End
Üye
- Katılım
- 21 Ocak 2021
- Mesajlar
- 972
- Tepkime puanı
- 51
- Puanları
- 18
- Cinsiyet
- Medeni Hali
- Memleket
- 19 ÇORUM
- Takım
- Fenerbahçe
- Burç
- Kova
- Mesleği
- Muhasebe
İtibar:
Türkiye’de, özellikle AKP ve MHP eğilimli gençlerin şeriatçı eğitimden giderek korkmaya başladıklarını anlatan bir yazı okudum. Yazı, Türkiye’nin çeşitli kentlerindeki gençlerle konuşularak kaleme alınmış. Ayrıca bir takım kamuoyu araştırmaları sonuçlarına da yazıda yer verilmiş.
FreeTurkishPress internet sitesinde “Türk Gençleri Eğitim Sisteminin İslamlaştırılmasından Kaygılı” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazarı Johns Hopkins Üniversitesi uluslararası ilişkiler ve uluslararası güvenlik uzmanlarından Martin Markaryan. Yazının spotunda şu cümleler yer alıyor: “2021’de yapılan bir kamuoyu yoklamasında Türkiye’deki gençlerin yüzde 62.5’inin ülkeyi terk etmek istedikleri ortaya çıkıyor. Ülkeyi terk etmek istediklerini söyleyen gençlerin yüzde 47’si AKP, yüzde 69’u MHP eğilimli.”
Çok ilginç değil mi? Siz dindar ve kindar nesil yetiştirmek için var gücünüzle çalışacaksınız ama bu çabalarınız boşa gidecek. Neyse okumaya devam edelim:
“Son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümeti gerek ülke içi gerekse de ülke dışında geniş çaplı bir siyasi sindirme kampanyası başlattı. Ülke içinde ve dışındaki bütün muhalefeti neredeyse soluksuz bırakmak için her türlü imkanı kullandı.”
Çeşitli kentlerde farklı üniversitelerde okuyan, güvenlik nedeniyle isimleri saklı tutulan gençlerle söyleşi yapıldığı belirtilen yazıda bu gençlerin çoğunun mütedeyyin ailelerin çocukları oldukları anlatılıyor ve devamla şu ifadeler kullanılıyor:
“İlginç olan, hepsinin üstünde ortaklaşa fikir birliğine vardıkları husus Kemalist Türkiye’ye ve Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine geri dönmek arzusu. Türkiye’nin yeni kuşak gençlerinin temel hedefi yitirdikleri hak ve özgürlükleri geri alıp ülkeyi yeniden modernizasyon ve ekonomik gelişim rayına oturtmak. Bu gençlerin söz birliği etmişçesine söyledikleri bir cümle var. O da şu:’Biz İran olmak istemiyoruz.’ Bir zamanlar AKP yanlısı olduğunu söyleyen mütedeyyin aileden gelen bir genç son Cumhurbaşkanlığı seçimleri gecesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybettiğini öğrendiğinde hıçkıra hıçkıra ağladığını anlatıyor. Devam edelim:
“Bölücü ve popülist bir lider tarafından yönetilen, ekonomik krize gırtlağına kadar batmış ülkede genç Türkler’in seçimler sonrası içine düştükleri bu aşırı kötümserliğe şaşırmamak gerekiyor. “Kendilerinden yaşlı kuşaklardan çok daha liberal düşünceli olan Z kuşağı Türk gençleri hükümetin İslamcı ve dinbaz muhafazakar politikalarından gittikçe daha fazla rahatsızlık duyuyor.
“Hükumetin giderek daha fazla artan dinbaz politikaları Erdoğan’ın bizatihi kendisinin çıktığı mahallenin inançlarını yansıtıyor. ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın kullandığı söylemin aynısını kullanan Erdoğan kendi oylarını konsolide etmek ve siyasi yolunda yürüyebilmek için Kemalist elitler tarafından ayrımcılığa uğrayarak baskı altında tutulmuş Müslüman görüntüsü vermeye çalışıyor. Erdoğan geçmişte Batı karşıtı,anti-Semitik İslamcı gruplarla iş tutarak politik yaşamına başlamıştı.”
