- Katılım
- 25 May 2020
- Mesajlar
- 216
- Tepkime puanı
- 12
- Puanları
- 18
İtibar:
Psikoloji, insan davranışlarını anlama çabasıyla doğmuştur. Grek kökenli psyche ve logos’un birleşiminden oluşur ve sözlük anlamı ruhu öğrenmektir. Ancak psikoloji ruhu öğrenme çabasında değildir. En kısa tanımıyla psikoloji insan ve hayvan davranışlarını inceleyen pozitif bir bilim dalıdır.
Psikoloji ruhu incelemez, ruh hakkında felsefenin aksine spekülatif açıklamalar yapmaya çalışmaz. Psikoloji zihin süreçleri bilimidir. Objektif gözlemlere dayanarak insan davranışlarını açıklar. Oysa felsefe tüm alanlarda olduğu gibi insan doğasına ilişkin yaptığı açıklamalarda da tamamen subjektiftir. Felsefe ve psikoloji arasındaki en önemli ayırımda buradadır.
Felsefe, belli olay gruplarını konu olarak alan ve bunların nedenlerini gözlemek, kendilerine göre meydana geldikleri konuları ifade etmek amacını güden bilimlerden farklı olarak açıklamak, evrensel olay veya fenomeni anlatmak için bu grupların ve onların özel kanunlarının üstüne yükselen insan zihninin çabasıdır [1].
Felsefe, metodlarının ve sistemlerinin ilk maddesini bilimden ve özellikle psikoloji ve psikoloji’ye bağlı olan bilimlerden alır. Felsefe olmasa bilimler, birliği olmayan bir küme, cansız bir bedendirler; bilimler olmasa felsefe bedensiz bir ruh halini alır. Bilimler genişledikleri ölçüde felsefe teorileri sağlamlaşır. Her bilimsel hareket bir felsefi hareketi meydana getirir [2].
PSİKOLOJİ BİLİM OLARAK ORTAYA ÇIKMADAN ÖNCE FİLOZOFLARIN İNSAN DOĞASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI
Antikçağ filozoflarına göre ruh, maddeden bağımsız değildir. Ruhu; su, hava, ateş, toprak, nefes gibi birer madde olarak görmüşlerdir. Platon’a göre ruh, bağımsız idelerden oluşuyordu. Aristoteles [3] ise daha farklı bir yaklaşımla ruhu bedenin bir fonksiyonu olarak görmüş ve iç yaşantılar için en uygun yer olarak kalbi göstermiştir. Aristoteles’in bu açıklaması bilimsel psikoloji’yi başlatan ilk açıklama sayılabilir. Psikoloji de Aristoteles’in bu açıklamalarından diğer disiplinler gibi etkilenmiştir.
Fransız filozof René Descartes [4] sinir sistemi ile davranış arasındaki ilişkiyi açıklamıştır. Descartes’in evrensel bir bilim oluşturma çabasıyla yazdığı “Dünya” isimli yapıtı birçok bilim dalını bütünleştirici bir özellik taşır. Bu bütünleştirici nitelik Dünya’yı yalnızca fizik ve fizyoloji değil psikolojinin de ilk modern ders kitaplarından biri yapmıştır. Descartes, bu eserinde fizyolojik süreçlerin belli psikolojik olaylara nasıl koşul olabileceğini göstermeye çalışmıştır. Psikolojik-fizyolojik bütünleştirmesini bugün psikoloji alanında çalışan bilimciler kadar ileri götürmemiştir, ancak Dünya, psikolojinin gelecekte bilimler ailesinin bir üyesi olmasında etkili olmuştur.
Descartes’in bu açıklamalarından sonra fizyoloji alanındaki gelişmelerde bilimsel psikolojinin gelişiminde etkili olmuştur.
Psikoloji[5] alanındaki çalışmalara bir dönem Avrupa düşüncesini de etkileyen felsefi akımlar olan emprisizm, pozitivizm ve materyalizm de yön vermiştir. XIX. yy. filozoflarından bazıları zihin süreçlerini anlamada deneysel yönteme yanaşırken bir kısmı da bu yönteme pek sıcak bakmamıştır. Zihinsel süreçlerin ardında yatan bedensel mekanizmaları anlamada fizyolojinin etkisi olmuştur.
Psikolojinin ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasını sağlayan ilk olay Wundt’un 1879’da Leipzig’de “Psikoloji Labaratuarı” kurmasıdır.
Psikoloji; felsefe ve fizyolojinin katkılarıyla kendi yapısını oluşturmuş, şimdi ve gelecekte en özel ve vazgeçilemez bir bilim dalı olarak diğer bilimler arasındaki yerini almıştır.
