End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Son yazımdan Dünya`nın en eski partilerinden birisi olan Almanya Sosyaldemokrat Partisi (Sozialdemokratische Partei Deutschlands) SPD`den bahsetmiştim. SPD tamı tamına 160 yaşında... Kuruluşundan, gelişiminden, değişiminden, dönüşümünden, Almanya tarihine damga vuruşundan, sürekli kendisini yenilemesinden bahsetmiştim. SPD, her haliyle, başarılı bir parti her şeye rağmen. Nasıl mı? İşte ispatı: Halen Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı SPD kökenli Sayın Frank-Walter STEINMEIER. Ve hükümetin, üçlü koalisyonun şefi, Şansölye Olaf SCHOLZ aynı zamanda SPD başkanı. Ve bütün bunlar, son yıllarda ``SPD bitti, kitle partisi olmaktan çıktı, sendikalardan koptu vb. vb.`` denmesine rağmen bir gerçeklik... Ve de son Federal Meclis Seçimleri`nde sadece %25,7 oy almasına rağmen. Peki bütün bunlar nasıl oluyor? SPD kurmayları bunu nasıl başardılar? Anlatayım.
***
Bilinen o ki, sosyal bilimlerde de sonuçlar tıpkı doğa bilimlerinde olduğu gibi ölçülebilir. Bu durum, Siyaset Bilimi`nin ana konularından birisi olan politik partilerin ve hatta politik aktörlerin başarılı olup olmadıklarının ölçümünde de aynıdır. Bunun için geliştirilmiş ölçüm yolları ve istatiksel metodlar vardır...
Bu metodlar çok basit: Başarılıysan iktidardasın, başarısızsan muhalefette. Bir parti lideri başarılıysa başbakan veya cumhurbaşkanıdır, başarısızsa muhalefettedir ve sadece parti başkanıdır. Eğer istifa etmediyse... SPD`de yazılı olmayan bir kural var: Seçimi kazanamayan parti başkanı çekiliyor. Bir skandalı ortaya çıkan bir milletvekili çekiliyor. Bir kez seçimi kazanamayan birisi tekrar aday gösterilmiyor. Ve kimse de buna itiraz etmiyor.
***
Şimdi gelelim SPD`nin bütün üye kayıplarına, olanca oy kayıplarına ve son seçimlerden 2. Parti olarak çıkmasına rağmen, yazımın ilk paragrafında belirttiğim başarıları elde etmesini mümkün kılan kurallara, struktura, programa, tüzüğe ve yazılı olmayan teamüllere...
***
Bu satırların yazarı Heidelberg Üniversitesi`nde 1970`li yılların ortalarında SPD`nin gençlik örgütünün üniversitelerde sosyal demokrat politikalar çerçevesinde, eğitim politikaları alanında fırtına gibi esen ``Genç Sosyalistler Üniversite Çalışma Grubu`ndayken partinin yaklaşık bir milyon (1 000 000) üyesi vardı. Günümüzde yaklaşık 370 000 üyesi mevcut Almanya`nın en eski partisi olan SPD`nin. Ve bu alanda halen birinci parti SPD.
Ama, üye deyip geçmeyin. Üye olmak isteyen bir kişiyi, SPD üyesi olan birisi tavsiye edecek partinin il/şehir/mahalle örgütüne. Her üye düzenli bir şekilde (gelirine orantılı olarak) üyelik aidatını ödeyecek ve parti merkezinden yıl sonunda gelen pulu üye defterine yapıştıracak. Aidatını düzenli ödemeyen üyenin üyeliği düşüyor. Seçimli toplantılarda, her üye üye defterini yanında götürerek aidatını ödediğini ispat etmekle yükümlü. Bitmedi. Her üye partinin program ve tüzüğünü okumuş olmak durumunda. Parti içi seminerlere katılmak her üyenin görevi gibi. Bu seminerlere katılım ücrete tabi değil. Tıpkı, her üyeye her ay gönderilen ``Vorwärst`` (ileri) dergisi gibi.
Her üye oturduğu mahallede düzenli olarak toplantılara ve etkinliklere davet ediliyor. Bu etkinliklerde milletvekilleri de, profesörler de, işçiler de, öğrenciler de, ev kadınları da hep birlikte, eşit bir şekilde görev alıyor: Profesör bulaşık yıkıyor, milletvekili sandalye topluyor, öğretmen et kızartıyor, öğrenci yiyecek içecek servisi yapıyor... Tam bir eşitlik, dayanışma ve işbölümü... Kimse kimsenin etrafında `Vekilim! Vekilim!` diye fır fır dönüp yağcılık yapmıyor...