Erdoğan ve hükümetinin Türk toplumunun hayatına İslam’ı yeniden dayatmak için eğitimi başlıca araç olarak kullandıklarının altı çizilen yazının bundan sonrası da şöyle:
“Erdoğan Hükümeti yeni kuşak Türkler’i, Batı’nın, kendilerine göre yozlaşmış anlayışlarını reddedip milli değerlere saygılı olmalarını sağlayacak İmam Hatip Liseleri için müthiş paralar harcadı. Harcamaya da devam ediyor. Kendileriyle konuştuğum Türk gençlerine göre bu politikalar Türkiye’nin zorlukla elde ettiği kazanımlarından geriye gidilmesine, Türkiye’nin modern bir devlet olma hedefinden uzaklaşıp ortaçağ zihniyetinin yerleşmesine neden olacak. Çoğu genç bu politikaların Atatürk’e ihanet olduğu görüşünde. “
Erdoğan hükumetinin milleti İslamlaştırma hedefinin ters teptiğine işaret edilen yazının son bölümü şöyle:
“Erdoğan’ın bütün bu çabalarına rağmen kamuoyu yoklamaları son yıllarda Türk gençliğinin giderek daha seküler, daha eğitimli, daha hoşgörülü olduğunu ve modern dünyaya açıldığını gösteriyor. Erdoğan’ın dindar nesil yetiştirme hayali de, son yıllarda Müslümanlığa sarılan gençlerin sayılarının giderek azalması ya da bu gençlerin artan sayıda İmam Hatip Okulları’na gitmeyi reddetmesiyle boşa çıkacak gibi görünüyor. Gene de şunu unutmamak gerek: Ülkenin kırsal alanında yaşayan AKP’li gençlerin oranı hala yüzde 20’lerde. Bu kırsal alan zaten Erdoğan’ın tabanını oluşturuyor.”
Burada durup şunu düşünmek lazım. Erdoğan gerçekten, samimi olarak dindar bir neslin yetişmesini mi amaçlıyor? Yoksa her zamanki pragmatik haliyle bu neslin kendi oy deposuna katkı sağlamasını mı hedefliyor? Burada şu sorunun da sorulması çok önemli: AKP samimi olarak Müslüman mı yoksa Müslüman dinbazlığında büyük çıkarlar gördüğü için mi öyle davranıyor? NATO müttefiki olan Türkiye, kağıt üzerinde kalsa bile, demokratik, laik, hukuk devletinden tam anlamıyla (çakma değil) bir şeriat ülkesi haline dönüştüğü zaman Erdoğan ve AKP acaba yarattıkları o yeni rejimi yönetecek kapasitede olabilirler mi? Ama Erdoğan bu. Zamanında, amacıma ulaşmak için papaz kıyafeti bile giyerim, demişti. Aklımda bu manyak sorular beynimi delerken ülkenin yüzde 65’i kurbanlık koyun gibi akıbetini bekliyor.
FreeTurkishPress internet sitesinde “Türk Gençleri Eğitim Sisteminin İslamlaştırılmasından Kaygılı” başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazarı Johns Hopkins Üniversitesi uluslararası ilişkiler ve uluslararası güvenlik uzmanlarından Martin Markaryan. Yazının spotunda şu cümleler yer alıyor: “2021’de yapılan bir kamuoyu yoklamasında Türkiye’deki gençlerin yüzde 62.5’inin ülkeyi terk etmek istedikleri ortaya çıkıyor. Ülkeyi terk etmek istediklerini söyleyen gençlerin yüzde 47’si AKP, yüzde 69’u MHP eğilimli.”
Çok ilginç değil mi? Siz dindar ve kindar nesil yetiştirmek için var gücünüzle çalışacaksınız ama bu çabalarınız boşa gidecek. Neyse okumaya devam edelim:
“Son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hükümeti gerek ülke içi gerekse de ülke dışında geniş çaplı bir siyasi sindirme kampanyası başlattı. Ülke içinde ve dışındaki bütün muhalefeti neredeyse soluksuz bırakmak için her türlü imkanı kullandı.”
