeyecek.
İşte; İletişim Başkanlığına bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bu noktada devreye girip açıklama yaptı.
”Rus askeri Türk gemisi Şükrü Okan’a baskın yaptı, Türk hükümeti tepki göstermedi” şeklindeki iddialar manipülasyon içermektedir, dedi.
Açıklamadaki manipülasyonu görüyor musunuz? Ben önce göremedim. Ama açıklamaların devamını okuyunca gördüm.
Kılıçdaroğlu’nun “Türk hükümetinin tepki göstermediği” şeklinde bir iddiası yok. “Konuya dair bir açıklama yapılmadı.” diyor.
“Bir Türk gemisine yapılan baskına dair iddialar manipülasyon içermektedir.” deseydi, olurdu. Zaten Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, açıklamasının devamında bu konuya değiniyor:
"Şükrü Okan isimli geminin sahibi Türk olsa bile Türk bayraklı bir gemi değildir. Uluslararası hukukta geminin ismi veya personelinin milliyetinden ziyade önemli olan 'bayrak devleti'dir.” diyor.
Yani geminin sahibi Türk, mürettebatı Türk… Ama bayrağı Palau. Ve Kılıçdaroğlu buna “Türk gemisi” diyor. Manipülasyon varsa, burada aramak gerekir.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Kılıçdaroğlu’nun manipülasyon yaptığını sezinlemiş ama tam yerini tespit edememiş. Olsun, ben tespit ettim.
Bu açıklamalardan sonra ben “enforme” oldum. Karadeniz'deki olay Palau Cumhuriyeti ve Rusya federasyonu yani iki yabancı devlet arasında yaşanmış. Yani bizi ilgilendiren bir durum yok. Bu sebeple, bir açıklama yapılmaması doğal.
Bu kadarla kalsa, ben aydınlanmış olacağım. Lakin açıklama devam ediyor:
“Tüm bunlara rağmen gemiye yapılan müdahale sonrasında Rusya Federasyonu'ndaki muhataplar, Karadeniz'deki gerginliği tırmandıracak bu tarz girişimlerden kaçınılması için gerekli şekilde ikaz edilmiştir."
Türk hükümeti tepki göstermiş meğerse. Ama bu tepkiyi kamuoyuyla paylaşmamış. Bilgi açıklanmamışsa, dezenformasyondan nasıl korunurum ki?
Ayrıca gemi Türk değil, Palau bayraklı; Saldıran Türk değil, Rusya; gemiye müdahalede edilen yer Türk karasuları değil, uluslararası sular… E, o zaman niye tepki gösterdik. İki bağımsız ülke arasındaki gerginliğe niye müdahil olduk.
Ve müdahil olurken niye sadece Rusya’yı ikaz ettik. Tarafsızlık ilkesi gereği, Palau Cumhuriyetinin yetkililerini de ikaz etmemiz gerekmez mi?
Bu durumdan güç alan Palau, Karadeniz'de yeni gerginliklere yol açmaz mı?
Dışişleri bakanlığı sayfasında "Palau’ya Tokyo Büyükelçiliğimiz akreditedir." açıklaması var. Diplomatik terminolojiye yabancıyım. Bir bilene sordum: "Palau'da büyükelçiliğimiz yok, oradaki işler Tokyo Büyükelçiliğimiz üzerinden yürütülüyor" anlamına geliyormuş.
Palau Cumhuriyeti, Okyanusya'nın batısında bir ada ülkesi. Var sayalım Çin, orada Türkiye bayraklı bir gemiye müdahale etti. Palau, Okyanustaki gerginliği tırmandıracak bu tarz girişimlerden kaçınmaları için tarafları ikaz etmek isterse, orada elçiliğimiz yok. Ancak Çin’i ikaz edebilir. Tokyo elçimizi kendi dışişlerine çağırsa, olur mu? Bilmiyorum.
Palau Cumhuriyeti'nin Türkiye’de büyükelçisi var mı diye merak ettim, göremedim. Konsolosluk da yok, Dışişleri Bakanlığının Fahri Konsoloslar listesinde de de yer almıyor. Palau’ya hangi ülkenin elçisi akreditedir… onu da bulamadım.
İki yabancı ülkenin karıştığı bir olayda sadece Rusya’yı ikaz etme sebebimiz bu olabilir. Palau için muhatap yok. Olsa, belki onları da ikaz edecektik.
***
Boden Denizcilik tarafından işletilen M/V Mozart yük gemisi 23 Ocak 2021 tarihinde Nijerya'nın Lagos şehrinden Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town şehrine giderken Gine Körfezi'nde korsan saldırısına uğramıştı.
Haber medyada “Türk gemisi” diye yer bulmuş, Bakanlardan peş peşe açıklama gelmiş…Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, son dakika haberleriyle vatandaşı bilgilendirmiş, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Bu haydutların elinden bu vatandaşlarımızı kurtaracağız” demiş.
Halbuki M/V Mozart yük gemisi, Liberya bandralı bir gemiydi.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin “Uluslararası hukukta geminin ismi veya personelinin milliyetinden ziyade önemli olan 'bayrak devleti'dir.” açıklamasıyla Karadeniz’de Rus baskınına uğrayan Palau bandralı gemiye neden ilgi göstermediğimizi anladım.
Ama bu kez “bayrak devleti” Liberya olan M/V Mozart gemisine neden ilgi gösterildiği sorusu yanıtsız kalıyor. Manipülasyonları önlemek için bu çelişik durumun acilen açıklığa kavuşturulması gerekir.