Yukarda her üyenin okumak durumunda olduğu SPD programı ve tüzüğü kaç sayfa dersiniz? Parti programı yaklaşık 69 sayfa tüzük ise sadece 56 sayfa. Ve bunlar gelişmelere göre sürekli aktualize ediliyor. Her Meclis/Milletvekili Seçimleri`nden önce bir Seçim Beyannamesi hazırlanıyor. Bununun hazırlığı mahalle örgütünde başlıyor, il yönetiminde geliştiriliyor ve eyalet yönetiminde şekillendirilerek parti yönetimine sunuluyor.
***
SPD`de hiç bir parti organı ve yöneticisi yok ki aşağıdan yukarıya doğru seçilmesin, seçimle gelmesin. Bu mahalle biriminde de, il yönetiminde de, eyalet yönetiminde de ve parti merkezinde de böyle. Sadece, partinin çeşitli kademelerinde profesyonel emekçi olarak çalışan büro yöneticileri ve sekreterler atanıyor, daha doğrusu işe alınıyor. Ki, onların da yüzdeyüze yakını sosyaldemokrat bireyler...
Ne parti başkanının ve ne de merkezi yönetimin seçimlerde aday gösterilecek kişiler konusunda kontenjanı var. Partide hiç bir organ yok ki atamayla gelsin. Yok.
SPD`nin gençlik örgütüne 14 yaşından ve partinin kendisine ise 16 yaşından itibaren parti program ve tüzüğünü benimseyen her yurttaş üye olabiliyor. Buna göçmenler de dahil.
Almanya Sosyaldemokrat Partisi SPD`nin yöneticilerinin %90`ı değil, %95`i değil, %99,99`unun gençlik örgütünden geldiğini özellikle belirtelim. Teşbihte hata olmaz, ``Kendi ahırında yetişen danadan tosun olmaz!`` denmiyor SPD`de... Tam tersine, kendi ahırında yetişmiş tosunlara görevler veriliyor...
Parti yöneticilerin çoğunluğu sendika üyesi... Üyelerin büyük bölümü, çalıştıkları yerlerde işyeri işçi temsilciliği ile bağlantılı... SPD`yi sendikalardan ayrı düşünmek pek mümkün değil Almanya`da...
***
SPD`yi SPD yapan diğer bir yapı da partideki çalışma grupları ve forumlar: Dinden, çevreye, hristiyanlardan homoseksüellere, yabancılardan eğitime, iklim değişikliğinden hayvanlara kadar her alanda çalışma grupları ve forumlar aşağıdan yukarıya doğru aynı göz hizasında konseptler üretiyor ve bunu parti yönetimine sunuyor. Bu çalışma gruplarının parti Kongresinde rapor sunma ve öneri yapma hakları var. Bu gruplarda çalışmak gönüllülük esasına bağlı. Çalışma grupları yöneticilerini kendileri seçiyor. Parti yönetimi atama yapmıyor. Yok böyle bir dayatma.
***
SPD Sosyalist Enternasyonal`in kurucu üyesi. Tarihinden gelen tecrübesi ve konumundan kaynaklanan gücünden hareketle, birkaç yıl önce SPD Sosyalist Enternasyonal`ın reforme edilmesi için adımlar attı...
SPD`nin çok ülkede kardeş partilerle iyi ilişkileri var... Parti başkanlarının bir ülkeyi ziyareti esnasında kardeş partiyi ziyaret etmeden dönmesi söz konusu değil...
Bu sosyaldemokrat partide ``ÖZGÜRLÜK-EŞİTLİK-DAYANIŞMA`` hala büyük harflerle yazılıyor. Bu konular partinin vazgeçmediği kırmızı çizgiler...
SPD`nin yurtdışı örgütlenmesi çok pragmatik ve verimli. Yurt dışında bir şehirde 3 SPD üyesi varsa orada SPD temsilciliği kuruluyor ve parti yönetimine sunuluyor. Parti merkezi bu 3 kişilik öneriyi sadece onaylıyor. Ne bir dernek kuruluyor ve ne de bir tüzük yazılıyor. Bu 3 kişi zaten parti üyesi. Bu 3 kişilik küme çevresine parti üyelerini, sempatizanlarını ve seçmenlerini çevresine toplayarak çalışıyor... SPD`ye yeni üyeler kazanılıyor... Tıpkı Almanya`da olduğu gibi yurt dışında da şehir bazında örgütleniyorlar SPD üyeleri. Ve de gayet verimli çalışıyorlar...
