End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Neresinde olacak, tam orta göbeğinde. Evet evet, sürecin tam ortasında...
***
Avrupa`da en çok ormana sahip olan Almanya, en çok yağmur ülkelerinden birisi olan da Almanya... Buna rağmen, Almanya daha şimdiden su ve enerji sorunlarını çözmek için muazzam bir çaba sarf ediyor. Daha önceki bir yazımda dile getirmiştim: Havadan bile enerji üreten sistemler geliştirdiler... Dışardan petrol ve gaz alamazsa, varolan ormanlarla halkın ısınma ihtiyacını iki yıl karşılayabileceğini hesap eden Almanya enerji sorununu kökten çözmek için çırpınıyor... Halkı enerji tasarrufuna özendiriyor. ``Kalorifer yasası`` çıkartıyor hükümet. Ülke çapında varolan kaloriferlerin yenilenmesi hedefleniyor. Kaloriferini yenileyen ev sahiplerine teşvikler planlanıyor. Fakat halktan gelen yoğun tepki nedeniyle uygulamaya başlangıç tarihi erteleniyor. Oportünizmin ve savaş çığırtkanlığının kitabını yazan dünün `barış partisi` Yeşiller`in burnu bir kez daha sürülüyor yere... Muhalefetteyken düşünülen ve halka satılan romantik politikaların uygulamada öyle pek kolay olmadığı bir kere daha görülüyor...
***
Kuzey Denizi`nden azami yararlanan, düzenlenmiş nehir yatakları sayesinde, nehirler üzerinden çok ciddi bir gemi taşımacılığı gerçekleştiren Almanya, bütün bunlara rağmen ``su savaşları``yla ilgili çok büyük projeler hazırlıyor...
Bu arada sormadan edemeyeceğim: 2030 yılında büyük su sıkıntısı çekeceği bilim insanları tarafından dile getirilen Türkiye ne ya da neler yapıyor dersiniz?
***
Dünyanın dördüncü ve Avrupa`nın en büyük ekonomik gücü olan Almanya enerji ve hammadde fakiri. Hem enerjide ve hem de hammadde de dışarıya bağımlı. Buna rağmen ihracatta dünya birincisi oluyor sık sık... İhracaat-ithalat bakiyesinde hep fazlası var. Yani, aldığından daha fazlasını satıyor Almanya. Hem de öyle sıradan mallar değil, katma değeri yüksek mallar satıyor Federal Almanya: Araba, makine, kimya ürünleri vb.
Devlet bütçesi, girdi-çıktı denkleştirmende hep bütçe fazlası veriyor son yıllarda.
Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek verelim: İçinde yaşadığımız ve başkenti Stuttgart olan Baden-Württemberg Eyaleti`nin ekonomik gücü, gayri safi milli hasılası ve ihracatı İspanya`dan daha fazla. Bizim eyaletin toprak genişliği yaklaşık 35.751 kilometrekare ve nüfusu 10 milyon. İspanya`nın genişliği yaklaşık 505.990 kilometrekare. Avrupa Birliği`nde ikinci büyük ülke toprak bakımından. Nüfusu ise yaklaşık 47 milyon. Nüfus bakımından dördüncü sırada AB ülkeleri arasında. Bizim eyalet, Almanya`nın en büyük eyaleti falan değil. 16 Eyaletten oluşan Almanya`da, Baden-Württemberg toprak bakımından üçüncü, nüfus bakımından ise gene üçüncü sırada iyi mi... Almanya`nın bir eyaleti İspanya`nın önünde... Ve Almanlar krizden, enerji sıkıntısından, gelecekteki su sıkıntısından bahsedip bunlara çareler arıyorlar...
***
Su konusunda fakir bir ülke değil Almanya. Ama, Almanlar hep uzun vadeli düşünür ve tedbiri elden bırakmaz. Daha şimdiden belki 2050`lerde ortaya çıkabilecek ``su/susuzluk`` sorununa kafa yoruyorlar.