Çeşitli kentlerde farklı üniversitelerde okuyan, güvenlik nedeniyle isimleri saklı tutulan gençlerle söyleşi yapıldığı belirtilen yazıda bu gençlerin çoğunun mütedeyyin ailelerin çocukları oldukları anlatılıyor ve devamla şu ifadeler kullanılıyor:
“İlginç olan, hepsinin üstünde ortaklaşa fikir birliğine vardıkları husus Kemalist Türkiye’ye ve Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine geri dönmek arzusu. Türkiye’nin yeni kuşak gençlerinin temel hedefi yitirdikleri hak ve özgürlükleri geri alıp ülkeyi yeniden modernizasyon ve ekonomik gelişim rayına oturtmak. Bu gençlerin söz birliği etmişçesine söyledikleri bir cümle var. O da şu:’Biz İran olmak istemiyoruz.’ Bir zamanlar AKP yanlısı olduğunu söyleyen mütedeyyin aileden gelen bir genç son Cumhurbaşkanlığı seçimleri gecesi Kemal Kılıçdaroğlu’nun kaybettiğini öğrendiğinde hıçkıra hıçkıra ağladığını anlatıyor. Devam edelim:
“Bölücü ve popülist bir lider tarafından yönetilen, ekonomik krize gırtlağına kadar batmış ülkede genç Türkler’in seçimler sonrası içine düştükleri bu aşırı kötümserliğe şaşırmamak gerekiyor. “Kendilerinden yaşlı kuşaklardan çok daha liberal düşünceli olan Z kuşağı Türk gençleri hükümetin İslamcı ve dinbaz muhafazakar politikalarından gittikçe daha fazla rahatsızlık duyuyor.
“Hükumetin giderek daha fazla artan dinbaz politikaları Erdoğan’ın bizatihi kendisinin çıktığı mahallenin inançlarını yansıtıyor. ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın kullandığı söylemin aynısını kullanan Erdoğan kendi oylarını konsolide etmek ve siyasi yolunda yürüyebilmek için Kemalist elitler tarafından ayrımcılığa uğrayarak baskı altında tutulmuş Müslüman görüntüsü vermeye çalışıyor. Erdoğan geçmişte Batı karşıtı,anti-Semitik İslamcı gruplarla iş tutarak politik yaşamına başlamıştı.”
Erdoğan ve hükümetinin Türk toplumunun hayatına İslam’ı yeniden dayatmak için eğitimi başlıca araç olarak kullandıklarının altı çizilen yazının bundan sonrası da şöyle:
“Erdoğan Hükümeti yeni kuşak Türkler’i, Batı’nın, kendilerine göre yozlaşmış anlayışlarını reddedip milli değerlere saygılı olmalarını sağlayacak İmam Hatip Liseleri için müthiş paralar harcadı. Harcamaya da devam ediyor. Kendileriyle konuştuğum Türk gençlerine göre bu politikalar Türkiye’nin zorlukla elde ettiği kazanımlarından geriye gidilmesine, Türkiye’nin modern bir devlet olma hedefinden uzaklaşıp ortaçağ zihniyetinin yerleşmesine neden olacak. Çoğu genç bu politikaların Atatürk’e ihanet olduğu görüşünde. “
Erdoğan hükumetinin milleti İslamlaştırma hedefinin ters teptiğine işaret edilen yazının son bölümü şöyle:
“Erdoğan’ın bütün bu çabalarına rağmen kamuoyu yoklamaları son yıllarda Türk gençliğinin giderek daha seküler, daha eğitimli, daha hoşgörülü olduğunu ve modern dünyaya açıldığını gösteriyor. Erdoğan’ın dindar nesil yetiştirme hayali de, son yıllarda Müslümanlığa sarılan gençlerin sayılarının giderek azalması ya da bu gençlerin artan sayıda İmam Hatip Okulları’na gitmeyi reddetmesiyle boşa çıkacak gibi görünüyor. Gene de şunu unutmamak gerek: Ülkenin kırsal alanında yaşayan AKP’li gençlerin oranı hala yüzde 20’lerde. Bu kırsal alan zaten Erdoğan’ın tabanını oluşturuyor.”
Burada durup şunu düşünmek lazım. Erdoğan gerçekten, samimi olarak dindar bir neslin yetişmesini mi amaçlıyor? Yoksa her zamanki pragmatik haliyle bu neslin kendi oy deposuna katkı sağlamasını mı hedefliyor? Burada şu sorunun da sorulması çok önemli: AKP samimi olarak Müslüman mı yoksa Müslüman dinbazlığında büyük çıkarlar gördüğü için mi öyle davranıyor? NATO müttefiki olan Türkiye, kağıt üzerinde kalsa bile, demokratik, laik, hukuk devletinden tam anlamıyla (çakma değil) bir şeriat ülkesi haline dönüştüğü zaman Erdoğan ve AKP acaba yarattıkları o yeni rejimi yönetecek kapasitede olabilirler mi? Ama Erdoğan bu. Zamanında, amacıma ulaşmak için papaz kıyafeti bile giyerim, demişti. Aklımda bu manyak sorular beynimi delerken ülkenin yüzde 65’i kurbanlık koyun gibi akıbetini bekliyor.