***
Bütün politik partilerin olduğu gibi, SPD`nin de kendisine yakın bir vakıf var: ``Friedrich-Ebert-Stiftung`` (Friedrich-Ebert-Vakfı) Bu vakıf sosyal demokrat kültürün ve politikaların toplumda yaygınlaşması için çalışmalar yapıyor, seminerler ve konferanslar düzenliyor. Friedrich EBERT Almanya`nın demokratik yollardan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı ve mesleği saraçlık. Heidelberg`de Friedrich EBERT adına müze/vakıf karışımı bir kuruluş var ki, etkinlikleri çok enteresan ve yararlı...
***
SPD`nin Federal Meclis`teki milletvekilleri arasında sadece hukukçular, doktorlar ve öğretmenler yok. Bir hayli sendikacı ve işçi de mevcut. Bu milletvekilleri arasında bir hayli göçmen kökenli sosyaldemokrat var.
Halen, Federal Meclis`te 19 Türk kökenli milletvekili görev yapıyor. Bunlardan 10 milletvekili SPD Grubu`nda politika üretmekte. Sevindirici bir durum... Ama, yeterli değil... Türk kökenli nüfusa oranlarsak bu sayının daha yüksek olması gerekir. Daha demokratik olur...
Federal Meclis`teki SPD Grubu`nda gençlik örgütü ``JUSO``ları (Jung Sozialisten: Genç Sosyalistler`in) aday gösterdiklerinden seçilerek meclise girmiş olan tam 49 milletvekili var. Bu yaşı 35`in altında olan Genç Sosyalistler`in lideri, SPD Gençlik Kolları eski başbakanı Kevin KÜHNERT. 32 yaşındaki bu genç sosyalist partinin genel sekreteri olarak çok etkin. 16 yaşında homoseksüel olduğunu açıklamış bulunan bu sosyaldemokratın, bu medeni cesareti yüksek yürekli delikanlının yaşam biçimine ne bakan var ve ne de laf söz eden. Sadece ve sadece nasıl çalıştığına bakılıyor ve ona göre hak ettiği makamlara seçiliyor... Günahı yazıp söyleyenlerin boynuna, SPD`yi de facto bu delikanlının yönettiği iddia ediliyor. SPD`nin eşbaşkanlarının hem karizmaları düşük ve hem de retorikleri başarısız gibi...
***
Söyleyecek, yazacak ve yapacak çok şey var. Ben, en iyisi yazımı burada bitireyim ve SPD`nin yaz şenliğindeki görevimin başına gideyim. Programa göre, stantda 2 saat bardak yıkamam ve öğledeki aradan sonra da 2 saat içecek (bira, şarap, su vb.) satmam gerekiyor...
Haydi herkese, her ne iş yapıyorsa o işin başında, kolay gelsin.
***
Bilinen o ki, sosyal bilimlerde de sonuçlar tıpkı doğa bilimlerinde olduğu gibi ölçülebilir. Bu durum, Siyaset Bilimi`nin ana konularından birisi olan politik partilerin ve hatta politik aktörlerin başarılı olup olmadıklarının ölçümünde de aynıdır. Bunun için geliştirilmiş ölçüm yolları ve istatiksel metodlar vardır...
Bu metodlar çok basit: Başarılıysan iktidardasın, başarısızsan muhalefette. Bir parti lideri başarılıysa başbakan veya cumhurbaşkanıdır, başarısızsa muhalefettedir ve sadece parti başkanıdır. Eğer istifa etmediyse... SPD`de yazılı olmayan bir kural var: Seçimi kazanamayan parti başkanı çekiliyor. Bir skandalı ortaya çıkan bir milletvekili çekiliyor. Bir kez seçimi kazanamayan birisi tekrar aday gösterilmiyor. Ve kimse de buna itiraz etmiyor.
***
Şimdi gelelim SPD`nin bütün üye kayıplarına, olanca oy kayıplarına ve son seçimlerden 2. Parti olarak çıkmasına rağmen, yazımın ilk paragrafında belirttiğim başarıları elde etmesini mümkün kılan kurallara, struktura, programa, tüzüğe ve yazılı olmayan teamüllere...
***
Bu satırların yazarı Heidelberg Üniversitesi`nde 1970`li yılların ortalarında SPD`nin gençlik örgütünün üniversitelerde sosyal demokrat politikalar çerçevesinde, eğitim politikaları alanında fırtına gibi esen ``Genç Sosyalistler Üniversite Çalışma Grubu`ndayken partinin yaklaşık bir milyon (1 000 000) üyesi vardı. Günümüzde yaklaşık 370 000 üyesi mevcut Almanya`nın en eski partisi olan SPD`nin. Ve bu alanda halen birinci parti SPD.