***
Almanya`nın en ciddi haftalık dergileri (DER SPIEGEL, FOCUS vb.) ve gazeteciliğin hakkını veren günlük gazeteler (Süddeutsche Zeitung, Frankfurter Allgemeine Zeitung vb.) bu konuları sık sık ele alıyorlar... Halkı hem enforme ediyorlar ve hem de sorunu halkın bilinç düzeyine çıkarması için çaba sarfediyorlar.
Bu konuda Türkiye`deki yazılı ve görsel basına bakıyorum ve şaşırıp kalıyorum... Eee ne de olsa ``Allah büyük be abi...```diye düşünüyorlar herhalde. Gerektiğinde ``bir şeyler yaparız...`` modunda hem basın ve hem de halk...
***
Kimse bize ``Almanya güzellemesi yapıyorsun...`` demesin. Makalelerim ve bu makalelerdeki eleştirel tavrımız ortada... Doğruya doğru, eğriye eğri. Ne demiş atalarımız? ``Yiğidi öldür, hakkını ketetme!``
Hem eleştireceğiz ve hem de yeri gelince taktir edeceğiz. Bu hangi ülke olursa olsun, fark etmez.
***
Dünyanın ilk ve en büyük çevrecilerinden Mustafa Kemal ATATÜRK`ü bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum. Bunun elle tutulur ve gözle görülür örneği Yalova`daki `Yürüyen Köşk`tür...
Ta 6 mart 1958`de iklim değişikliğine dikkatleri çeken büyük şairimiz Nazım HİKMET`in bir şiiriyle bitirelim.
STRONTIUM 90
Acayipleşti havalar,
bir güneş, bir yağmur, bir kar.
Atom bombası denemelerinden diyorlar.
Stronsium 90 yağıyormuş
ota, süte, ete
umuda, hürriyete
kapısını çaldığımız büyük hasrete.
Kendi kendimizle yarışmadayız, gülüm.
Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz,
Ya dünyamıza inecek ölüm.
***
Avrupa`da en çok ormana sahip olan Almanya, en çok yağmur ülkelerinden birisi olan da Almanya... Buna rağmen, Almanya daha şimdiden su ve enerji sorunlarını çözmek için muazzam bir çaba sarf ediyor. Daha önceki bir yazımda dile getirmiştim: Havadan bile enerji üreten sistemler geliştirdiler... Dışardan petrol ve gaz alamazsa, varolan ormanlarla halkın ısınma ihtiyacını iki yıl karşılayabileceğini hesap eden Almanya enerji sorununu kökten çözmek için çırpınıyor... Halkı enerji tasarrufuna özendiriyor. ``Kalorifer yasası`` çıkartıyor hükümet. Ülke çapında varolan kaloriferlerin yenilenmesi hedefleniyor. Kaloriferini yenileyen ev sahiplerine teşvikler planlanıyor. Fakat halktan gelen yoğun tepki nedeniyle uygulamaya başlangıç tarihi erteleniyor. Oportünizmin ve savaş çığırtkanlığının kitabını yazan dünün `barış partisi` Yeşiller`in burnu bir kez daha sürülüyor yere... Muhalefetteyken düşünülen ve halka satılan romantik politikaların uygulamada öyle pek kolay olmadığı bir kere daha görülüyor...
***
Kuzey Denizi`nden azami yararlanan, düzenlenmiş nehir yatakları sayesinde, nehirler üzerinden çok ciddi bir gemi taşımacılığı gerçekleştiren Almanya, bütün bunlara rağmen ``su savaşları``yla ilgili çok büyük projeler hazırlıyor...
Bu arada sormadan edemeyeceğim: 2030 yılında büyük su sıkıntısı çekeceği bilim insanları tarafından dile getirilen Türkiye ne ya da neler yapıyor dersiniz?
