• Konu İçeriğini Görebilmek İçin Lütfen Üye Olun. Aksi Takdirde İçeriği Göremezsiniz.

Kanserden Nasıl Korunuruz

[ZF] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sağlık Köşesi kategorisinde Very_SweeT tarafından oluşturulan Kanserden Nasıl Korunuruz başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,035 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sağlık Köşesi
Konu Başlığı Kanserden Nasıl Korunuruz
Konbuyu başlatan Very_SweeT
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Very_SweeT

Very_SweeT

Kardelen Çınar
Üye
Katılım
29 Ağu 2020
Mesajlar
5
Tepkime puanı
18
Puanları
48
Yaş
35
Konum
İstanbul/izmir
Web sitesi
zirveforum.net
Burç
Akrep
Mesleği
Sağlık Yönetimi/ Yönetici

İtibar:

Kanserden Korunma
Kanserin nedenleri arasında genetik faktörler kadar çevresel faktörler de rol oynar. Çevresel faktörler yaşam biçimimiz (sigara-alkol tüketimi, beslenme alışkanlıkları) ile hava ve çevre kirliliği gibi faktörlerdir.

Bu faktörlerin bazılarına karşı önlemler alınabilirken, bazıları ise değiştirilemeyen faktörler arasında yer alıyor. Ailede kanser geçmişi, genetik miras, belirli yaşlarda ve kadın-erkek oranına göre dağılımı değiştirilemeyen faktörler arasında yer alıyor.

Fakat sağlıklı bir yaşam ile bazı kanser türlerinin önüne geçilebilir. Örneğin; sigara-alkol tüketimi, sağlıklı beslenme, düzenli spor ve obezite gibi sağlığı etkileyen faktörlerin kontrol altında tutulması gereklidir. Sağlıklı beslenme, fazla kilolardan kurtulma ve sağlıklı yaşamım tarzını sürdürme sayesinde kanser riski yüzde 30-35 oranında azaltılabilir.

Yaşam tarzı değişikliklerininin yanı sıra, kanser belirtisi ya da kişinin herhangi bir yakınması olmasa dahi erken teşhis programlarına katılmak gereklidir. Mamografi, prostat kanseri taraması, HPV testi gibi erken teşhis tarama programları, kanser tedavisinde başarı şansını yüzde 90'a çıkarır.

Günlük hayatınızda yapabileceğiniz küçük değişiklikler sayesinde, kanser riskine karşı korunma sağlayabilirsiniz.
Güneşten Korunma
Güneşin vücudumuza elbette faydaları var ama kontrolsüz güneş ışığı yarardan çok vücuda zarar verir. Bu nedenle yaz aylarında 10.00-15.00 saatleri arasında direkt güneş ışınlarına maruz kalmamaya gayret edin ve çocuklarınızın da bu şekilde maruz kalmamasını sağlayın.

Özellikle çocukluk çağında tekrarlanan güneş yanıkları daha sonraki yıllarda melonom denilen cilt kanserinin oluşum riskini artar. Deniz ve havuz kenarında uzun süreli güneş banyoları yapmayın ve bu mekanlarda güneşe çıkmadan yarım saat önce yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanarak cildinizi koruyun.

Etkilerin Farkında Olun
Ülkemiz güneş ışığı açısından son derece zengin bir ülkedir. Yeryüzüne ulaşan ultraviyole (UV) ışınlarının insan organizması için yararlarının yanı sıra göz ardı edilemeyecek zararları da vardır.

Dünya üzerindeki tüm biyolojik olayların başlaması ve sürdürülmesi, vücudumuzda D vitamininin sentezlenmesi, zararlı mikroorganizmaların yok edilmesi ve insan psikolojisi üzerindeki olumlu etkileriyle, yaşamsal faaliyetlerimizin üzerindeki etkileri mevcuttur. Bunun yanı sıra UV’nin akut ve kronik yan etkileri oluşabilmektedir.

Akut etkilerine deri yanıkları, güneş çarpması ve de foto alerjik reaksiyonları sayabiliriz. Kronik zararlı etkileri ise deri kanserleri, deride zaman içerisinde incelme, elastikiyetinin bozulması (kırışıklık), kuruluk, kılcal damarların belirginleşmesi, deride leke oluşumu, çillenme, kabalaşma, deri yaşlanması ve bağışıklık sisteminin baskılanması sayılabilir.