Kemal Kılıçdaroğlu "Rus askerleri tarafından Şükrü Okan adlı Türk Gemisine Karadeniz’de yapılan baskının görüntüleri, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından basına dağıtılmış ve halkımız ancak bu şekilde gelişmeden haberdar olmuştur. Saray Devleti konuya dair herhangi bir açıklama yapmamıştır. Neden?" diye tepki göstermese dikkatimizi bile çekmeyecek.
İşte; İletişim Başkanlığına bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi bu noktada devreye girip açıklama yaptı.
”Rus askeri Türk gemisi Şükrü Okan’a baskın yaptı, Türk hükümeti tepki göstermedi” şeklindeki iddialar manipülasyon içermektedir, dedi.
Açıklamadaki manipülasyonu görüyor musunuz? Ben önce göremedim. Ama açıklamaların devamını okuyunca gördüm.
Kılıçdaroğlu’nun “Türk hükümetinin tepki göstermediği” şeklinde bir iddiası yok. “Konuya dair bir açıklama yapılmadı.” diyor.
“Bir Türk gemisine yapılan baskına dair iddialar manipülasyon içermektedir.” deseydi, olurdu. Zaten Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, açıklamasının devamında bu konuya değiniyor:
"Şükrü Okan isimli geminin sahibi Türk olsa bile Türk bayraklı bir gemi değildir. Uluslararası hukukta geminin ismi veya personelinin milliyetinden ziyade önemli olan 'bayrak devleti'dir.” diyor.
Yani geminin sahibi Türk, mürettebatı Türk… Ama bayrağı Palau. Ve Kılıçdaroğlu buna “Türk gemisi” diyor. Manipülasyon varsa, burada aramak gerekir.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Kılıçdaroğlu’nun manipülasyon yaptığını sezinlemiş ama tam yerini tespit edememiş. Olsun, ben tespit ettim.
Bu açıklamalardan sonra ben “enforme” oldum. Karadeniz'deki olay Palau Cumhuriyeti ve Rusya federasyonu yani iki yabancı devlet arasında yaşanmış. Yani bizi ilgilendiren bir durum yok. Bu sebeple, bir açıklama yapılmaması doğal.
Bu kadarla kalsa, ben aydınlanmış olacağım. Lakin açıklama devam ediyor:
“Tüm bunlara rağmen gemiye yapılan müdahale sonrasında Rusya Federasyonu'ndaki muhataplar, Karadeniz'deki gerginliği tırmandıracak bu tarz girişimlerden kaçınılması için gerekli şekilde ikaz edilmiştir."
Türk hükümeti tepki göstermiş meğerse. Ama bu tepkiyi kamuoyuyla paylaşmamış. Bilgi açıklanmamışsa, dezenformasyondan nasıl korunurum ki?
Ayrıca gemi Türk değil, Palau bayraklı; Saldıran Türk değil, Rusya; gemiye müdahalede edilen yer Türk karasuları değil, uluslararası sular… E, o zaman niye tepki gösterdik. İki bağımsız ülke arasındaki gerginliğe niye müdahil olduk.
Ve müdahil olurken niye sadece Rusya’yı ikaz ettik. Tarafsızlık ilkesi gereği, Palau Cumhuriyetinin yetkililerini de ikaz etmemiz gerekmez mi?
Bu durumdan güç alan Palau, Karadeniz'de yeni gerginliklere yol açmaz mı?
Dışişleri bakanlığı sayfasında "Palau’ya Tokyo Büyükelçiliğimiz akreditedir." açıklaması var. Diplomatik terminolojiye yabancıyım. Bir bilene sordum: "Palau'da büyükelçiliğimiz yok, oradaki işler Tokyo Büyükelçiliğimiz üzerinden yürütülüyor" anlamına geliyormuş.
Palau Cumhuriyeti, Okyanusya'nın batısında bir ada ülkesi. Var sayalım Çin, orada Türkiye bayraklı bir gemiye müdahale etti. Palau, Okyanustaki gerginliği tırmandıracak bu tarz girişimlerden kaçınmaları için tarafları ikaz etmek isterse, orada elçiliğimiz yok. Ancak Çin’i ikaz edebilir. Tokyo elçimizi kendi dışişlerine çağırsa, olur mu? Bilmiyorum.
Palau Cumhuriyeti'nin Türkiye’de büyükelçisi var mı diye merak ettim, göremedim. Konsolosluk da yok, Dışişleri Bakanlığının Fahri Konsoloslar listesinde de de yer almıyor. Palau’ya hangi ülkenin elçisi akreditedir… onu da bulamadım.
İki yabancı ülkenin karıştığı bir olayda sadece Rusya’yı ikaz etme sebebimiz bu olabilir. Palau için muhatap yok. Olsa, belki onları da ikaz edecektik.
***
Boden Denizcilik tarafından işletilen M/V Mozart yük gemisi 23 Ocak 2021 tarihinde Nijerya'nın Lagos şehrinden Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town şehrine giderken Gine Körfezi'nde korsan saldırısına uğramıştı.
Haber medyada “Türk gemisi” diye yer bulmuş, Bakanlardan peş peşe açıklama gelmiş…Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, son dakika haberleriyle vatandaşı bilgilendirmiş, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Bu haydutların elinden bu vatandaşlarımızı kurtaracağız” demiş.
Halbuki M/V Mozart yük gemisi, Liberya bandralı bir gemiydi.
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin “Uluslararası hukukta geminin ismi veya personelinin milliyetinden ziyade önemli olan 'bayrak devleti'dir.” açıklamasıyla Karadeniz’de Rus baskınına uğrayan Palau bandralı gemiye neden ilgi göstermediğimizi anladım.
Ama bu kez “bayrak devleti” Liberya olan M/V Mozart gemisine neden ilgi gösterildiği sorusu yanıtsız kalıyor. Manipülasyonları önlemek için bu çelişik durumun acilen açıklığa kavuşturulması gerekir.