***
Dünyanın dördüncü ve Avrupa`nın en büyük ekonomik gücü olan Almanya enerji ve hammadde fakiri. Hem enerjide ve hem de hammadde de dışarıya bağımlı. Buna rağmen ihracatta dünya birincisi oluyor sık sık... İhracaat-ithalat bakiyesinde hep fazlası var. Yani, aldığından daha fazlasını satıyor Almanya. Hem de öyle sıradan mallar değil, katma değeri yüksek mallar satıyor Federal Almanya: Araba, makine, kimya ürünleri vb.
Devlet bütçesi, girdi-çıktı denkleştirmende hep bütçe fazlası veriyor son yıllarda.
Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek verelim: İçinde yaşadığımız ve başkenti Stuttgart olan Baden-Württemberg Eyaleti`nin ekonomik gücü, gayri safi milli hasılası ve ihracatı İspanya`dan daha fazla. Bizim eyaletin toprak genişliği yaklaşık 35.751 kilometrekare ve nüfusu 10 milyon. İspanya`nın genişliği yaklaşık 505.990 kilometrekare. Avrupa Birliği`nde ikinci büyük ülke toprak bakımından. Nüfusu ise yaklaşık 47 milyon. Nüfus bakımından dördüncü sırada AB ülkeleri arasında. Bizim eyalet, Almanya`nın en büyük eyaleti falan değil. 16 Eyaletten oluşan Almanya`da, Baden-Württemberg toprak bakımından üçüncü, nüfus bakımından ise gene üçüncü sırada iyi mi... Almanya`nın bir eyaleti İspanya`nın önünde... Ve Almanlar krizden, enerji sıkıntısından, gelecekteki su sıkıntısından bahsedip bunlara çareler arıyorlar...
***
Su konusunda fakir bir ülke değil Almanya. Ama, Almanlar hep uzun vadeli düşünür ve tedbiri elden bırakmaz. Daha şimdiden belki 2050`lerde ortaya çıkabilecek ``su/susuzluk`` sorununa kafa yoruyorlar.
***
Almanya`nın en ciddi haftalık dergileri (DER SPIEGEL, FOCUS vb.) ve gazeteciliğin hakkını veren günlük gazeteler (Süddeutsche Zeitung, Frankfurter Allgemeine Zeitung vb.) bu konuları sık sık ele alıyorlar... Halkı hem enforme ediyorlar ve hem de sorunu halkın bilinç düzeyine çıkarması için çaba sarfediyorlar.
Bu konuda Türkiye`deki yazılı ve görsel basına bakıyorum ve şaşırıp kalıyorum... Eee ne de olsa ``Allah büyük be abi...```diye düşünüyorlar herhalde. Gerektiğinde ``bir şeyler yaparız...`` modunda hem basın ve hem de halk...
***
Kimse bize ``Almanya güzellemesi yapıyorsun...`` demesin. Makalelerim ve bu makalelerdeki eleştirel tavrımız ortada... Doğruya doğru, eğriye eğri. Ne demiş atalarımız? ``Yiğidi öldür, hakkını ketetme!``
Hem eleştireceğiz ve hem de yeri gelince taktir edeceğiz. Bu hangi ülke olursa olsun, fark etmez.
***
Dünyanın ilk ve en büyük çevrecilerinden Mustafa Kemal ATATÜRK`ü bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum. Bunun elle tutulur ve gözle görülür örneği Yalova`daki `Yürüyen Köşk`tür...
Ta 6 mart 1958`de iklim değişikliğine dikkatleri çeken büyük şairimiz Nazım HİKMET`in bir şiiriyle bitirelim.
STRONTIUM 90
Acayipleşti havalar,
bir güneş, bir yağmur, bir kar.
Atom bombası denemelerinden diyorlar.
Stronsium 90 yağıyormuş
ota, süte, ete
umuda, hürriyete
kapısını çaldığımız büyük hasrete.
Kendi kendimizle yarışmadayız, gülüm.
Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz,
Ya dünyamıza inecek ölüm.