Bu zararlı etkiler, insan ve deney hayvanlarında yapılan klinik çalışmalarda uzun süredir bilinmektedir. Bu yan etkiler solaryum gibi suni UV kaynakları içinde aynen geçerlidir. Hatta suni UV kaynaklarından ışın elde etme yılın her mevsiminde söz konusu olabildiği için ve UV ışını daha yoğun ve kısa sürede verildiği için güneşe göre solaryum daha yüksek risk taşımaktadır.

Cilt Kanserine Açısından Kimler Risk Altında?
Uzun süre veya aralıklı olarak yoğun güneş ışığına maruz kalmış kişilerde cilt kanseri riski oldukça yüksek. Cilt kanserinde risk taşıyan diğer riskli gruplar ise şunlar:
  • Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl-sarı saçlı veya kolaylıkla güneş yanığı gelişebilen cilt tipine sahip kişilerin malign melanoma yakalanma riski diğerlerine göre daha yüksektir.
  • Uzun süre veya aralıklı olarak yoğun güneş ışığına maruz kalmış kişilerde risk oldukça yükselir.
  • Ailesinde malin melanom olan kişiler normal popülasyona göre 2 kat daha fazla riski taşır.
  • Anormal görünümlü displastik nevus sendromu olan kişilerde de risk artar.
Açık Havada Çalışanlar Dikkat!
Açık tenli kişiler koyu tenli kişilere oranla güneş ışınlarına karşı daha duyarlıdır. Bu da deri kanserlerinin beyaz ırkta siyah ırka göre 15 kat daha fazla görülmesini açıklamaktadır. Ayrıca açık havada çalışan insanların; çiftçiler, denizciler gibi deri kanserlerine yakalanma oranları daha fazladır.

Hem Yaz Hem Kış Döneminde Güneş Işığından Korunmak Gerekli
Güneş spektrumunda yeryüzüne ulaşan ışınlar UVA ve UVB’dir. Bu ışınların deriye ulaşan dozunu belli faktörler arttırmakta veya azaltmaktadır. Bunlar günün belli saatleri, mevsimler, yaşanılan coğrafi bölgeler, havanın bulut yoğunluğu, bulunulan yükseklik ve ışınların yansıyabileceği ortamlarda bulunmak gibidir.

Ülkemiz için UV ışınlarının yeryüzüne yüzde 60‘ının geldiği saat aralığı 11:00-15:00 arasıdır. UV ışınları ekvator bölgesinde maksimum kutuplara gidildikçe minimum seviyededir. Bulutlar UV‘nin yaklaşık yüzde 50 ‘sini engelleyebilir. UV‘nin etkileri her 300 metre yüksekliğe çıkıldıkça artmaktadır.

Özellikle dağlık bölgelerde daha yüksek UV enerjisi vardır. Kar yüzde 50-95, su yüzde 5, çimen yüzde 3, kum yüzde 5 UVA yansıtır. UVA ışını yıl boyunca ve gün içinde değişik saatlerde, mevsimlerde veya hava koşullarında değişmeksizin etkili olmaktadır. UVB ışını yaz aylarında ve yüksek bölgelerde daha yoğundur. UVB doğrudan doku hasarına neden olabilir ama UVB ancak foto ürünleri yoluyla zarar verir.

Uzun yıllar boyunca deri yaşlanması ve kansere yol açan UVB ışını olduğu düşünülürdü ancak son araştırmalar hem UVA‘nın hem de UVB‘nin sorumlu olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle hem yaz mevsiminde hem kış mevsiminde güneş ışığından korunmak gereklidir. Açık tenli kişiler ve 3 yaşın altındaki çocuklar güneşin olumsuz etkilerinden daha yüksek oranda etkilenmektedir.

Direkt Güneşlenmekten Kaçının
Güneşte deri renginin koyulaşması (bronzlaşması) aslında deri organının, insan organizmasını güneşin zararlı etkilerinden korumak için geliştirdiği bir savunma hareketidir.

Yani UV ışınlarına maruz kaldığımızda deri organımız savunma mekanizmasını çalıştırarak, pigment hücrelerini derinin üst tabakalarına göç ettirerek koruyucu bir perde oluşturmaya çalışmasıdır.

Direkt güneşlenmek önerilmemektedir. Çünkü insan kendini güneş ışınlarından ne kadar sakınırsa sakınsın yaz ve kış mevsimi dahil olmak üzere yaşamsal faaliyetlerine yetecek kadar ışını zaten almaktadır. Bu nedenle ayrıca güneşlenmek gerekli değildir.