Ama, üye deyip geçmeyin. Üye olmak isteyen bir kişiyi, SPD üyesi olan birisi tavsiye edecek partinin il/şehir/mahalle örgütüne. Her üye düzenli bir şekilde (gelirine orantılı olarak) üyelik aidatını ödeyecek ve parti merkezinden yıl sonunda gelen pulu üye defterine yapıştıracak. Aidatını düzenli ödemeyen üyenin üyeliği düşüyor. Seçimli toplantılarda, her üye üye defterini yanında götürerek aidatını ödediğini ispat etmekle yükümlü. Bitmedi. Her üye partinin program ve tüzüğünü okumuş olmak durumunda. Parti içi seminerlere katılmak her üyenin görevi gibi. Bu seminerlere katılım ücrete tabi değil. Tıpkı, her üyeye her ay gönderilen ``Vorwärst`` (ileri) dergisi gibi.
Her üye oturduğu mahallede düzenli olarak toplantılara ve etkinliklere davet ediliyor. Bu etkinliklerde milletvekilleri de, profesörler de, işçiler de, öğrenciler de, ev kadınları da hep birlikte, eşit bir şekilde görev alıyor: Profesör bulaşık yıkıyor, milletvekili sandalye topluyor, öğretmen et kızartıyor, öğrenci yiyecek içecek servisi yapıyor... Tam bir eşitlik, dayanışma ve işbölümü... Kimse kimsenin etrafında `Vekilim! Vekilim!` diye fır fır dönüp yağcılık yapmıyor...
Yukarda her üyenin okumak durumunda olduğu SPD programı ve tüzüğü kaç sayfa dersiniz? Parti programı yaklaşık 69 sayfa tüzük ise sadece 56 sayfa. Ve bunlar gelişmelere göre sürekli aktualize ediliyor. Her Meclis/Milletvekili Seçimleri`nden önce bir Seçim Beyannamesi hazırlanıyor. Bununun hazırlığı mahalle örgütünde başlıyor, il yönetiminde geliştiriliyor ve eyalet yönetiminde şekillendirilerek parti yönetimine sunuluyor.
***
SPD`de hiç bir parti organı ve yöneticisi yok ki aşağıdan yukarıya doğru seçilmesin, seçimle gelmesin. Bu mahalle biriminde de, il yönetiminde de, eyalet yönetiminde de ve parti merkezinde de böyle. Sadece, partinin çeşitli kademelerinde profesyonel emekçi olarak çalışan büro yöneticileri ve sekreterler atanıyor, daha doğrusu işe alınıyor. Ki, onların da yüzdeyüze yakını sosyaldemokrat bireyler...
Ne parti başkanının ve ne de merkezi yönetimin seçimlerde aday gösterilecek kişiler konusunda kontenjanı var. Partide hiç bir organ yok ki atamayla gelsin. Yok.
SPD`nin gençlik örgütüne 14 yaşından ve partinin kendisine ise 16 yaşından itibaren parti program ve tüzüğünü benimseyen her yurttaş üye olabiliyor. Buna göçmenler de dahil.
Almanya Sosyaldemokrat Partisi SPD`nin yöneticilerinin %90`ı değil, %95`i değil, %99,99`unun gençlik örgütünden geldiğini özellikle belirtelim. Teşbihte hata olmaz, ``Kendi ahırında yetişen danadan tosun olmaz!`` denmiyor SPD`de... Tam tersine, kendi ahırında yetişmiş tosunlara görevler veriliyor...
Parti yöneticilerin çoğunluğu sendika üyesi... Üyelerin büyük bölümü, çalıştıkları yerlerde işyeri işçi temsilciliği ile bağlantılı... SPD`yi sendikalardan ayrı düşünmek pek mümkün değil Almanya`da...
***
SPD`yi SPD yapan diğer bir yapı da partideki çalışma grupları ve forumlar: Dinden, çevreye, hristiyanlardan homoseksüellere, yabancılardan eğitime, iklim değişikliğinden hayvanlara kadar her alanda çalışma grupları ve forumlar aşağıdan yukarıya doğru aynı göz hizasında konseptler üretiyor ve bunu parti yönetimine sunuyor. Bu çalışma gruplarının parti Kongresinde rapor sunma ve öneri yapma hakları var. Bu gruplarda çalışmak gönüllülük esasına bağlı. Çalışma grupları yöneticilerini kendileri seçiyor. Parti yönetimi atama yapmıyor. Yok böyle bir dayatma.