[1] A.Weber: “Felsefe Tarihi”, Sosyal Yayınlar,
[2] A.g.e (A.Weber)
[3] S.Bulduk: “psikolojiye giriş ders notları” , Çantay fotokopi 1998
[4] R.E.Fancher: “Ruhbilimin Öncüleri”, İdea yayınları, 2. basım , 1997
[5] çounlukla Ç:Görüş (1998)’den alınmıştır. Ç.Görüş: “çağdaş psikoloji akımları”, Çantay Fotokopi, 1998
KAYNAKLAR
A.Weber : “Felsefe Tarihi”, Sosyal Yayınlar
R.E. Fancher : “Ruhbilimin Öncüleri” İdea Yayınları. 2.Baskı,1977 çev.Aziz Yardımlı
S.Bulduk : “Psikolojiye Giriş Ders Notları”, Çantay Fotokopi, 1998
Ç.Görüş : “Çağdaş Psikoloji Akımları”, Çantay Fotokopi, 1998
Psikoloji ruhu incelemez, ruh hakkında felsefenin aksine spekülatif açıklamalar yapmaya çalışmaz. Psikoloji zihin süreçleri bilimidir. Objektif gözlemlere dayanarak insan davranışlarını açıklar. Oysa felsefe tüm alanlarda olduğu gibi insan doğasına ilişkin yaptığı açıklamalarda da tamamen subjektiftir. Felsefe ve psikoloji arasındaki en önemli ayırımda buradadır.
Felsefe, belli olay gruplarını konu olarak alan ve bunların nedenlerini gözlemek, kendilerine göre meydana geldikleri konuları ifade etmek amacını güden bilimlerden farklı olarak açıklamak, evrensel olay veya fenomeni anlatmak için bu grupların ve onların özel kanunlarının üstüne yükselen insan zihninin çabasıdır [1].
Felsefe, metodlarının ve sistemlerinin ilk maddesini bilimden ve özellikle psikoloji ve psikoloji’ye bağlı olan bilimlerden alır. Felsefe olmasa bilimler, birliği olmayan bir küme, cansız bir bedendirler; bilimler olmasa felsefe bedensiz bir ruh halini alır. Bilimler genişledikleri ölçüde felsefe teorileri sağlamlaşır. Her bilimsel hareket bir felsefi hareketi meydana getirir [2].
PSİKOLOJİ BİLİM OLARAK ORTAYA ÇIKMADAN ÖNCE FİLOZOFLARIN İNSAN DOĞASINA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI
Antikçağ filozoflarına göre ruh, maddeden bağımsız değildir. Ruhu; su, hava, ateş, toprak, nefes gibi birer madde olarak görmüşlerdir. Platon’a göre ruh, bağımsız idelerden oluşuyordu. Aristoteles [3] ise daha farklı bir yaklaşımla ruhu bedenin bir fonksiyonu olarak görmüş ve iç yaşantılar için en uygun yer olarak kalbi göstermiştir. Aristoteles’in bu açıklaması bilimsel psikoloji’yi başlatan ilk açıklama sayılabilir. Psikoloji de Aristoteles’in bu açıklamalarından diğer disiplinler gibi etkilenmiştir.
Fransız filozof René Descartes [4] sinir sistemi ile davranış arasındaki ilişkiyi açıklamıştır. Descartes’in evrensel bir bilim oluşturma çabasıyla yazdığı “Dünya” isimli yapıtı birçok bilim dalını bütünleştirici bir özellik taşır. Bu bütünleştirici nitelik Dünya’yı yalnızca fizik ve fizyoloji değil psikolojinin de ilk modern ders kitaplarından biri yapmıştır. Descartes, bu eserinde fizyolojik süreçlerin belli psikolojik olaylara nasıl koşul olabileceğini göstermeye çalışmıştır. Psikolojik-fizyolojik bütünleştirmesini bugün psikoloji alanında çalışan bilimciler kadar ileri götürmemiştir, ancak Dünya, psikolojinin gelecekte bilimler ailesinin bir üyesi olmasında etkili olmuştur.
Descartes’in bu açıklamalarından sonra fizyoloji alanındaki gelişmelerde bilimsel psikolojinin gelişiminde etkili olmuştur.
Psikoloji[5] alanındaki çalışmalara bir dönem Avrupa düşüncesini de etkileyen felsefi akımlar olan emprisizm, pozitivizm ve materyalizm de yön vermiştir. XIX. yy. filozoflarından bazıları zihin süreçlerini anlamada deneysel yönteme yanaşırken bir kısmı da bu yönteme pek sıcak bakmamıştır. Zihinsel süreçlerin ardında yatan bedensel mekanizmaları anlamada fizyolojinin etkisi olmuştur.
Psikolojinin ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkmasını sağlayan ilk olay Wundt’un 1879’da Leipzig’de “Psikoloji Labaratuarı” kurmasıdır.
Psikoloji; felsefe ve fizyolojinin katkılarıyla kendi yapısını oluşturmuş, şimdi ve gelecekte en özel ve vazgeçilemez bir bilim dalı olarak diğer bilimler arasındaki yerini almıştır.
[1] A.Weber: “Felsefe Tarihi”, Sosyal Yayınlar,
[2] A.g.e (A.Weber)
[3] S.Bulduk: “psikolojiye giriş ders notları” , Çantay fotokopi 1998
[4] R.E.Fancher: “Ruhbilimin Öncüleri”, İdea yayınları, 2. basım , 1997
[5] çounlukla Ç:Görüş (1998)’den alınmıştır. Ç.Görüş: “çağdaş psikoloji akımları”, Çantay Fotokopi, 1998
KAYNAKLAR
A.Weber : “Felsefe Tarihi”, Sosyal Yayınlar
R.E. Fancher : “Ruhbilimin Öncüleri” İdea Yayınları. 2.Baskı,1977 çev.Aziz Yardımlı
S.Bulduk : “Psikolojiye Giriş Ders Notları”, Çantay Fotokopi, 1998
Ç.Görüş : “Çağdaş Psikoloji Akımları”, Çantay Fotokopi, 1998