Atmosferdeki güneş ışınlarını filtre eden ozon tabakasının delinmesiyle de artık eskiye göre güneşin olumsuz etkileri daha da artmaktadır. Güneşle oluşan kahverengi lekelenmeler kişinin genetik özelliklerine, hormonal faaliyetlerine göre ve bazı alınan gıdalar ve de bazı ilaçlarla (bazı hormon ilaçları, doğum kontrol hapları, bazı antibiyotikler vb.) artabilmektedir.

Bu nedenle kahverengi lekelerin oluşmasında artış varsa kişinin hormon düzeni, aldığı ilaçlar, çok yediği bazı gıdalar gözden geçirilmelidir. Çiller genetik zeminle oluşan cilt lekeleridir. Ancak bunları artıran neden güneş ışınlarıdır. Güneşle tetiklenen bazı alerjik reaksiyonlar vardır.

Bu fototoksik reaksiyon kişinin bünyesel alerjik duyarlılığıyla alakalı olarak gelişmektedir. Ayrıca bu reaksiyonu geliştirebilen, kişinin deri yüzeyinden maruz kaldığı kimyasal maddeler ya da ağız yoluyla almış olduğu kimyasal maddeler olabilir. Bütün bu bilgiler ışığında güneş ışınlarında korunmanın bir yaşam tarzı haline getirilmesi gerekliliği görülmektedir.

Hangi Güneş Koruyucu Kremler Tercih Edilmeli?
Günlük kullanımda krem sürülmesi gereken yerler; açıkta kalan alanlar; yüz, kulaklar, boyun, dekolte ve eller olur. Güneş kremi seçerken mutlaka her iki ultraviyole türünü de kapsayan, UVA ve UVB’ye karşı koruyucu özelliği olan ürünleri tercih edilmelidir.

Kadınlar yaz aylarında önce güneş kremini sürüp sonra makyajlarını yapmalılar. Güneş koruyucu içeren nemlendiriciler ise çok fazla önerilmez çünkü nemlendiricilerin içindeki güneş koruyucuların etkisi bozulabilir. Onun yerine içinde nemlendirici baz bulunan güneş koruyucuları tercih edilmelidir.

Ayrıca yaz aylarında güneşe çıkarken şapka ve gözlük kullanın. Güneşten korunabilmek için açık renkli koruyucu giysiler giymek önemlidir. Geniş kenarlı şapka kullanmak ve güneş gözlüğü takmak, özellikle açık tenli kişilerde büyük fayda sağlar.

Bunlara Dikkat Edin!
Cildinizi düzenli olarak kontrol edin ve gerekiyorsa bir aile ferdinden yardım isteyin. Ayda bir kez gövdenizi, kol ve bacak, avuç içi ve ayak tabanlarına bakın. Saçlı derinizi ve sırtınızı aynayla kontrol edin.

Cildinizi korumak için kozmetik ürünlerin son kullanma tarihine dikkat edin. Son kullanma tarihi ürünlere, ürünün zamanla bozulup cildinize zarar vermesini önlemek için konulmuştur. Aldığınız ürünün üzerinde son kullanma tarihi yoksa raf ömürleri 3 yıl olduğunu unutmayın. Sıcak ortamda bırakılmışlarsa bu sürenin kısaldığını da aklınızda tutun.

Kullandığınız hormon ilaçları, antibiyotik, tansiyon, kolesterol, diyabet veya ağrı kesici gibi ilaçlar güneşe hassasiyeti artırıyorsa, nasıl bir önlem almanız gerektiği konusunda doktorunuzdan bilgi alın.

Sigarayı Bırakma
Sigara; kanser, kalp ve akciğer hastalıkları başta olmak üzere birçok sağlık sorununun başlıca nedenlerinden biri. Dünyada her yıl 5 milyon kişi ve Türkiye’de 100 binden fazla kişi yani ölen her 4 kişiden biri, tütün kullanımına bağlı nedenlerden hayatını kaybediyor. Bu sayının 2030 yılında 240 bine ulaşılacağı tahmin ediliyor.

Erkeklerde tüm kanser türlerine bağlı ölümlerin yüzde 35’i, kadınlarda ise yüzde 15’inin nedeni sigara. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin ise yüzde 90’ının temelinde sigara yatıyor. Özellikle sigara ile doğrudan ilişkili olan akciğer kanseri, kanser nedenli ölüm oranında birinci sırada yer alıyor.