***
SPD Sosyalist Enternasyonal`in kurucu üyesi. Tarihinden gelen tecrübesi ve konumundan kaynaklanan gücünden hareketle, birkaç yıl önce SPD Sosyalist Enternasyonal`ın reforme edilmesi için adımlar attı...
SPD`nin çok ülkede kardeş partilerle iyi ilişkileri var... Parti başkanlarının bir ülkeyi ziyareti esnasında kardeş partiyi ziyaret etmeden dönmesi söz konusu değil...
Bu sosyaldemokrat partide ``ÖZGÜRLÜK-EŞİTLİK-DAYANIŞMA`` hala büyük harflerle yazılıyor. Bu konular partinin vazgeçmediği kırmızı çizgiler...
SPD`nin yurtdışı örgütlenmesi çok pragmatik ve verimli. Yurt dışında bir şehirde 3 SPD üyesi varsa orada SPD temsilciliği kuruluyor ve parti yönetimine sunuluyor. Parti merkezi bu 3 kişilik öneriyi sadece onaylıyor. Ne bir dernek kuruluyor ve ne de bir tüzük yazılıyor. Bu 3 kişi zaten parti üyesi. Bu 3 kişilik küme çevresine parti üyelerini, sempatizanlarını ve seçmenlerini çevresine toplayarak çalışıyor... SPD`ye yeni üyeler kazanılıyor... Tıpkı Almanya`da olduğu gibi yurt dışında da şehir bazında örgütleniyorlar SPD üyeleri. Ve de gayet verimli çalışıyorlar...
***
Bütün politik partilerin olduğu gibi, SPD`nin de kendisine yakın bir vakıf var: ``Friedrich-Ebert-Stiftung`` (Friedrich-Ebert-Vakfı) Bu vakıf sosyal demokrat kültürün ve politikaların toplumda yaygınlaşması için çalışmalar yapıyor, seminerler ve konferanslar düzenliyor. Friedrich EBERT Almanya`nın demokratik yollardan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı ve mesleği saraçlık. Heidelberg`de Friedrich EBERT adına müze/vakıf karışımı bir kuruluş var ki, etkinlikleri çok enteresan ve yararlı...
***
SPD`nin Federal Meclis`teki milletvekilleri arasında sadece hukukçular, doktorlar ve öğretmenler yok. Bir hayli sendikacı ve işçi de mevcut. Bu milletvekilleri arasında bir hayli göçmen kökenli sosyaldemokrat var.
Halen, Federal Meclis`te 19 Türk kökenli milletvekili görev yapıyor. Bunlardan 10 milletvekili SPD Grubu`nda politika üretmekte. Sevindirici bir durum... Ama, yeterli değil... Türk kökenli nüfusa oranlarsak bu sayının daha yüksek olması gerekir. Daha demokratik olur...
Federal Meclis`teki SPD Grubu`nda gençlik örgütü ``JUSO``ları (Jung Sozialisten: Genç Sosyalistler`in) aday gösterdiklerinden seçilerek meclise girmiş olan tam 49 milletvekili var. Bu yaşı 35`in altında olan Genç Sosyalistler`in lideri, SPD Gençlik Kolları eski başbakanı Kevin KÜHNERT. 32 yaşındaki bu genç sosyalist partinin genel sekreteri olarak çok etkin. 16 yaşında homoseksüel olduğunu açıklamış bulunan bu sosyaldemokratın, bu medeni cesareti yüksek yürekli delikanlının yaşam biçimine ne bakan var ve ne de laf söz eden. Sadece ve sadece nasıl çalıştığına bakılıyor ve ona göre hak ettiği makamlara seçiliyor... Günahı yazıp söyleyenlerin boynuna, SPD`yi de facto bu delikanlının yönettiği iddia ediliyor. SPD`nin eşbaşkanlarının hem karizmaları düşük ve hem de retorikleri başarısız gibi...
***
Söyleyecek, yazacak ve yapacak çok şey var. Ben, en iyisi yazımı burada bitireyim ve SPD`nin yaz şenliğindeki görevimin başına gideyim. Programa göre, stantda 2 saat bardak yıkamam ve öğledeki aradan sonra da 2 saat içecek (bira, şarap, su vb.) satmam gerekiyor...
Haydi herkese, her ne iş yapıyorsa o işin başında, kolay gelsin.