Kronik bronşit ve amfizem gibi nefes darlığı yapan solunum sistemi hastalıklarının en önemli nedeni de yine sigara. Bu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybedenlerin oranı, hiç içmeyenlere göre 40 kat fazla. Ayrıca sigara; kan dolaşımı ve damarlar üzerine etkileri nedeniyle beyin damarı hastalıkları ve felç olma riskini artırır, bacak kangrenlerine neden olabilir.

Sigara Hangi Hastalıkların Oluşum Riskini Artırır?
Sigara bağımlılığı ve birçok kanser türü arasında doğrudan bir ilişki bulunuyor. Sigara; akciğer bağımlılığı başta olmak üzere, gırtlak, prostat, diş eti ağız, mesane, yemek borusu, dil, pankreas, bademcik ve rahim ağzı kanserlerinin oluşum riskini artırır.

Ayrıca; erkeklerde iktidarsızlık, felç, ülser, kronik bronşit, bacak damar hastalıkları, kalp krizi, kadınlarda kısırlık ve KOAH gibi hastalıklara da yol açar. Sigara içenlerin akciğer kanseri olma riskleri; süresine ve ne kadar içtiklerine bağlı olarak değişir. 20 yıldan fazla sigara içenlerde risk çok fazla. 20 yılın üzerinde sigara içenlerde ise risk hiç içmeyenlerin seviyesine inemiyor. Fakat bunun üzerine eklenecek her yıl riskin boyutlarını artırır.

Sigarayı Bırakma Evresinde Vücutta Meydana Gelen Değişiklikler Neler?
  • 20 dakika sonra, kan basıncı ve nabız normale döner, el ve ayak dolaşımı düzelir.
  • 8 saat sonra, kan oksijen düzeyi normale döner, kalp krizi geçirme riski azalır.
  • 24 saat sonra, vücut karbonmonksitten arınır.
  • 48 saat sonra, kandaki nikotin düzeyi azalır, tat ve koku duyusu artar, peptik ülserli hastaların tedaviye verdikleri cevap artar.
  • 72 saat sonra, hava yollarının gevşemesi sonucu nefes alıp verme rahatlar, solunum yolları fonksiyon görmeye başladığı için sekresyon miktarı artar, hava yolları kendi kendini temizlemeye çalışır. Enerji düzeyi artar.
  • 2-12 hafta sonra, tüm vücuttaki dolaşım düzelir, solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma riski azalır, yürürken yorulma ve tıkanma daha az görülür.
  • 3-9 ay sonra, öksürük, kısa aralıklarla nefes alıp verme ve wheezing yani hırıltılı ya da ıslık sesli soluk alıp verme gibi solunum yolu problemleri düzelir, akciğer fonksiyonları yüzde 5-10 oranında artar.
  • 12 ay sonra, koroner kalp hastalığı riski yarı yarıya azalır.
  • 12-36 ay sonra, mesane kanseri riski yüzde 50 azalır.
  • 5 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski, yemek borusu ve ağız boşluğu kanserleri riski yüzde 50 azalır.
  • 10-15 yıl sonra, kalp krizi geçirme riski hiç içmeyenlerle aynı seviyeye iner, akciğer kanseri riski sigara içenlere göre yüzde 50 azalır.
  • Sigarayı bırakmak sosyal hayatı da olumlu etkiler
Genel sağlık açısından meydana gelen düzelmelerin yanında sigarayı bırakmanın sosyal hayatta da olumlu değişiklere neden olur. Öncelikle yiyeceklerden alınan tat artar, koku duyusu gelişir. Sigaraya sürekli olarak ödenen bedel ortadan kalkar.

Ev, araba gibi kapalı ortamlarda solunan hava daha temiz hale gelir. Aile içinde bebek ve çocukların sigaradan olumsuz etkilenmesinin önüne geçilmiş olur. Sigarayı bırakmak cinsel hayatı da olumlu yönde etkiler. Bununla birlikte bağımlılığın verdiği yoksunluk anları, endişe ortadan kaybolur ve kişi kendisini fiziksel olarak çok daha zinde hisseder.

Sigarayı Bırakmada Yeni Tedavi Yolları
Sigarayı bırakmada ilk adım karar vermek ve iradeli olmak. Ancak uzun süren bu bağımlılıktan kurtulmak için yardım almak gerekli olabilir. Sigarayı bırakma aşamasında çeşitli tedavi yolları bulunur. İlaç tedavisi ve replasman tedavileri yardımcı yollar arasında.

İlaç Tedavisi
Bazı insanlar, bağımlılığın yanı sıra genetik olarak da yatkın oldukları için sigarayı daha zor bırakır. İlaç, beyindeki içme isteğini azaltır. Bu ilaçlar sigarayı bırakmakta zorlanan kişilerde kullanılabilir.

Replasman Tedavileri
Nikotin maddesi, kişiye nikotin bantlarıyla dışarıdan verilir. Nikotin sakızları, hatta nikotin spreyleri de bulunur. Sigara ağızlıkları, yani nefesle çekilen mentollü ağızlıklar da bulunur. Ancak bu nikotin bantlarının her gün değiştirilmesi ve geceleri çıkarılması gerekir.

Bu bantların da dozları bulunur. Bağımlılık düzeyi çok yüksekse, en yüksek dozdan başlanır. Bu yöntem, ilaca ek olarak da uygulanabilir. Etkinlik sağlanması için kombine tedaviler önerilir. Sigarayı bırakma konusunda çok zorlanan kişiler için ilaç, nikotin bandı ve nikotin sakızı bir arada uygulanabilir. Ancak bu tedavilerin doktor kontrolünde uygulanması gerekir. Aksi halde kontrolsüz kullanımda sağlık açısından zararlı sonuçlar doğurabilir.

Beslenme
Araştırmalar, beslenme ve kanser arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. Besinler bazen olumlu bazen de olumsuz etkiler yapabiliyorlar. Bir yandan kanser yapıcı, diğer yandan kanser önleyici maddeleri içeren besinlerde pişirme ve saklama koşullarından dolayı zararlı maddeler oluşabiliyor.

Bazı besinler, uygun pişirme yöntemleri ile zararlı kimyasal maddelerin kanser yapıcı etkilerini önleyebiliyorlar. Hücrede hasar oluşturarak kanseri tetikleyen toksik kimyasallar oksidant olarak adlandırılıyor. Bazı besin ya da tat verici olarak yemeklerde kullanılan bazı bitkilerin yaprakları, çiçekleri, meyveleri, soğanları ve tohumları oksidanlara karşı hücreleri koruyan oksidant karşıtı yararlı kimyasalları içeriyor. Bunlara verilen isim, antioksidant.

Beslenmeye dikkat ederek ve sigaradan uzak durarak kanserin oluşumu engellenebiliyor. Çünkü mide, kolon ve rektum, karaciğer, pankreas, böbrek, prostat gibi birçok kanserin oluşma nedenlerinin başında da beslenme geliyor.

Kansere Karşı Beslenme Düzeni
Kanserden korunabilmek öncelikle bağışıklık sistemini güçlendirmek, kansere yol açabilecek gıdalardan ve alışkanlıklardan uzak durmakla mümkün. Kanserden korunabilmek için 4 farklı besin grubuna gün içindeki öğünlerde yer verilmesi gerekiyor.

Ekmek grubu, et grubu, süt grubu ve sebze ve meyve grubuna günlük beslenmede yer vermek, kısaca düzenli ve doğru beslenmek kanserden korumak için önem taşıyor. Akdeniz diyeti olarak bilinen bol miktarda meyve, sebze, zeytinyağı tüketilmesi, doymuş yağlardan uzak durulması gerekiyor.

Uzmanlar antioksidant özellik gösteren besin öğelerine (Kurubaklagiller, tüm sebze ve meyveler, tam tahıl grubu, balık, zeytinyağı) günlük beslenmede yer verilmesi gerektiğini vurguluyor.

Kanserden Korunmak İçin Beslenme Kuralları
Dünyada her yıl 13 milyon, Türkiye’de ise 150 bin yeni kanser vakasının ortaya çıkıyor. Her yıl katlanarak artan kanser vakaları üzerine yapılan araştırmalar, yanlış beslenmenin kansere neden olabileceğini gösteriyor. Peki kansere karşı nasıl beslenmeli, nelere dikkat etmeli?

İşte madde madde sağlıklı beslenmenin kuralları
Fazla Kilolara Veda Edin
Obezite, kansere yol açabilen bir hastalık. Bu nedenle fazla kilolarınızdan kurtulun. Uygun bir beslenme programı uygulayın, fiziksel aktivitelerinizi artırın. Kilo kontrolünüzü sağlayamadığınız noktada diyetisyen ve hekiminizden profesyonel destek alın.

Her Besin Grubundan Beslenin
Tek tip beslenen kişilerin kansere yakalanma riski daha yüksek. Bu nedenle sofranızda her besin grubuna yer açın. (Et, yumurta ve kuru baklagiller, süt ve süt ürünleri, sebze ve meyve grubu, yağ grubu).

Yağ Tüketimini Azaltın
Yemeklerinizi sıvı yağlarla pişirin ve az yağ kullanın. Kaymak, krema, mayonez, kızartılmış besinler vb. çok yağ içeren besinleri daha az tüketin. Kansere karşı trans yağ asitleri içeren margarinleri, cipsleri, kızartılmış besinleri ise tüketmeyin.

Yağı Yakmadan Yemeğe Katın
Yemeklerinizi haşlama, fırında pişirme ve buğulama gibi yöntemlerle pişirin, yağı üzerine sonradan ekleyin. Kızartmalar ve mangalda pişirilen besinlerde kanserojen maddelerin oluştuğunu unutmayın.

Omega 3 İçin Haftada 3 Kez Balık
Omega 3 yağ asitlerinin koruyucu etkilerinden faydalanabilmek için haftada 2–3 kez buğulama veya fırında pişirilmiş balık tüketin. Bu yağ asitini içeren, soya ve kanola yağı, soya fasulyesi, keten tohumu, fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar ve semizotu gibi besinlere de diyetinizde mutlaka yer verin.

Eti, Yoğurdu Az Yağlı Tüketin
Yağlı süt, yoğurt, peynir ve etler de yüksek oranda doymuş yağ içerir. Kansere karşı bu besinlerin az yağlı olanlarını tercih edin. Unutmayın; yüksek yağ alımı, akciğer, rektum, meme ve prostat kanseri riskini artırıyor.

Lezzete Aldanmayın
Az yağlı kırmızı eti haftada 2 kez tüketin. Tavuk ve hindinin çok yağ içeren derisini tüketmeyin. Kansere karşı çok yağ içeren ve koruyucu katkı maddeleri içeren salam, sosis, sucuk, pastırma gibi işlenmiş et ürünlerinin tüketimlerini sınırlayın.

Süt, Kansere Karşı Koruyucu
Kalsiyum, fosfor ve B grubu vitaminlerden zengin ve özellikle kolon kanserine karşı koruyucu olan süt ve süt ürünlerine mutlaka diyetinizde yer verin. Kansere karşı günlük 2–3 su bardağı kadar yarım yağlı süt ve yoğurt tüketin.

Kefir Tüketiyor musunuz?
Kefir, probiyotik süt ve yoğurtlar, yararlı bakterileri içerirler ve bağışıklık sisteminizi güçlendirirler. Antikanserojen bu besinlerden günlük olarak 1 su bardağı kadar tüketebilirsiniz.

Daha Çok Yulaf Tüketin!
Tahıl grubundaki besinlerden günde 6 ve daha çok porsiyon tüketin. Saflaştırılmış beyaz un, beyaz ekmek ve pirinç yerine besin değeri daha yüksek olan kepekli ekmek, tahıllar, kuru baklagilleri tercih edin.

Kansere karşı besin öğelerinin ve suda eriyen vitaminlerin kayıplarını en aza indirmek için kuru baklagillerin, makarnanın ve sebzelerin haşlama sularını dökmeden pişirin.

Kaç Porsiyon Meyve Yiyorsunuz?
Meyve ve sebzeyi az tüketen kişilerde kanser riskinin 2 kat fazla olduğunu biliyor muydunuz? Meyve tüketimi özellikle akciğer, özefagus, ağız boşluğu, pankreas, mide, kolon, rektum, mesane ve larenks kanserlerine karşı koruyucudur. Kansere karşı her gün çiğ sebzeler ve salatalar ile sebze yemeklerinden 2–4 porsiyon, meyvelerden 3–4 porsiyon tüketin.

Şekeri Azaltın
Meyve ve sebzeyi az tüketen kişilerde kanser riskinin 2 kat fazla olduğunu biliyor muydunuz? Meyve tüketimi özellikle akciğer, özefagus, ağız boşluğu, pankreas, mide, kolon, rektum, mesane ve larenks kanserlerine karşı koruyucudur. Kansere karşı her gün çiğ sebzeler ve salatalar ile sebze yemeklerinden 2–4 porsiyon, meyvelerden 3–4 porsiyon tüketin.

Çok Tuzda Mide Kanseri Riski
Çok tuz kullanımı ve tuzlu besinlerin tüketimi mide kanseri riskini artırıyor. Çok tuzlu besinler, salamuralar, turşular vb. çok tuz içeren besinlerin sık ve çok tüketimlerinden kaçının.

Yemeklerinizi pişirirken kekik, kimyon, nane, kırmızı biber, soğan, sarımsak, maydanoz gibi baharatları kullanarak tuz kullanımını azaltabilirsiniz. Besin maddelerini tuzlayıp saklamak yerine dondurarak saklama yöntemini tercih edin.

Küflü Peynirleri Yemeyin!
Nemli yerlerde saklanan tahıl, un, kurubaklagiller ile ceviz, fındık, fıstık benzeri yağlı tohumlar ve baharatlarda küf ve toksinler oluşabiliyor: Bu toksinlerden aflatoksin özellikle karaciğer kanseri için bir risk faktörüdür. Bu besinleri kuru ve serin yerlerde saklayınız. Kansere karşı küflü peynirleri de tüketmekten kaçının.

Günde 2 Litre Sıvı Tüketin
Kansere karşı günlük 1, 5-2 litre kadar su ve sıvı tüketin: Aldığınız sıvılar, su, meyve suyu, çay, bitki çayları (ıhlamur, adaçayı, yeşil çay, kuşburnu vb.), komposto ve hoşaflar, ayran olabilir.

Alkollü İçkilerden Sakının
Kansere karşı günlük 1, 5-2 litre kadar su ve sıvı tüketin: Aldığınız sıvılar, su, meyve suyu, çay, bitki çayları (ıhlamur, adaçayı, yeşil çay, kuşburnu vb.), komposto ve hoşaflar, ayran olabilir.

Spor
Düzenli olarak yapılan egzersizin kilo kontrolünü sağlamanın yanında bağışıklık sistemini de güçlendirdiği, en önemlisi kanser riskini azalttığı biliniyor. Günde en az 30-40 dakika tempolu olarak, kalp hızını artıracak şekilde, spor ayakkabılarla yürüyüş yapılması önem taşıyor. Haftada en az 1-2 gün daha yüksek tempolu egzersiz yapılmasında da fayda var.

Günümüzde çocukluktan başlayarak toplumun büyük kesiminde görülen obezite, yani fazla kilolu olmak özellikle meme, yumurtalık, rahim, kalın bağırsak kanseri için risk faktörü oluşturuyor. Düzenli egzersiz yapıldığında kişiler kilolarını korurken kanserden de korunabiliyor.

Her Yerde Egzersiz Yapabilirsiniz!
Ev temizliğinden bahçe ile uğraşmaya, çocuklar ve torunlarla oynamadan köpek gezdirmeye her türlü ‘düşük şiddetli aktivite’ bile sağlığa faydalı. Fiziksel aktivite her yaş için olmazsa olmaz bir gereksinimdir. Çocukluk döneminde, yetişkin ve yaşlılardan daha yoğun ve şiddetli düzeyde fiziksel aktivite yapmak gerekir. Egzersizin de sporun da yemekten iki-üç saat sonra yapılması faydalı.

Bir Çift Ayakkabı, Güvenilir Bir Yol Yeterli!
Sağlıklı yaşlanmanın yolu hareketliliğimizi ve fiziksel aktivitemizi artırmaktan geçiyor. Bu amaçla ayakkabıdan ve yürünecek güvenilir bir yoldan başka bir şeye ihtiyacımız yok aslında. Yollarımızın güvenirliliği maalesef çok yetersiz, ama uygun niteliğe sahip yol bulduğunuzda da fırsatı kaçırmamada çok fayda var.

Ana hedef günde 10 bin adım. Spor yaparken gerçekçi hedefler konulması gerekir, aksi halde fayda zarara hatta hayat kaybına yol açabiliyor. Spora başlamadan önce sağlık kontrolünün de faydalı olacağını söylüyor.

  • İşe giderken toplu taşıma araçlarını tercih edin.
  • Araçla gidiyorsanız aracınızı işyerinize biraz uzak yere park edip yürüyün.
  • Ofiste günde birkaç kere merdiven inip çıkın.
  • Asansör yerine merdiven kullanın.
  • Tatil günlerini kapalı mekanda değil açık havada geçirin, hareket edin.
  • Otururken öne eğilmeyin, dik durun, dik yürüyün.
Evde Yapılabilecek Pratik Egzersizler
Şınav Çekme

İster kapıda/duvarda, ister yerde diz veya ayak parmakları üzerinde çekilebilir. Ellerinizi yaklaşık omuz genişliğinde açıp yere veya duvara/kapıya yerleştirin. Bu şekildeyken dirsekleri büküp uzatarak gövdeyi yere/duvara/kapıya doğru hareket ettirin. Böylece kol ve gövde kaslarını hareket ettirmiş oluyorsunuz.

Mekik Çekme
Dizleriniz ve kalçanız hafif bükülü şekilde yere yatın. Bu şekilde yatarken, gövdenizi yerden 30-45 derece kaldırın ve bu şekilde 5 saniye durun. Bu hareket karın kaslarımızın kuvvetini artırıyor.

Ters Mekik
Yüzüstü elleriniz yanlarda yere yatın. Bu şekilde yatarken, kafanızı ve gövdenizi yerden kaldırmaya çalışın ve bu şekilde 5 saniye durun. Bu hareket sırt kaslarımızın kuvvetini artırıyor.

Kanepe/Sandalyeye Oturup Kalkma
Kollarınızı gövdede çaprazlayacak şekilde kanepe/sandalyeye oturun. Bu şekilde otururken, sandalyeden kalkın ve tekrar oturun, hareketi tekrarlayın. Bu hareketi zorlaştırmak için sandalye/koltuk yüksekliğini azaltabilirsiniz. Bu hareket bacak ve kalça kaslarımızı kuvvetlendiriyor.

Merdiven İnip/Çıkma
Bu aslında fiziksel aktivite olmasına karşın, isterseniz bunu egzersiz olarak tempolu olarak yapabilirsiniz.

İşyerinde 4 Adımda Egzersiz
  • Kapı veya odada köşeye geçin. Kollarınızı omuz hizasına kadar kaldırın, yüzünüzü köşeye/duvara dönün, dirseklerinizi bükün ve kapıya/köşeye yerleştirin ve gövdenizi öne doğru alın. Bu şekilde 30-45 saniye kadar kalın, bu hareketi 4-5 kez tekrarlayın.
  • Bir elinizle kafanızı yana doğru eğerken, diğer elinizi dirsekten bükülü şekilde arkadan belinize doğru alın. Bu şekilde 30-45 saniye kadar kalın, bu hareketi 4-5 kez tekrarlayın.
  • Ellerinizi belinize koyun. Ellerinizi belinizden ayırmadan dirseklerinizi arkadan birbirine doğru yakınlaştırmaya çalışın. Bu şekilde 5 saniye kalın ve bu hareketi 20-30 kez tekrarlayın.
  • Elleriniz yanınızda dik bir şekilde durmaya çalışın ve bu pozisyonda iken omuzlarınızı yukarı ve geriye doğru alın. Bu şekilde 5 saniye kalın ve bu hareketi 20-30 kez tekrarlayın.
Bu Hastalıkların Ortak Nedeni; Hareketsizlik!
Fiziksel hareketsizlik, dünya genelinde ölüme neden olan risk faktörleri arasında dördüncü sırada yer alırken, modern çağın salgın hastalıklarından obezitenin de ana nedenlerinden birisi olarak karşımıza çıkıyor.

Günümüzde artık diyabet, tansiyon, kalp damar hastalıkları, kireçlenme, osteoropoz, hipertansiyon ve hiperlipemi (kan yağlarının artması) gibi birçok hastalığın tedavisinde sadece ilaç kullanımının yeterli olmadığı kanıtlanmış durumda.

Hastalar hangi ilacı alırlarsanız alın diyetinize dikkat etmediğiniz ve egzersiz yapmadığınız sürece hastalıklarınızı kontrol altına alamazsınız. İşte, fiziksel hareketsizliğin neden olduğu o hastalıklar;

  • Diyabet
  • Obezite
  • Yüksek tansiyon
  • Kalp ve damar hastalıkları
  • Kas ve iskelet sistemi hastalıkları
  • Bazı kanser türleri
  • Solunum sistemi hastalıkları
 
Üst Alt